English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / Hazardous

Hazardous traduction Turc

416 traduction parallèle
And that's an oxide of nitrogen that is very hazardous, and I'm glad I have it in a bell jar.
Bu çok zararlı bir azot oksit, Cam kavanozun içinde olduğu için seviniyorum.
In the early days it was a fairly hazardous enterprise.
Başlangıçta, bu epeyce tehlikeli bir girişimdi.
It's a hazardous environment for the sub and its crew, but no one had imagined it could also support life.
Bu, denizaltı ve ekip için düşman bir çevre ancak hiç kimse, bu çevrenin aynı zamanda yaşamı da destekleyebileceğini hayal etmemişti.
It's much too hazardous.
Bu çok tehlikeli olur.
I, your Wizard per ardua ad alta am about to embark upon a hazardous and technically unexplainable journey into the outer stratosphere!
Ben, per ardua ad alta büyücünüz dış stratosfere doğru tehlikeli ve teknik olarak açıklanması imkansız bir geziye çıkmak üzereyim!
Tell them they're volunteering for a hazardous missión.
Söyle onlara tehlikeli bir görev için gönüllü oldular.
A hurricane of hazardous horsemanship displayed by the riding Zoppes!
Fırtına gibi biniciler tehlikeli bir gösteri sunacaklar. Tehlikeli bir gösteri sunacaklar!
A hazardous voyage too, in spite of all the plans we made.
Yaptığımız planlara rağmen, tehlikeli bir yolculuk.
His task is hazardous
Görevi çok tehlikeli.
It's good for business, but hazardous for us, therefore it hasn't been in our plans.
Bu iş için iyi, ama bizim için tehlikeli, bu yüzden planlarımız içerisinde yer almamıştır.
Moving further with the load is hazardous for my mechanisms.
Bu yük ile daha fazla hareket.. ... etmem mekanizmalarıma zarar verecek.
His life is hazardous. Downright dangerous.
Onun hayatı tehlikelidir düpedüz tehlikeli.
The journey across this vast ocean of sand is slow and hazardous.
Bu geniş kum okyanusu üzerinden seyehat etmek yavaş ve tehlikelidir.
- Because it's more hazardous than the route we're following now.
- Çünkü şu an izlediğimiz yoldan daha tehlikeli.
They can be hazardous to your health.
Böyle şeyler insan sağlığına zararlı.
You can partake of the most hazardous sports.
Tehlikeli sporların çoğuna katılabilirsiniz.
I can disregard orders if I consider them too hazardous.
Emri çok tehlikeli bulduğum taktirde uymama hakkım var.
Smoking may be hazardous to your health.
Sigara sağlığa zararlıdır.
Young man, this is likely to be quite hazardous. - If I were you...
- Genç adam, bu tehlikeli olacak.
When the personality of a human is involved, exact predictions are hazardous.
Bir insanın kişiliği işin içine girdiğinde, kehanetler şans işi olur.
The chapandaz of that time, yesterday's Royal Buzkashi would have been a mere preliminary exercise for a larger and much more hazardous event to come.
Dünkü buzkaşi, çocuk oyunu gelirdi, o günkü çapandazlara. Hele içlerinde bir yaşlı çapandaz vardı ki daha ilk kapışmada, en korkulası olduğunu kanıtlamıştı.
It's also been reported that it's a hazardous material.
Zararlı içeriği olduğu hakkında bir ihbar aldık.
Now we just get women on hazardous items.
Şu ana dek tehlikeli görevlerde çok az kadın kullanmıştık
New York is hazardous to your health.
New York sağlığa zararlıdır.
We have extremely hazardous conditions!
Koşullar son derece tehlikelidir!
Forgive me for saying so, but you're embarking on a hazardous journey in troubled waters. You face who knows what currents of misfortune.
Belalı sularda çok tehlikeli bir yolculuğa adım atıyorsunuz.
With these tiny limbs they haul themselves through the hair of their mother's belly on the first and the most hazardous journey of their lives.
Bu küçük bacaklarla hayatlarının ilk ve en tehlikeli yolculuğuna çıkarak kendilerini annelerinin karnındaki kılların arasından yukarı çekerler.
Now his children are sentenced to 10 to 15 years of school, to learn how to survive in this complex and hazardous habitat.
Şimdi çocukları 10 ile 15 yıl okula gidip, bu karmaşık ve tehlikeli habitatta nasıl yaşayacaklarını öğreniyorlar.
- Socializing with them is hazardous.
- Onlarla kaynaşmak tehlikeli.
"Now my question Frau Pfeiffer : doesn't this glowing design emit hazardous radiation?"
Benim sorunum şu, bayan Pfeiffer : Bu parlayan motiflerden zararlı ışınlar yayılabilir mi?
"that these rays are not hazardous."
Böyle ışınlar hiç zararlı değil.
This place is hazardous.
Burası tehlikeli.
"No flag officer shall beam into a hazardous area without armed escort."
"Yüksek rütbeli hiçbir subay tehlikeli bir bölgeye silahlı muhafız olmadan ışınlanamaz."
Assumptions about Soviet Union, in view of the proposed Anglo-Soviet Alliance, are highly hazardous.
Sovyet Rusya hakkında ki varsayımlarım, Anglo-Sovyet İttifakını oldukça tehlikeli olabileceği yönünde.
Talk about extra-hazardous duty.
Ama çok önemli olduğu söyleniyor.
Hazardous to your health, offensive to everyone around you.
Sağlığa zararlı. Çevreyi de rahatsız ediyor.
It's a hazardous... undertaking.
Çok riskli... bir girişim.
It's so hazardous that if you decide not to volunteer... it will not be held against you in any way.
O kadar riskli ki, gönüllü olmama kararı alırsanız... hiçbir şekilde size dayatılmayacak.
- Iike the presence of noxious, hazardous chemicals.
- zararlı ve tehlikeli kimyasal maddelerin varlığı gibi.
That would be hazardous.
Bu çok tehlikeli olabilir.
The mess you hang out with is hazardous to your health.
Takıldığın bu bela sağlığın için çok tehlikeli.
It is hazardous and has been for about 48 hours.
Son 48 saattir tehlikeli bölge.
This is all hazardous to your health.
Sağlığına son derece zararlı.
Work that no one else wants to do, because it's too hard, too hazardous.
Çok ağır, çok tehlikeli olduğu için kimsenin yapmak istemediği işleri yaparlar.
And, therefore, as we set sail, we ask God's blessing on the most hazardous... and dangerous and greatest adventure on which man has ever embarked.
Ve baş koyduğumuz bu yolda insanoğlunun giriştiği en büyük ve en riskli bu yolculukta Tanrı'nın rahmetini diliyoruz.
despite a medical condition, hypoglycemia, which made them hazardous.
Ve yüksek miktarda şeker tükettiğim de şeker hastası olmama rağmen... Bu işi daha da tehlikeli yapıyordu.
It's getting hazardous.
Tehlikeli olmaya başladı.
- What do you mean, hazardous?
- Tehlikeliyle ne kastediyorsun?
It's hazardous.
Tehlikelidir.
Paris's oldest bridge, in hazardous condition will be closed to vehicles and pedestrians.
Paris'in en eski köprüsü, tehlikeli durumda olduğundan araçlara ve yayalara kapatılacaktır.
In fact, it's extremely hazardous.
Aslında, son derecede riskli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]