Habitual traduction Turc
122 traduction parallèle
That was habitual in the past.
Geçmişte bu alışılmış bir şeydi.
They're habitual criminals.
Bunlar mutat suçlulardır.
This time, Tony, you go up for life under the Habitual Criminal Act, with no chance of parole.
Bu sefer Tony, Suç Alışkanlıkları maddesi sayesinde şartlı tahliye hakkı olmadan müebbet yiyeceksin.
" Give her a good, stiff sentence, Your Honor. She's a habitual offender.
Ona uzun bir ceza verin, sayın yargıç sürekli suç işliyor.
They'd turn carnivorous for lack of a habitual diet.
Alıştıkları besinleri bulamayınca etobur olmuşlar.
He's a hundred-percent, habitual drunk.
Yüzde yüz içki bağımlısı.
Look, everybody's a habitual somethin'.
Bak! Herkes bir şeyin bağımlısıdır.
My name is Robert Baker... and I represent the Society for the Rehabilitation of Habitual Criminals.
İsmim Robert Baker ve alışkanlık haline gelmiş suçluları rehabilite derneğini temsil ediyorum.
Or are you not, in fact, a chronic and habitual liar? !
Yoksa siz aslında kronik ve bağımlı bir yalancı mısınız?
And now, the first person, goes into open space, taking with him, inside his hermetic suit, into this terrible abyss a bit of Earth's habitual climate.
Ve şimdi, ilk kişi, bu korkunç uçuruma, hermetik ( hava geçirmez ) takım içinde girdi. Biraz Dünya'nın yaşanabilir iklimi!
Now, this is a typical seaman, a half-witted, wife-beating, habitual drunkard.
Şimdi bu, tipik bir denizci. Bir yarım akıllı, karısını döven, içki bağımlısı.
They lived in the fields, on the roads, in the woods, neglecting all the amenities of a habitual human life.
Günlük hayatının bütün nimetlerinden uzakta kaldılar.
All your pain and goodness and graciousness harken those habitual evil...
Tüm ızdırap ve iyilik ve merhameliliğe kulak verin, şu alışılagelmiş kötülük...
I know it isn't easy to question habitual sex offenders and certified nuts but nail them and talk to them.
Bilindik bu sapıkları ve tescilli kaçıkları sorgulamak zordur biliyorum. Ama onları sıkıştırıp konuşturun.
Unfortunately, violence is habitual with the Troglytes.
- Şiddet, Troglitler için olağandır.
I've heard of the habitual criminal, of course... but I never dreamed I'd become involved with the habitual crime.
Suç bağımlısı mefhumunu duymuştum tabii ki... Ama suç bağımlılığına karışacağımı hayal bile etmezdim.
It waits one "day of the habitual Führer" - a beautiful day.
O gün için, Führer'e layık güzel bir hava umuyorlar.
Dawn Davenport, you are a habitual liar... and I'm quite well-aware of it.
Dawn Davenport, sen kronik bir yalancısın... ve ben bunun farkındayım.
The court will say it's habitual and put you in security custody.
Mahkeme alışkanlık olduğunu söyleyecek ve seni gözetim altına alacak.
The habitual gambler lost money to me
Kumarbazın biri bana para attı!
Until, a few months later Tycho died of his habitual overindulgence in food and wine.
Taa ki bir kaç ay sonra, Tycho aşırı beslenme ve bol şaraptan ölünceye kadar.
Habitual criminal. Big bitch.
Kronik suçlu.
- Life becomes habitual. And it is today.
Ve bugün.
Well, he wound up doing 15 to 30 as an habitual.
Tansiyonu 15'den 30'a yükseldi.
The effects of habitual use are indeed disturbing.
Alışkanlığı rahatsızlık verici etkiler yaratabilir.
Habitual.
alışkanlık.
The idea is that an understanding of case history should, in parole situations, help the subject to avoid habitual traps.
Şartlı tahliyede, vakanın geçmişini bilmek kişinin alışagelmiş tuzaklara düşmemesine yardımcı olur.
He's habitual, Hershey.
Alışkanlık haline gelmiş, Hershey.
Mr Murphy, you are a habitual thief, devoid of regret and remorse.
Bay Murphy, siz hırsızlığı alışkanlık haline getirmiş pişmanlık ve vicdandan yoksun bir insansınız.
Buttanda is an habitual offender.
Bay Buttanda birkaç kez hapse girdi.
Habitual criminal, not someone capable of acting with this kind of purpose.
Alışılmış bir suçlu. Bu tür kasıtlı bir amaç için... eyleme geçme yetisi olan biri değil.
A missed everything. Habitual delinquency.
Üç defa salıverilmiş,... alışkanlık haline getirmiş.
So you're admitting you're a habitual liar.
Yani doğal bir yalancı olduğunu itiraf ediyorsun.
Isn't Tomiko a habitual liar always telling lies?
Tomiko sürekli yalan söyleyen iflah olmaz bir yalancı değil mi?
You classified him as an "habitual perpetrator of hostile images."
Siz onu "Suç işlemeye yatkın, düşmanca düşünceleri olan birisi olarak" tanımlamışsınız
Aside from your habitual knitting, and penchant for Metamucil you're too young and too hip to live in a place like that.
Ama görünüşe göre başka bir yerde olmalıydın. - Neresi tam olarak? - Tam burası.
I'm not an addict. I'm a habitual user.
Ben müptela değilim, sadece alışkanlık.
People like Dayton are habitual.
Dayton gibi insanlar bağımlıdır.
You're in jeopardy of sentence under the habitual offenders statute.
Mükerrer suçlu yasasına göre ceza alman tehlikesi var.
And, in our case, the defendant was an habitual sperm donor, who also happens to be harassing the parents in his quest for visitation.
Ve bizim davamızda davalı, devamlı bir sperm vericisidir. Ve ziyaret hakkı alabilmek için aileyi taciz ediyordu.
Aside from your habitual knitting, and penchant for Metamucil you're too young and too hip to live in a place like that.
Örme alışkanlığını ve Metamucil'e olan sevgini saymazsak öyle bir yerde yaşamak için fazla gençsin.
They hired me after the first one's coke habit became a bit too habitual.
Birinci şefin kokain alışkanlığı fazlalaşınca beni tuttular.
He is cunning, an habitual law-breaker.
Kanuna karşı gelmeyi alışkanlık edinmiş kurnaz birisi.
Some men, like Jason Jingo, used to the habitual racism of colonial rule, returned home with greater self-esteem.
Sömürge yönetimlerinin ırkçılığına alışık olan Jason gibi bazı adamlar evlerine kendilerine güvenleri artmış şekilde döndüler.
Bad checks, stolen cars, credit cards. Small-time habitual.
Karşılıksız çekler, kredi, kartı hırsızlığı.
Interest in adult film can be healthy, as long as it's not habitual.
Alışkanlık olmadığı sürece porno, film izlemek sağlıklı bir şeydir.
Can I trust my habitual mind or do I need to learn to look beneath those things?
Normal zekama mı güveneyim, yoksa olayların altına bakmam mı gerekiyor?
Habitual gambler.
Alışılmış kumarbaz.
I never understood what separated... the recreational drug user from the habitual.
Arada sırada kullanan biriyle bir bağımlı arasında farkın ne olduğunu hiç anlayamamıştım.
It's habitual.
Alışkanlıktan.
Felony number three, habitual.
Üçüncü cürüm... kronik.