Gummies traduction Turc
32 traduction parallèle
Now, as far as I know, there is only one place in town where you can get gummies, a generic cheeseburger, and 107.1 gets anything other than static.
Tüm bildiğim, koca şehirde bu çeşit şeker ve ev yapımı çizburger alacağın tek bir, araba sineması olduğu, ve 107.1 deki radyo da oranın reklamı yapılıyor.
Does anyone know where aang is? You left to get me fire - gummies, like ten minutes ago.
On dakika kadar önce bana ateş sakızı almaya gitmişti.
Just give up the gummies, Plushinski, and the horror will end!
Sakızları bana ver, bu korku bitsin, Plushinski.
You can't hide the gummies forever, Plushinski!
Sakızları sonsuza kadar saklayamazsın!
- Are the gummies sugar free?
- Jelibonlar şekersiz mi?
Hey. I got gummies, sour gummies and gummy straws.
Çilekli ve ekşi sakız aldım.
I want some of your gummies.
Ben de sakız istiyorum.
Talking about our beautiful, amazing daughter and how she thinks that gummies are a balanced meal.
Harika ve çok güzel olan kızımızdan konuşuyorduk. Ve sakızlarla yemekten önce ne yapacağını.
Looks like we're good on candy bars and gummies.
Şeker çubukları ve sakızlarda stoğumuz iyi gözüküyor.
♪ I took the liberty of going full gummies because, seriously, these are the best gummies... ♪ Flying on your motorcycle ♪
Hepsini sakızlı alayım dedim çünkü harbiden de en iyi sakızlılar bunlar... Ne yapıyorsun sen burada?
Vitamin gummies, brushing.
Vitamin haplarınızı alıp dişlerinizi fırçalayın.
Why do you have gummies all over your lunch box?
Öğle yemeği çantanızda neden bu kadar çok jelibon var? - Onları yiyeceğiz.
Bring back gummies.
Gelirken sakız da getirin.
I got Flintstone Gummies if you want.
Vitamin sakızı da var isterseniz.
- I've got pot gummies. Eat this.
Ödül jelibonlarım var.Bunlardan ye.
JT : I took out all the green gummies.
Bütün dikenleri çıkardım.
There's cookies, crackers, gummies are in the cupboard.
Kurabiye var, kraker var, dolapta sakızlar var.
Weed gummies? You were smuggling a product that you stole from your former company, and you left it in the trunk of your minivan with this mechanic.
Eski şirketinden çaldığın ürünü kaçırıyordun ve arabanın bagajının içinde bu tamirciye bıraktın.
I eat weed gummies, and then i have mimosas for breakfast.
Uyuşturuculu şeker yiyorum ve kahvaltıda küstüm otu kullanıyorum.
Gummies.
Şekerleme.
My god, forgot about these weed gummies.
Hay anasını, unutmuşum uyuşturuculu şekerleri.
Gummies.
Sakızlar.
There is no change. Gummies cost 20 bucks.
Para üstü yok, hepsi 20 dolar tutuyor.
Every time Mom has me get gummies from that guy, it costs 20 bucks.
Annemle o adamdan her jelibon aldığımızda, 20 dolar tutuyor.
You can have MMs or gummies.
MM'li ya da sakızlı alabilirsin.
Here it's been all selfies and sour gummies, and Demi lovato.
Burada selfie, şeker ve Demi Lovato vardı.
All the other kids had pizza and gummies and fruit rolls, and there I am with my whole wheat peanut butter sandwich and apple slices, wishing I had anyone's mom but mine.
Diğer tüm çocuklar pizza yiyip sakız çiğnerken ben ise tereyağlı fıstık ezmeli sandviç ile elma dilimi yiyordum yine de kendi annemi diğer annelere tercih ederdim.
Really, indulge the crinkle as you undress your Swedish Fish, the Lamborghini of the gummies.
Hışırdatın, tıpkı balık şekilli jelibon paketinizi açar gibi. Jelibonların en kalitelisi olan balık şekilli Swedish Fish.
Oh, and fire-gummies.
Ve ateş sakızı!
I'm a big fan of your products, particularly the shark gummies, which I hadn't seen elsewhere.
Elinizdeki her istihdam fırsatıyla ilgileniyorum.
Can I get some gummies?
Biraz jelibon alabilir miyim?