English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Gun it

Gun it traduction Turc

5,196 traduction parallèle
He's pointing'a gun at it.
Bana silah doğrultuyordu.
Can I have your gun? It's bigger.
Bende daha büyük bir silah var.
Now, Rachel, I want you to bend down take that gun by the barrel and pass it to me.
Şimdi Rachel, eğilip silahı namlusundan tutarak almanı ve bana vermeni istiyorum.
Pull the gun out of your pants and put it on the ground.
Üstündeki silahı çıkar ve hemen yere koy.
It's a gun. - May I see this magic gun?
- Şu büyülü silahı görebilir miyim?
He called it : Gun right?
Ona silah diyor, değil mi?
Is it true that you have a gun?
Silahın olduğu doğru mu?
Grab his gun, damn it!
Kahretsin, silahını alın!
Is the gun down so no one can see it?
Kimsenin görmemesi için silahı indirdin mi?
It's a real gun.
Silahım gerçek.
I mean, none of this would have happened if it hadn't been for those goddamn Mexicans - None of this would have happened... if you'd changed the combination on your goddamn gun locker. - walkin'across your land.
Bu kahrolası Meksikalılar senin arazinden geçmiyor olsaydı... bunlar olmayacaktı.
The gun didn't work. It didn't work on them!
Silah ise yaramiyor.
It's a'yes'or'no'question. Gimme that gun!
Evet yada Hayir diyeceksin.
It's not until you've looked down the barrel of a gun... that you truly understand the meaning of death.
Namlunun ucuna bakana kadar anlayamazsın. Ölümü gerçekten o an anlarsın.
It's a gun.
Bu bir silah.
Hey, it contains a gun.
Hey, bu bir silah.
It contains a gun.
Bu bir silah.
- It's a toy gun.
- Bu oyuncak bir silah.
This tale of Nazis and gun battles, pure bloody fiction, I don't believe a word of it.
Bu Naziler ve silah savaşları masalı, katıksız bir kurgu, bir kelimesine bile inanmıyorum.
I don't have a gun. - I know you have it.
Khalu.
Where is it? - I don't have a gun.
Ne yapıyorsun?
Police gave me this. It's a gun reported stolen from a house in Weevil's neighborhood.
Silahın Weevil'ın komşu evlerin birinden çalındığı bildirilmiş.
It'll depend on the gun.
- Silaha bağlı.
Oh, for God's sake, Sherlock. It doesn't matter about the gun.
Tanrı aşkına Sherlock ; silah önemli değil.
Mummy and Daddy are very cross because it doesn't matter about the gun.
Anne ve baba çok kızgın, çünkü silah önemli değil.
You ain't got no gun? Got rid of it.
- Silahın yok mu?
It's better if he points the gun at himself and not at us.
Silahı kendine doğrultması daha iyi, bize doğrultmasın.
A gun made for killing, I'm sure you're aware of it.
Öldürmek için yapılmış bir silah, bunun farkındasındır herhalde.
Well, Dudura, it's a real shame cos we arrived here with two pizzas for Mr Kadwell, the property owner, but he didn't want anchovies, so he went into the house, pulled out a gun
Dudura, çok yazık oldu çünkü elimizde iki adet pizzayla emlak sahibi Bay Kadwell'i ziyarete geldik ama kendisi ançüezli pizza istemiyormuş.
Take the gun out and use it to scare them and escape.
Silahı al, hepsini yarala ve kaç.
Well, they did give me the gun, and I did load it, but I guess Darius must have wiped it down.
Silahı bana verdiler. Ben doldurdum. Ama sanırım Darius onu temizlemişti.
Maybe it wasn't Darius you saw pick up that gun.
Belki silahı alan Darius değildi.
As I ran up, I saw Bootsie pull out a gun and aim it at Kenny.
Üzerlerine doğru koşarken Bootsie'nin Kenny'ye silah doğrulttuğunu gördüm.
Then I saw the gun on the ground, and I snatched it up.
Yerdeki silahı gördüm ve aldım.
It's a gun.
- Tabanca.
It's a fucking gun.
İçine ettiğimin tabancası.
It was a fucking goon with a loaded gun looking in our window.
Kiralık katilin tekinin dolu bir silahla penceremizden bakmasıydı.
If it's revenge, he should have used a gun.
İntikam için olsaydı, silahını kullanması gerekirdi.
It is also your gun, right?
Tabanca da senin, değil mi?
Gunners hold the leash tight strike with a flat hand, rip it out of the hole so the gun goes off.
Topçu erleri, ipi gererler. Çek ve topu ateşle.
Hey, don't you think it's cute that you own a gun card and I own a pot card?
Senin poligon kartına benim ise ot kartına sahip olmam çok tatlı değil mi?
- It's not a gun, Zoey. - It is, kind of.
- O bir tabanca değil, Zoey.
- It was a gun.
- O bir silahtı.
Now raise the gun and point it down there.
Silahını kaldır ve oraya doğru nişan al.
Well, it looks like you got 1 gun.
Görünüşe göre silah sende.
You're pointing that gun at it.
Silahını ailene karşı tutuyorsun.
Go-go, remove it, take your gun along
Gidin kaldırın, silahlarınız da yanınıza alın.
Aah, it's a gun!
Silah o!
They call it a heart-attack gun.
Ona kalp krizi silahı deniyor.
Next time you pop the safety off your gun, I'm gonna give you reason to use it.
Bir dahaki sefere silahının emniyetini açarsan, bende sana kullanman için neden veririm.
- And it's been, like, two days. - Preemptive.
- Ve, gibi, iki gun oldu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]