Hatred traduction Turc
2,469 traduction parallèle
How was I inciting racial hatred?
Nasıl ırkçı nefreti tahrik etmiş olabilirim?
Most people harbor hatred without realizing the value of life
Birçok insan, hayatın değerini fark etmeden kin besler.
Hatred!
Nefret!
You become a slave to that hatred, and it " ll only lead to your own destruction.
O nefretin kölesi olursun ve seni kendi yıkımına götürür.
Release him from the bondage of hatred and vengeance, Lord.
Onu nefretin ve intikamın esaretinden kurtar, Tanrım.
When we say heroes don't exist, there's self-hatred in what we say.
Kahramanların aslında var olmadığını söylediğimizde orada bir nefret vardır.
Some people are so invested in their fear and hatred that peace is the most threatening thing they can imagine.
Bazı insanlar korku ve nefretleriyle kendilerini kuşatmış durumda. Barış, onların hayal edebileceği en tehditkâr şey.
Who'd know that anger, hatred, envy, egoism, and intolerance would be part of a diagnosis.
Kim bilmez ki! Öfke, nefret, kıskançlık, Egoizm ve hoşgörüsüzlük hepsinden bir parça olacaktır.
Haa! See their hatred, burning beyond control!
Nefretlerine bakın, kontrol edilesi değil!
Yesterday I witnessed the hatred cultivates towards Spartacus, grow beyond measure.
Dün, Crixus'ın Spartacus'e beslediği düşmanlığı gördüm hayal bile edemezsiniz.
- Which is that he's sick with hatred.
- Sebep şu ki o adam nefretle dolu.
" With hatred for the crushing general stupidity.
Aptallığa karşı nefretimiz
So much hatred.
Nefret dolusun.
For years she'd nursed a kind of hatred for this unknown person who'd caused her tragedy.
Başına gelen trajediden sorumlu olan bilinmeyen kişiye karşı yıllar boyunca büyük bir nefret beslemişti içinde.
The hatred that your inmates have is pure.
Mahkûmlarının saf bir öfkesi var.
Islam has demonstrated hatred rather than peace. I seek war with Islam.
Bu sondalar bize, duyarlı yaşam alanının şu anda, güneş sisteminde sadece
The hatred.
Nefret.
I oppose what you stand for, which is hatred of God, and church and morality.
Sadece düşündüklerini kabul etmiyorum Tanrı, kilise ve erdemli olma düşmanlığı.
I curse this marriage with impotence! With hatred, with regret and bitterness.
Başınızdan iktidarsızlık kin, pişmanlık ve öfke eksik olmasın!
Self-hatred, guilt, it accomplishes nothing.
Kendinden nefret etmek hiçbir halta yaramaz.
My God, Ruben, where did you get this fierce hatred of the French? - My father.
Ruben, şu aşırı Fransız nefretinin kaynağı ne?
If you continue in this hatred, Ruben, I can no longer absolve your sins nor even hear your confession.
Bu nefreti devam ettirdiğin takdirde ne günahın çıkarmanı dinlerim, ne de seni tanrı adına bağışlayabilirim.
The defendant openly displayed strong hatred towards the alleged victim and, there was compelling circumstantial evidence linking the defendant to the crime
Savunma iddia edilen kurbana güçlü bir kini olduğunu gösterdi. Ayrıca savunmayı suçla ilişkilendiren dikkat çekici ikinci derece kanıtlar da mevcuttu.
Only your hatred can destroy him.
Nefretin artık onu mahvedebilir.
What they really want is to turn on this radio show every morning and listen to you rant about your awkward sexcapades and your hatred of eye contact, stalking your therapist.
Asıl istedikleri bu radyo programını açıp senin ürkek seks hikayelerin hakkında atıp tutmanı göz temasına olan nefretini gizlice terapistte gitmeni dinlemeyi seviyorlar.
3 criminal factions feeding the hatred... and rivalry among them.
Bu 3 çete birbirlerine olan nefret ve rekabeti güçlendiriyorlar.
Which is why we must vote for this resolution to promote more diplomacy, and to bring an end to this killing, and hatred.
Bu yüzden, diplomasiye ağırlık vererek, bu sorunu çözmek öldürmeye ve düşmanlığa son vermek için oylamaya yapmalıyız.
We will not allow hatred into our hearts.
Kalplerimize nefreti sokmayacağız.
You experienced a vivid example of that hatred tonight.
Bu akşam o nefretin kuvvetli bir örneğini yaşadınız.
Racial hatred and diamonds.
Irkçı nefret ve elmas.
.. or the world's hatred?
.. yoksa dünyanın nefreti mi?
I am full of hatred right now.
- Aramıza hoş geldin. - Ne?
A shared hatred of the CBS sitcoms They're forced to watch.
İzlemek zorunda bırakıldıkları CBS komedileri.
- All you see is... darkness, hatred, lies.
- Tek görebildiğin... karanlık, nefret, yalanlar.
The punched-in mirror is an act of self-hatred.
Aynayı yumruklamak, kendinden nefret etmenin belirtisidir.
He had an irrational hatred of fat people and began strangling them.
Şişman insanlardan ziyadesiyle nefret ederdi ve onlara saldırmaya başlamıştı.
Ah, I'll never get over my hatred for you people.
Size olan nefretimin üstesinden gelemeyeceğim sanırım.
If you mix that blood into their milk, you'll only be repaying hatred with hatred.
O kanı sütlerine karıştırırsan nefrete nefretle karşılık vermiş olursun yalnızca.
And no matter where we hide, they find us and let their hatred run wild.
nerede saklanırsak saklanalım bizi bulup vahşice katletmek istiyorlar.
Suffer and fight against the hatred that permeates you!
Acı ve nefretle dolu insan topluluğuyla mücadele!
Kisaragi also ordered me to stir up hatred among the people even more.
Kisaragi insanlar arasına kin düşürmeyi emretti.
Probably the manifestation of a deep hatred for the city.
Muhtemelen şehre karşı duyduğu derin öfkeyi dışa vuruyor.
One of the locals had found a way to profit from the general hatred for Rahl.
Yerlilerden biri Rahl'a karşı duyulan kinden kâr sağlamanın bir yolunu bulmuştu.
By express, I mean that you express your anger and hatred.
"Yeri" derken, öfke ve nefretinizi dışarı vurmanın "tam yeri" demek istiyorum.
Well, our mutual duck hatred Isn't gonna make everything better.
Ortak ördek nefretimiz her şeyi daha iyi yapmayacak.
Madhu's hatred towards you became an deep obsession.
Madhu'nun sana olan kini derin bir saplantı haline gelmiş.
But we can never attain that ultimate grace while there is hatred in our hearts for each other. I did it.
Ama kalbimizde birbirimize karşı nefret olduğu sürece, o kusursuz inayete asla erişemeyiz.
'If you harbor such hatred in life then I will die.'
Eğer hep böyle nefret etmeye devam edersen ben ölürüm.
I think we can scrub that shame and grief and self-hatred right out of your system.
Bu utanç, keder ve kendinden nefret etmeyi zihninizden atabileceğimizi düşünüyorum.
Hatred.
Her şeyi doğrulayan tanık ifadeleri var.
only pure hatred.
Fakat şu ana kadar çevirebildiğim kadarıyla, sadece saf nefret dışında sevgiyi hissetme yeteneği yok gibi görünüyor.