English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / Harman

Harman traduction Turc

276 traduction parallèle
And it was this man who first raised his flail.
İlk olarak o harman dövenini kaldırdı.
Look, Vintage sand.
Bak, harman kumu.
Papa'd just get through paying for the thresher... in time to start paying on the new separator.
Babam harman makinesinin parasını öder ödemez gübre ayırma makinesine ödeme yapmaya başlardı.
But I have been foolish, casting my pearls before...
Ama, zamanında aptalca har vurup harman savurdum işte!
Why haven't I seen you at the dances or cornhuskings at harvest-time?
neden sizi danslarda veya harman zamanı mısır koçanı soyma yardımlaşmasında görmedim?
I didn't spend a lifetime building this thing up for you to fritter it away.
Burayı sen har vurup harman savurasın diye kurmadım ben.
He was caught in a threshing machine.
Harman makinesine kapılmıştı.
A golden harvest to the threshers, a grain safe to feed the masters, bitterness to feed the slaves, and to feed the brick pits, straw, carried on the bowed backs of women down into the never-ending valley of toil and agony, stretching mile after mile.
Zalimler için altın harman dövenler... efendilere yedirilecek buğday, kölelere yedirilecek acı, kerpiç kuyularına verilecek saman, kadınların kambur sırtında kilometrelerce uzanan ve hiç bitmeyecek gibi görünen, acı ve elem vadisinde taşınıyor.
Threshing, cutting hemp...
Harman dövmek, kenevir kesmek...
It still smells like harvest.
- Hâlâ harman yeri gibi kokar.
I'm not one of those guys that gets some dough, squanders it and ends up losing his shirt.
Ben mangırları har vurup harman savuran, sonrada bir don bir gömlek kalanlardan değilim..
We ate well, we slept late we had money to burn.
İyi yiyor, iyi uyuyorduk. Har vurup harman savuruyorduk.
You muddle up my Spaniard, and your low-life lush...
- İspanyol harman olmuş demek ve zavallı yaşamı buna bağlı...
He holds his winnowing fan to sweep his threshing-floor clean.
O'nun yabası elindedir. Harman yerini tertemiz edecek.
Ill got, ill spent.
Har vurup harman savurdum.
My son and my servant spend all at the university! What?
Oğlumla uşağım har vurup harman savurmuş.
Tend the threshing machine, wimble haybonds, ma'am and say whoosh to the cocks when they go upon the seeds.
Harman makinesini kurup işletebiliyoruz, hanımefendi. Bir de vızıldayan böcekleri ekinlerden uzak tutarız efendim.
Still, I dare say, you could thresh an extra sack or two?
Size söylemek istediğim şey, harmanı dövmek için bir mi iki mi çuvala ihtiyacınız var?
" The thoughts of the chairman will enrich the harvest.
" Başkanın düşünceleri, harmanı zenginleştirecektir.
Can't you see I'm strung out?
Harman olduğumu görmüyor musun?
Yeah, which he proceeded to gamble... and throw away in Nevada.
15 bin. O da anında Nevada'da har vurup harman savurdu. Kumarda tüketti.
- Careful now, this is black powder.
- Dikkatli ol Harman. Barut bu.
- You're right Harman, She's finished.
- Haklısın Harman. İşi bitti.
Harman we're crop dusters.
Harman bizler ekin tozlayıcılarız.
Just play it by ear Harman.
Sen çalmana devam et Herman.
Your gun Harman.
Silahın Harman.
I'm sure you would, Harman!
Tabi duyarsın!
Hey, Harman!
Hey, Harman!
"Don't leave the trailer, Harman"
"Harman, karavandan dışarı çıkma!"
Harman Sullivan, that's the name you wanna use?
Harman Sullivan, bu ismi mi kullanayım?
Harman Sullivan.
Harman Sullivan.
- Mr. Harman Sullivan?
- Harman Sullivan?
Harman.
Harman.
Why did you want to give the money back Harman?
Parayı niye Harman'a geri vermedin?
Articles on pig breeding and combine harvesters?
Domuzlarla ve harman makineleriyle ilgili makaleler mi?
I'm enthralled by combine harvesters.
Harman makineleri beni büyüler.
He spent his money... as carelessly as everybody's supposed to spend it.
Evet, harcıyordu. Yapılması gerekeni yapıyordu, har vurup harman savuruyordu.
- This is a new blend and very mild.
- Bak bu yeni harman, içimi yumuşak.
I was the first to get up in threshing times, and I was the last to go to sleep.
Harman zamanı ilk kalkan bendim, ve uyumaya giden en son kişi de bendim.
And I must fall down onto the threshing place first.
Ve önce ben düşmeliyim bu harman yerine.
If I am not wrong, it's a mixture of two wines
Yanılmıyorsam... 2 tür şarapın harmanı olmalı
It's a mixture of complex organic molecules.
Karmaşık organik molekül harmanı.
And I come to the conclusion that this blend of flesh and blood... and nerves and pieces of bone contains two totally incompatible...
Ve şu sonucu çıkarırım ki... bu et, kan, sinir ve kemik parçaları harmanı iki tamamen uyuşmaz...
The collapsed roof isn't covered at all, but we do have coverage for threshing machines, balers, a tractor.
Çöken çatı sigortamı kapsamı dışındaydı... ama harman makinemiz... ve traktörümüz sigorta kapsamındaydı.
♪ Are a blend of the western sky
# # Batıdaki gökyüzünün bir harmanı gibi # #
Money simply slips through his fingers.
Eline geçeni harman savuruyor.
They made us thresh wheat.
Harman dövdürdüler.
But if I smoke, then only American Blend.
Ama içersem, sadece Amerikan harmanı içiyorum.
Doesn't this blend of blindness and blandness... want to make you do something crazy?
Bu körlük ve tatsızlığın harmanı... sizi çılgınca birşey yapmaya yöneltmiyor mu?
How will you accelerate the build-up under the mantle without stressing the tectonic plates?
Cidden, yapısal ayakların artan gerilimindeki harmanın üstünde, inşaatı nasıl hızlandırmayı düşünüyorsunuz?
The way you just fritter it away.
Sen olsan har vurup harman savurursun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]