He's in custody traduction Turc
341 traduction parallèle
An adult... who is usually in a state of imbecility, or dementia or who has frequent fits of rage... must be kept in protective custody even if he has intervals of lucidity.
Genellikle zeka geriliği veya... hastalığından muzdarip olan veya sık sık öfke nöbetine tutulan erişkin bir kimse, zaman zaman normal dönemlere girse bile koruma altında tutulmalıdır.
I don't know what he's tried. This boy's in my custody.
Ne yaptığını ben bile bilmiyorum ve bu çocuk benim korumam altında.
He's in Cho-jen's custody now.
Şimdi Cho-jen'in gözetimi altında.
Mr. Sulu, Mr. Spock is under arrest, and he's in your custody until we get back to the Enterprise.
Sulu, Mr. Spock tutuklanmıştır, Enterprise'a dönene kadar senin sorumluluğunda.
We are here waiting at the Lindt Chocolate Factory to get a statement from Inspector Clouseau who's just been released from custody as a suspect in this massive robbery. Ah, here he comes.
Şu anda, Lindt Çikolata Fabrikası'nın önündeyiz ve soygundan dolayı tutuklanıp sonra serbest bırakılan Müfettiş Clouseau'nun çıkmasını bekliyoruz.
He's in my custody.
O benim gözetimim altında.
He's in my custody and he's gonna stay there.
Benim gözetimim altında ve öyle kalacak.
He's in custody up there.
Orada tutuklu.
He's not even in custody and he's convicted.
Henüz tutuklanmadı ama hüküm giydi bile.
I even managed to get into the national stadium... and he's just plain not in their custody.
Hatta stadyuma girmeyi de başardım. Ve açıkça görülüyor ki nezarette değil.
He's in protective custody.
Onu korumaya aldılar.
He's still in custody, and he's still not talking.
Hâlâ gözetim altında ve hâlâ konuşmuyor.
He's in custody.
O gözaltında.
I'm taking this man and he's in my custody.
Bu adamı götürüyorum. Gözetimim altına.
He's in my custody to work.
O benim gözetimimde çalışıyor.
I've told you, he's not in custody. Are you trying to make me out as a liar?
Size söyledim gözaltında değil, beni yalancı çıkarmaya mı çalışıyorsunuz?
He's in our custody now.
Artık bu mahkum bizim.
He's now safely in police custody in Buffalo.
O şimdi Buffalo'daki polis nezaretinde eli kolu bağlı.
Mr. Hall, the buzz on Christian is that his parents have joint custody, so he'll be spending one semester in Chicago and one semester here.
Söylentiye göre Christian'in velayeti anne ve babası arasında paylaşılmış. Bir sömestr Chicago'da, bir sömestr burada olacak.
He's in my custody.
Benim gözetimimde.
He named him Rizzo, after his youngest brother... who died while in the custody of the Wilkinson Home for Boys.
Oğluna, Wilkinson Islahevi'nde... gözetim altındayken ölen kardeşinin anısına Rizzo adını vermişti.
So he won't move against you so long as she's in custody.
Yani Delenn elinde olduğu sürece sana hiçbir şey yapamaz.
He was in custody and they were talking to him and then, somehow, he just disappeared.
Kimse izin vermemiş. Gözaltındaymış, onunla konuşuyorlarmış ve birden ortadan kaybolmuş.
Let me know when he's in custody.
Tutukladıktan sonra haber ver.
He's in custody.
- Gözaltında.
So the next day, when you picked my client out of a lineup you were going off what you saw when he was in custody?
Yani sonraki gün, müvekkilimi sıralamadan seçtiğinizde göz altındayken gördüklerine dayanıyordun.
That's what Mr. Agusta wanted to believe as he was driven to see the man in custody.
Göz altındaki adamı görmeye giderken Bay Agusta da buna inanmak istiyordu.
