He's in shock traduction Turc
232 traduction parallèle
So now that he's over the initial shock, I can step in and close the deal.
Şimdi ilk şoku atlattığına göre, ben araya girip işi bağlayabilirim.
He's in truth still in a state of shock!
Şok hâlinde! Tedavi olması lazım.
He's in a state of catatonic shock and in a home for the criminally insane.
Kataleptik bir şok durumunda ve sabıkalı delilere ayrılan bir binada.
He's still in a state of shock.
Halen şok halinde.
He's in a state of shock.
Şu anda şoka girdi.
For not only did he suffer the shock of losing both his parents, but, and in circumstances no less tragic, the loss of his only brother.
Anne babasını kaybetmenin yanı sıra yine çok acı bir olayda kaybettiği tek erkek kardeşinin ölümüyle sarsıldığı için.
He's still in shock.
Kendisi hala o şoku yaşamakta.
He's in shock.
Şokta.
- He's in shock.
- Şokta.
And the funny thing about it was, he had this kind of laugh, this kind of grin, this kind of evil grin, and it... it really threw me, and I naturally ran out of the place in a state of shock.
Tuhaf olan şey adamın yüzünde garip bir gülüş, bir sırıtma şeytani bir sırıtma vardı. Bu beni gerçekten etkiledi. Şok halinde oradan dışarı fırladım.
He's in shock.
Zavallı adam hâlâ şokta.
I'm afraid he's in shock.
Şok altında.
- He's in shock.
Şok geçiriyor.
He's in a state of shock.
Belki şok geçiriyordur.
He's probably in shock.
Büyük ihtimalle şokta.
- I think he's in shock from the explosion.
- Sanırım patlamanın şokunda.
I think he's in shock.
Sanırım şokta.
He's in a state of shock.
soka girmis.
He's still in shock.
Hala şokta.
He's in shock.
Hâlâ şokta.
If he tries to get away with warp drive, he's really in for a shock.
Büküm motorunu kullanıp kaçmayı planlıyorsa çok şaşıracak demektir.
He's in for a shock, that boy.
Şok geçirecek!
Hit that helicopter yesterday ; I figure he's in shock.
Dün o helikoptere çarptı, eminim bir şok geçiriyordur.
He's in shock.
Şu anda şokta.
He's in shock.
O şokta.
I think he's in shock.
Herhalde şoka girdi.
He's just in shock.
Sadece şaşkındır.
HE'S IN A STATE OF SHOCK.
Şokta.
He's in shock, but that still doesn't explain these readings.
Şokta, çok kan kaybetmiş, ama bu yine de bu okumaları açıklamıyor.
He's in a state a shock.
Ona parasını geri ver! Oteli de geri ver diyeceksin, öyle mi?
He's still in shock.
O hâlâ şokta.
But they said he's in shock right now.
Şimdilik şokta olduğunu söylüyorlar.
He's in shock.
Ağır şoka girdi. Tank savunma savaşı.
He's in a severe state of neural shock.
Ağır bir sinirsel şok durumunda.
He's in neural shock.
Sinirsel şokta.
He's in neural shock.
Sinirsel şoka girdi.
- He's in shock, isn't he?
- Şoka girmiş!
- He's in shock.
- Şok geçiriyor.
He's probably in shock.
Belki de şok içindedir.
- I think he's in shock.
- Sanırım şokta.
Now can we please get on with helping this poor fellow? He's in deep shock.
Şimdi bu beye yardım edebilir miyiz?
He'd die of shock right now if you shone a flashlight in his eyes.
Gözlerine bir ışık tutarsanız şoktan ölebilir.
He's in shock, pulse 140 and thready, BP 50 over 30.
Şokta, nabız 140 ve düzensiz, kan basıncı 5030.
- He's in shock.
Şoka girmiş.
I think he's in shock.
Emin değilim, ama sanırım şoka giriyor.
He made his roommate cry, and the man was in a coma. Dad was still in shock.
O zamanlar şoktaymış Değişiklik sonradan geldi.
- He's in shock
- Şokta-
He's in hypovolemic shock.
Hipovolemik şokta.
He's in deep shock, Mr Oakley.
Derinden sarsılmış Bay Oakley.
No. He's still in shock, but it's a woman.
Hala şok içinde, ama bir kadınmış.
He's in shock.
Şoka girmiş.
he's in the shower 29
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in v 53
he's in the bathroom 49
he's in the hospital 85
he's insane 97
he's in a meeting 50
he's in the wind 39
he's in bad shape 31
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in v 53
he's in the bathroom 49
he's in the hospital 85
he's insane 97
he's in a meeting 50
he's in the wind 39
he's in bad shape 31