Harv traduction Turc
246 traduction parallèle
Going down to get your pay, Harv?
Aşağı inip ücretini alacak mısın Harv?
Fair weather, Harv.
Şansın açık olsun Harv.
- Get this, Harv.
- Şunu yaz Harv.
- Then find Harv Pell! - Don't have to do that.
- Sonra da Harv Pell'i bul!
- I haven't got time, Harv.
- Vaktim yok, Harv.
Hello, Harv.
Merhaba, Harv.
Harv Pell says he just quit.
Harv Pell işi bıraktığını söylüyor. Neden?
Look, Harv.
Bak, Harv.
She wants you back, Harv.
Senin geri gelmeni istiyor Harv.
It must have galled you to give that order, Harv.
Bu emri verdiğin için çok üzülmüş olmalısın, Harv.
- Drop me a postcard, Harv.
- Bana kart at, Harv.
I don't think you fit the bill, Harv.
Evet ancak ihtiyacını senin karşılayacağını sanmam, Harv.
So long, Harv.
Şimdilik hoşça kal, Harv.
I think guts is the word, Harv.
Sanırım doğru kelime cesaret, Harv.
- Harv!
- Harv!
- Don't call me "Harv"!
- Bana "Harv" deme!
- Hello, Harv.
- Merhaba, Harvey.
Goodnight, Harv.
İyi geceler, Harvey.
- Hi, Harv.
- Selam Harv.
Have'em mount up, Harv.
Acele et, Harv.
No, Harv. I'm not on his list.
Hayır, listesinde ben yokum.
All right, Harv. Chew it out.
Pekâlâ Harv aklında ne var?
No one's asking you to bend your knee, Harv.
Kimse ondan iyilikte bulunmasını istemiyor, Harv.
There was a time... it's in the past, Harv.
Hâlbuki eskiden olsa... O günler artık geçti Harv.
You've never been on wages, Harv.
Burası için büyük bedeller ödedik.
Want your say, Harv?
Sen ne diyorsun, Harv?
If he does, I think Harv's right.
Devreden çıkmazsa tekrar konuşalım.
No man means more to me, Harv.
Adamlarım benim için önemlidir, Harv.
Sure, Harv.
Pekâlâ, Harv.
Gonna fight on that lawman, Harv?
Başka adam lazım mı, Harv?
Take it easy, Harvey.
Biraz zaman tanı, Harv.
I'm Harv Stenbaugh.
Ben Harv Stenbaugh.
He put the horn in him, and then he made his move first.
Adam önce Harv'nin davranmasını bekledi.
Well, that was before Harv was killed.
O Harv öldürülmeden önceydi.
Harv Stenbaugh was my friend.
Harv Stenbaugh benim dostumdu.
And what do you owe Harvey?
Harv'e ne borcun vardı?
I was only thinking of Harv.
Ben Harv'i düşünüyordum.
We're all thinking of Harv.
Hepimiz Harv'i düşünüyoruz.
we should've gone together, Harv.
Birlikte yatıyor olmalıydık, Harv.
Hi, Harv.
Merhaba Harv.
Do you know, Bernadette, if you and the other so-called members of the Top Ten would spend half the time on your books that you do down at that inn, you could all be in Harv ard tomorrow.
Biliyormusun Bernadette, eğer sen ve şu meşhur ilk on'un diğer üyeleri şu mekanda harcadığınız zamanın yarısını kitaplarınızın başında geçirseniz, ileride hepiniz Harvard'a gidebilirdiniz.
Harv!
Harv!
- Harv, no news flash.
- Harv, flaş haber yok.
- Harv, boy.
- Harv, evlat.
Lieutenant Harv Esterhaus and Sergeant Smith.
Teğmen Harv Esterhaus ve Çavuş Smith.
Morning, Harv.
Günaydın, Harv.
Be nice, Harv.
İyi davran, Harv.
They're coming, Harv.
Geliyorlar, Harv.
- Ooh, sorry, Harv.
- Ooh, üzgünüm, Harv.
Harv.
Harv'ı.
- Call Harv.
- Harv'ı ara.