The reason the law demands a police lineup, ladies and gentlemen is because it is an accepted truth that when a victim identifies a lone suspect in police custody he is more likely to automatically conclude it's the guy.
Kanun polis sıralaması gerektiriyor çünkü, baylar bayanlar kabul görmüş gerçek şu ki kurban, göz altındaki tek bir kişiyi teşhis ederse hemen O olduğuna karar vermeye daha yatkın oluyor.
He hasn't been seen for three days, and he's not in police custody.
Üç gündür gören yok ve polis gözetiminde de değil.
I thought he might be in I.N.S. custody.
I.N.S. gözetiminde olabileceğini düşünmüştüm.
He's in the custody of protective services of Cook County.
Sosyal Hizmetler, Çocuk Koruma Masasinda.
If my client gets a scratch on him while he's in your custody I'll see your badge is revoked and you're thrown in jail. Okay?
Müvekkilime, gözetimin altındayken, en ufak birşey olursa rozetiniz alınana dek peşini bırakmam ve hapse attırırım.
Not if he's in protective custody, sweetheart.
Eğer tanık koruma programındaysa bir şey olmaz tatlım.
Your partner extraordinaire he's in our custody.
Ortağınız... şimdi göz altında.
He's a threat to patients and staff. He needs to be in custody.
Hastalar ve çalışanlar için tehlike oluşturuyor.
The moment Crichton is in custody, he's ordered your execution to show what he thinks of traitors.
Crichton göz altına alındığı anda idam edilmeni emrederek, hainlerle ilgili düşüncelerini göstermek istedi.
He's more Robert Redford's vintage than Brad Pitt's, but that's okay...'cause he's got a mansion in Beverly Hills, plus he's got custody of his kid.
Brad Pitt ´ den fazla, Robert Redford ´ da benziyorsu, ama yine de olur çünkü oğulunun bakımı ve de Beverly Hills ´ de evin var.
He's in custody.
Adam göz altında.
They've got a dog-man in custody and they don't care if he's been murdering cops or herding sheep.
Adamlar bir köpek adamı gözaltına aldılar ve polis öldürmüş öldürmemiş onların umurlarında değil.
- What's he in custody for? - Stealing street signs.
Neden gözetim altında?
Well, that's good, you know,'cause I figure a guy's in protective custody, then well, he must have- - what, ratted out his friends?
Bu güzel, çünkü bilirsin, birisi koruyucu gözaltında olduğu zaman ne yapmış olabilir ki... arkadaşlarını mı gammazlamıştır?
- He's in protective custody with Cyril.
- Cyril'la beraber koruyucu gözaltında.
Rejas did confirm that Ezequiel's real name is Edgardo Rodriguez Rivas and that he was taken into custody without incident.
Rejas, Ezequiel'in gerçek adının Edgardo Rodriguez Rivas olduğunu doğruladı ve kendisinin herhangi bir sorun yaşanmadan gözaltına alındığını söyledi.
He's back there in the custody of Robbery-Homicide.
Evet. İşte arkada duruyor.
He'll be in St. Anthony's loving custody by this afternoon.
Bu akşam St. Anthony'nin müşfik koruması altında olacak.
When in custody, he is often disruptive... and attacks police officers.
Hapisteyken, çok kez kargaşaya yol açmış ve polis memurlarına saldırmış.
Where you see a man in custody in manhattan depends partly on why the authorities think he's there.
- Görüştüm. - Lanet olsun, ona ne dedin? Seninle aynı şeyi.
He's already in custody.
Nezarette.
He's in custody.
Gözaltındaymış.
He's in protective custody.
Koruma altında.
He's in protective custody. Next.
Kendisi koruma altında.
he's in the shower 29
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in v 53
he's in the bathroom 49
he's insane 97
he's in the hospital 85
he's in a meeting 50
he's in the wind 39
he's in bad shape 31
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in v 53
he's in the bathroom 49
he's insane 97
he's in the hospital 85
he's in a meeting 50
he's in the wind 39
he's in bad shape 31