Hardest traduction Turc
2,300 traduction parallèle
Isn't she trying her hardest?
Elinden gelen en iyisini yapıyor değil mi?
And later for the not-so-hardest-working man in show business.
Şov dünyasının pek de sıkı çalışmayan adamıyla sonra görüşeceğiz.
They say the honeymoon phase is the hardest part.
Bal ayı evliliğin en zor kısmıymış, öyle diyorlar.
When a spy is killed in the field, it's often hardest on the people they were spying on.
Görevdeki bir ajan öldürüldüğünde genelde durumdan en çok etkilenenler onun hakkında casusluk yapanlardır.
Continuing my confession, this is the hardest thing I've ever done.
İtirafıma devam ederken bu hayatımda yaptığım en zor şey.
Yeah, well, it's the hardest part, you know?
Evet, aslında bu en zor kısım, biliyor muydun?
We've tried our hardest and it's just not working.
Elimizden gelen her şeyi denedik ama sonuç alamadık.
This year has been the hardest of my life, and you know who was always here for me, no matter what?
Bu sene hayatımın en zor yılıydı. Ve sen kim hep benimleydi biliyorsun. Ne olursa olsun.
That's what I do with my hardest luck cases.
Ben elimdeki şanssızlara öyle yapıyorum.
Still the hardest is for her
Ama onun için çok daha zor.
Hardest-working men in boxing. We already have you, Barry.
Seni zaten çektik Barry.
Does that look like the hardest substance in the world to you?
Sana dünyadaki en sert madde gibi görünüyorlar mı?
As with many big changes in life the first step can be the hardest to give.
Hayatın içindeki birçok değişiklik gibi ilk adımı atmak en zor olanıdır.
Ali's memorial was the hardest thing I've ever done.
Ali'nin anıtı, benim için en zor şeydi.
The ones who have been in our life, for every minute with you, even the hardest minutes.
... bize bunların normal bir şey olduğunu anlatırlar. Onlardan biri hayatımın her dakikasında benim yanımdaydı,... en zor dakikalarımda bile.
This is the hardest decision I've ever had to make...
Hayatımda verdiğim en zor karar bu.
Tomorrow night, as Labor Day comes to a close, two of the hardest-working men in boxing will settle it once and for all.
Yarın gece, bütün emeklerin karşılığı gelecek, Boksun en sert ve en önemli iki adamı Bir kez ve son kez karşılaşacak.
I'm going to go out there and try my hardest.
Oraya çıkıp en sıkı sürmeye çalışacağım.
But you never know which cases are gonna hit you the hardest.
Ama hangi vakanın.. ... sizi etkileyeceğini bilmek imkansızdır.
All the work you do trying to protect them from the world. But the hardest part of all?
- Bütün yaptığın onları dünyadan korumak,
The wounded deer jumps highest, strives the hardest.
En yükseğe zıplayan, en zoru başaran yaralı olan geyiktir.
The hardest part is over.
En zor kısmı hallettik.
Scrappy is the hardest working man on the Justin Bieber tour, maybe next to Justin.
Scrappy, Justin Bieber'ın turnesinde en çok çalışan adamdır. Justin den sonra yani.
One of the hardest things, I think, for a kid on the road to understand is that he's a working man.
Bir çocuk için zor olanlardan, biri şunu anlamak sanırım o çalışan bir adam.
It is the hardest thing you've done?
Bu hayatta yaptığın en zor iş mi?
You know, the hardest part... is if I could erase ten minutes from our lives... ten minutes... it'd all be perfect.
En zor kısmı hayatlarımızdan on dakikayı silebilecek olsaydım sadece on dakika, her şey yoluna girerdi.
Gosh, and I thought the hardest thing was going to be introducing you to my mom.
Ben de en zor şeyin seni annemle tanıştırmak olaağını düşünüyordum.
You know what the hardest part is to me, though?
Benim için en zor kısmı ne biliyor musun?
No, the hardest part, and everyone says this, is that suddenly you love this creature, I mean, this stranger, right?
Hayır, en zor kısmı ve herkesin bahsettiği bir anda o varlığı seviyor olman. Yani, o yabancıyı, haksız mıyım?
It's the only place in the shade. What do you want? Okay, I'm gonna be holding her down because that's gonna be the hardest part.
Ne diyorsun hadi ama
It seems the UK has been the hardest hit by this thing.
Öyle görülüyor ki bu şeyden en kötü etkilenen yer Birleşik Krallık.
And try your hardest.
Gerçekten dene.
It was the hardest thing I've ever had to do.
Yapmak zorunda olduğum en zor şeydi.
The hardest thing for me to accept is the fact that I can't fix this.
Benim için kabullenmesi en zor olan gerçek ise bunu düzeltemeyeceğimdi.
My dad used to say that the hardest thing for humans is transition.
Babam insanlar için en zor olanın değişim olduğunu söylerdi.
And the fact that you sit on it all day Makes it the hardest worker in this office.
Bütün gün sen üzerinde oturduğun için ofisin en sıkı çalışanı da o oluyor.
And they think the master making sushi has the hardest job.
Sushi yapımında ustalaşmanın da en zor iş olduğunu düşünüyorlar.
Please, this is the hardest thing I've ever done.
Lütfen, bu yaptığım en zor şey.
I mean, it was the... Hardest thing I've ever had to deal with.
Demek istediğim, en... baş etmek zorunda kaldığım en zor şeydi.
Some people say the hardest part of a new relationship is learning to trust.
Bazı kişiler yeni bir ilişkinin en zor yanının birbirine güvenmek olduğunu söyler.
If they're really working the program, they could be working on the hardest steps.
Eğer gerçekten programa uyuyorlarsa, en zor adımlara gelmiş olmalılar.
I have to confess that this is the hardest case in my professional life.
İtiraf etmeliyim ki, meslek hayatımın en zor davası bu.
I save all my hardest jobs for them!
En zor işleri onlara saklarım.
From there it was just, um, you know, the hardest decision I ever made in my life... whether or not I should take a plea bargain and cooperate, or risk going to prison for the rest of my life.
O noktada, hayatımda verdiğim en zor karardı. İtiraf pazarlığına oturup iş birliği yapmak mı yoksa hayatımın geri kalanını hapiste geçirme tehlikesiyle yüzleşmek mi?
And I think that probably will be the hardest decision I've ever made in my life.
Muhtemelen hayatım boyunca aldığım en zor karar olarak kalacak.
Let yourself be loved, which is one of the hardest things to learn in life.
Sevdir kendini. Hayatta öğrenilecek en zor şeylerden birisidir.
We get the boys in at 8 : 30 and that can often be the hardest time.
Çocukları 8 : 30'da yatırıyoruz. Ve bu en zoru olabiliyor.
Now, you be good, try your hardest at school and don't get into trouble.
Uslu davran, okulda elinden geleni yap. Ve başını belaya sokma.
You swing the hardest, damn it.
Ya başarırsın ya da evine dönersin.
That's the hardest part.
En zor kısmı başardın.
That has been the hardest part for me, for sure.
Benim için en zor kısmı da o olmuştu.