English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / Hassling

Hassling traduction Turc

273 traduction parallèle
He wanted to pay me to stop hassling Valerie and to keep my mouth shut about pushing the Council approval through.
Valerie'yi rahatsız etmemem ve Konsey onayı çıkıncaya kadar çenemi kapamam için para vermek istedi.
Hassling us for what?
- Niye bize zorluk çıkartıyorsunuz?
Why are you hassling me?
Neden benimle uğraşıyorsunuz?
We're just doing our job and I'm tired of you hassling us!
Biz sadece işimizi yapıyoruz ve Sizin sorun çıkarmanızdan bıktım!
He was looking straight at my purse and asking me if I wanted to go have a drink... and really, like, hassling me.
Gözünü cüzdanıma dikmişti ve bir şeyler içmek isteyip istemediğimi sordu gerçekten rahatsız ediciydi.
The Director was hassling Ra Im for every little thing.
Orada çekim yapıyorduk.
You let me go on hassling Nurse Ratched here, knowing how much I had to lose and you never told me nothing!
Kaybedeceklerimi bile bile hemşireyle uğraşmama göz yumdunuz ve bana hiçbir şey söylemediniz!
We're going with the story that Haldeman is the fifth man to control the fund and they're hassling us.
Haldeman'ın fonu idare eden beşinci kişi olduğuyla ilgili bir hikaye yayınlayacağız ve bize zorluk çıkarıyorlar.
I apologize for hassling you, but...
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama...
McBride here, was it you two who was hassling the lieutenant governor?
Evet, Şef. Ben McBride. Vali yardımcısını tartakladığınız doğru mu?
Instead of hassling me, why don't you get out those diamonds you have...
Benimle tartışacağına şu elmaslarını ortaya çıkarsan nasıl olur?
10 years ago... I was in this bar in Alabama when two dudes started hassling me.
10 yıl önce... Alabama'da bir bardaydım .. iki kişi bana saldırdı.
I guess it seems like every time you see me, I'm hassling'with some guy.
Beni ne zaman görsen bazı heriflerle didişiyor oluyorum.
Gallagher said he would listen for us if we quit hassling him.
Kendisini sıkıştırmaktan vazgeçersek...
You were hassling my kid during second period?
Oğluma dersin sonunda zorluk çıkrtmışsın.
Sir... Mr. Norris has been hassling us ever since he got here.
Efendim, Bay Norris buraya geldiğinden beridir bizimle uğraşıyor.
Those guys hassling you?
Bu adamlar canını mı sıkıyor?
Then they start hassling me.
Benim canımı sıkmaya başladılar.
Oh, hassling drunks and hookers? Speed traps?
Ayyaşlarla ve fahişelerle kavga etmek, arabalara ceza yazmak mı?
Apparently they've been hassling Sal lately.
Anlaşılan son günlerde Sal'i rahatsız ediyorlar.
He's hassling me about everything.
- Her konuda beni rahatsız ediyor.
They ´ re hassling her about her hair.
Saçlarıyla ilgili onu üzüyorlar.
She's hassling me!
Bana çok zarar veriyor!
Some weirdo's hassling her and I'm booked solid.
Bazı garip's onu hassling ve ben tamamen dolu değilim.
Her story about a weirdo hassling her was bullshit?
onu hassling bir garip anlattığı hikaye saçmalık oldu?
There are crimes in the city and you're hassling me...
Beni zor durumda bırakıyorsunuz...
They were big, so not a lot of people went around hassling'em.
Çok büyük olduklarından çoğu insan onların ayağının altında dolaşmadı.
Actually, no people went around hassling'em because there weren't any people yet.
Aslında, hiçbir insan onların ayağının altında dolaşmadı çünkü henüz ortada insan yoktu.
But you know, even though I live on my own now, everybody's really hassling me to do something with my life.
Ama biliyor musunuz, şimdi kendi başıma yaşadığım halde, herkes hayatını düzene sok diye üstüme geliyorlar.
Cops hassling anyone with a black face and a record about Williamsburg.
Polisler, kara derili ve sabıkalı herkesi Williamsburg cinayetiyle suçluyor.
Hey, what are you hassling me for?
Hey dostum, beni neden rahatsız ediyorsun?
Hey, what are you hassling me for?
Hey dostum, beni neden rahatsiz ediyorsun?
And who better than his girlfriend's loser ex-boyfriend... known criminal and who's been seen hassling him in public?
Bu da onun kız arkadaşının.. bir katil olarak bilinen ve onları... sürekli rahatsız eden eski erkek arkadaşından başka kim olabilirdi?
You're always hassling me.
Sen her zaman bana karşısın.
I'm not hassling you, Mr. Lacas.
Sana karşı değilim, bay Lacas.
- They are hassling the senior nurses.
- Gördün mü? Yaşlılarla uğraşıyorlar.
They don't speak English, so Jay got into a fight... and he's all, Quit hassling me'cause I don't speak French. "
Orada ingilizce konuşulmuyordu, Jay birileriyle kavga etmeye başladı. Sonra Jay onlara "Başımı derde sokmayın, Fransızca yada başka bir dil bilmiyorum." dedi.
Because, ya know, I don't like hassling with assholes, you know what I'm saying?
Çünkü götlerle uğraşmayı sevmem, anlatabildim mi?
Are you hassling the coons?
Zencilere zorluk mu çıkarıyorsun?
No work detail, no cos hassling me, no punks up in my face.
Ne işle uğraşıyorum. Ne gardiyanlar canımı sıkıyorlar. Ne serserilerle uğraşıyorum.
And I'm doing a little hassling with my wingman, Buzzsaw.
Yanımdaki adam Buzzsaw'la, biraz eğleniyorduk.
If you keep hassling me I've a good mind to stop trading. No, no, Nick.
Bu şekilde engellemeler çıkarsa, bu işi kesmek zorunda kalacağım.
- Why is she hassling you?
Niye sizi rahatsız ediyor?
Yeah, that's the life for me, Marge - cruisin'and hassling'shopkeepers.
Evet, tam bana göre bir hayat, Marge. Dolaşıp mağaza sahiplerinin canını sıkmak.
I hear they ´ re hassling you.
Onların seni rahatsız ettiğini duydum.
Apart from hassling me from time to time,... he's a good guy.
Benimle zaman zaman atışmasının dışında,... iyi bir çocuktur.
- Why are you hassling me?
- Niye bana güçlük çıkarıyorsun?
We're still hassling over the export license.
Hala nakil belgesiyle uğraşıyoruz.
Will you stop hassling me about Frank?
Buna takacak mısın?
Stop hassling her.
Defolun ve bir daha geri gelmeyin.
Hey, you wanna tell me about those kids who've been hassling you?
Bana seni rahatsız eden şu çocuklardan bahseder misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]