Guarantee traduction Turc
6,222 traduction parallèle
You guarantee my safety, and I will tell you whatever you want to know.
Güvenliğimi sağlarsanız size bilmek istediğiniz her şeyi anlatırım.
You realize there's no guarantee "Shaylene" is even Shaylene.
Bu Shaylene'in gerçekten Shaylene bile olmayabilir.
There's no guarantee it'll ever work.
İşe yarayacağının garantisi yok.
Elections are no guarantee of peace.
Seçim barışın garantisi de değil.
To guarantee the outcome of this absurd election your brother has poisoned your mind with. Don't you see what he's doing?
Kardeşinin aklını zehirlediği bu saçma seçimin sonucunu garanti altına almak için.
Can you guarantee his safety?
Onun güvenliğini garanti edebilir misiniz?
Can you guarantee his visa?
Vizesini garanti edebilir misiniz?
Which is ridiculous, because no bail-bondsman is gonna guarantee the other $ 4,500 anyway.
Bu saçmalık çünkü kefalet şirketi diğer 4.500 doları garanti etmiyor.
I mean, the fact is, it doesn't guarantee you anything anymore.
Yani sana bir şeyin garantisini vermiyor artık.
I think I can guarantee that, so if you want to, you know, hit "undo" on that, then...
- İşte bunun garantisini verebilirim. Yaptığın şu şeyi geri alırsan bu konuda bir hata sorun çıkmaz.
Central City is safe. I guarantee you.
Sizi garanti ederim ki Central Şehri güvende.
We had a troubled life... but I guarantee we were the best of friends... cheers!
Sorunlu bir hayatımız oldu... ama sizi temin ederim ki biz çok iyi arkadaştık... Şerefe!
In fact, I can guarantee that you won't.
Hatta, yapmayacağını garanti edebilirim.
We still get the guarantee, right?
Hala garantiye alabiliriz değil mi?
He farmed it out, I guarantee it.
O dışarı çiftlik, bunu garanti.
too. including the island off the continent. and a guarantee of resources from the continent. you're more concerned about preserving the Warbeasts?
Senin de oyuncu olduğunu tahmin etmiştim. Doğu Krallığı'nın adalar dahil tüm topraklarını alır. kuralları güvencey alır ve topraklarımızdaki kaynaklarımızın yegane koruyucuları olur.
We can't guarantee it's controlled until we know where it started.
Başlangıç noktasını belirlemeden kontrol altına aldığımızı garanti edemeyiz.
I didn't think it would guarantee it, but I certainly thought it would help.
Garantilemesini beklemiyorum ama en azından yardımı olur diye düşündüm.
But there's no guarantee.
- Ama garanti veremem.
I guarantee you he's walking in Versalife's door right now.
Şu an Versalife'ın kapısında olduğuna garanti verebilirim.
I want your guarantee they'll be left alone.
Rahat bırakılacaklarına dair güvence vermeni istiyorum.
Your stupidity is going to guarantee that that never happens.
Senin salaklığın bunun hiç olmayacak olmasının garantisidir.
I guarantee you blow it in five years.
- 5 yılda gömersin sen o parayı.
I want to know that you can guarantee his safety.
Onun güvenliğini garanti edebileceğinizi bilmek istiyorum.
The presence of strangers is our only guarantee of good behaviour.
Yabancıların varlığı sadece iyi davranış garantimiz olabilir.
At least here, I guarantee him a chance.
En azından burada, onlara bir şansı garanti ediyorum.
I'm afraid we have no way to guarantee daily communications, Madam Ambassador.
Her gün iletişim kurabileceğimizin garantisini veremem korkarım Sayın Büyükelçi.
I can guarantee that your mother and I would have one.
Annenle benim alacağımıza garanti veririm.
Haqqani will not kill his own men, that is your guarantee.
Haqqani kendi adamlarını öldürmez, işte garanriniz bu.
One way or another, I guarantee it.
Öyle ya da böyle. Garanti veriyorum.
I guarantee you.
Garanti ederim sana.
30-day money-back guarantee.
30 gün para iade garantisi var.
and who did it, " I guarantee you.
Bunu garanti ediyorum.
I need something that will guarantee that I never hurt anyone again.
Bir daha hiç kimseye zarar vermeyeceğimi garanti edecek bir şeye ihtiyacım var.
Or you can rot in my custody with no guarantee of your personal safety.
Ya da kişisel güvenlik garantin olmadan benim gözetimim altında çürürsün.
I want to guarantee Christine will have the best possible education, but some of these schools that are so free-form, I'm...
Ama bu okulların bazıları o kadar serbest ki...
I can guarantee you that.
Bunu garanti edebilirim.
Your Grace, please understand there's no guarantee that...
Majesteleri, lütfen anlayın bunun bir garantisi yok...
What would you think if I could guarantee that you could look and feel as fab as you did when you were 22?
22 yaşındaymışsın gibi muhteşem görünmeni garantileyebilirim desem ne düşünürsün?
Look, I will personally guarantee his family immunity from deportation.
bak ben şahsım olarak onun ve ailesinin oturma iznini garanti ediyorum.
Can't guarantee you'll leave with it, though.
Giderken yanında olacağını garanti edemem ama.
The video is, of course, no guarantee that every copy of the program has been deleted.
Tabi ki video tüm kopyaların silindiğini göstermez.
I had a lot of time to think, with Henry, and kings are no guarantee of anything.
Henryleyken düşünecek çok zamanım oldu ve krallar hiçbir şeyin garantisi değildir.
But your business card says you guarantee next-day delivery.
Ama kartvizitinizde ertesi güne teslimat garantisi yazıyor.
Oh, you can't "Guarantee" that guarantee?
O garantiyi garanti edemez misiniz? Tamam.
Whoever tried to kill you, before long they'll find out and they'll try again and we can't guarantee we'll stop them.
Sizi kim öldürmeye çalışan kimlerse, çok sürmeden öğrenip yeniden denemeye kalkarlar ve onları durdurmanın garantisini veremeyiz.
And there's no guarantee of success.
Ve başarılı olacağının bir garantisi yok.
You do that once, I guarantee you, you are gonna be hooked.
Bir kere yap var ya garanti ederim dibin düşecek.
I guarantee you that the people that were at these shows were inspired to go on and do something with their lives because of Positive Force.
Şundan emin olun, bu konserlere gidenler Olumlu Güç sayesinde hayata tutunmak için ilham alıyordu.
You don't send him out, I guarantee you every person in that house dies today.
Onu dışarı yollamazsanız emin ol o evdeki herkes bugün ölecek.
If we get a friendly judge, I'm hopeful, but I wouldn't guarantee anything,
Ama işler federal seviyede olduğundan garanti veremem.