English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / He's just

He's just traduction Turc

33,735 traduction parallèle
He's just happy to have gotten something of value for next to nothing.
O sadece sonrası için önemli bir şeye sahip olduğu için mutlu, başka bir şey değil.
He's riding on your handlebars and I'm just sitting in the sidecar?
O bisikleti sürüyor ben de sadece sepette oturuyorum.
He's just sleeping.
Sadece uyuyor.
He just took Daniel's communicator.
Daniel'in iletişim kurucusunu aldı.
He's trying to help, he's just...
Yardım etmeye çalışıyor, sadece...
And he just loves to smell somebody's problems, smell your vulnerability, and then go for it.
Insanin sorunlarinin, hassasiyetlerinin kokusunu alip damarina basmaya bayiliyor. - Dogru.
Between... stupid shit at work and then just feeling like I was... having to be Dad of the Year before he's even here, it just all sort of was fucking with me.
Yani is yerindeki saçmaliklar olsun, daha bebek dogmadan yilin babasi olmak zorundaymisim gibi hissetmem olsun... Kafami karman çorman etmisti.
That's just sort of like, "Look, I fucked this guy and he's sleeping."
"Bu adamla yattim ve simdi uyuyor" der gibi.
I mean, initially I did, but, you know, he just doesn't see it for the opportunity it is yet, that's all.
Başta konuştum ama henüz bunun iyi bir fırsat olduğunun farkında değil, hepsi bu.
It's just, I don't know, and I don't think he wants to talk to me for the story.
Sanırım haber için benimle konuşmak istemiyor.
I know, it just helps the story to have both of'em, but it's just been... I don't think he wants to be a part of it.
Biliyorum, ikisinin de konuşması haber için iyi olur ama dâhil olmak istemiyor.
He's still wondering what just happened, probably gonna look down.
O hâlâ ne olacağını merak ediyor. Muhtemelen aşağıya bakıyor.
- He was coming at her. - I'm just trying
- Resmin tümünü görmeye çalışıyorum.
He's not my best friend, we just hang out in study hall.
O en iyi arkadaşım değil, sadece çalışma salonunda takıIıyoruz.
I just talked to Craig, and he's...
Craig ile konuşacağım, ve o da...
I'm just saying, Craig's a total fraud, and the only thing he's ever killed was this awesome vibe - we had going before he arrived. - Okay, look,
Ve şimdiye kadar öldürdüğü tek şey bu ortamdı o gelmeden önce iyi gidiyorduk.
- No, Diaz, wait--maybe he's just really, really injured.
Hayır, Diaz, dur... Belki de ağır yaralıdır.
He's been killing for them and he's just discovered they're not grateful to him for it.
Onlar için öldürüyor ve minnet duymadıklarını anlıyor.
He just wants us to think he's a smoldering basket of mystique and contradictions.
Gizem ve çelişki dolu biri olduğunu düşünmemizi istiyor.
There's no way he'll make it past the PNR after the international incident you just caused there.
Orada sebep olduğunuz uluslararası sorundan sonra... devrim polisinden kurtulmasının imkanı yok.
Thanks to you, Harold, he's on high alert, and we just lost my best lead on Kirk and Agnes.
Sayende Harold, o alarma geçti ve, Kirk ve Agnes'e dair en iyi ipucumu kaybettim.
He was just here.
Az önce buradaymış.
- He was just here.
- Az önce buradaymış.
Guys, come on, relax! I mean, he's just one guy!
Sakin olun millet, sadece bir kişiden bahsediyoruz!
He's just a friend. I was visiting and found him like this.
Ziyaret edeyim demiştim, sonra da bu halde buldum.
Wasn't he just admitted, like, an hour ago?
Hastaneye daha bir saat önce yatmamış mıydı?
He's just a guy I know.
Kimdi? - Bir tanıdık.
He fancies you, so he's probably just thinking about his dick.
Seni beğeniyor, muhtemelen de aklı sadece s * k * ndedir.
You ready to go? Casey was just about to say how he's gonna cancel his golf game so he can pick Louie up later. Yeah.
Gitmeye hazır mısın?
He's just giving me some advice on a business matter...
Sadece bir iş konusunda bana tavsiyeler veriyor.
Come on, Hatcher's just a blowhard who's pissed he's gotta do more paperwork.
Hatcher, daha fazla evrak işiyle uğraşacağı için sinirlenmiş bir palavracı sadece.
Yeah, that's'cause he, uh, died while he was still sheriff, just like every other sheriff of Willard's Mill.
Çünkü'Willard's Mill'in tıpkı diğer şerifleri gibi, o da şerif iken öldüğü için.
It's clearly a name he just made up.
Uydurma bir isim olduğu belli.
He's just shot the Queen in the back of the head.
Az önce Kraliçe'yi başından vurdu.
That is a genuinely horrible noise that Hammond's car's making, and he just keeps doing it.
Hammond'ın arabasından çıkan şey gerçekten çok kötü bir gürültü, ve bunu sürekli yapıyor.
He's just transporting his own cameras along.
Sadece kendi kameralarını taşıyor.
Well, he's just messing everything up.
Şey, sadece herşeyi karıştırıyor.
He just wants me to think he's thick, so he'll have put his cars in the middle. "
Kalın kafalı olduğunu düşünmemi istiyor ki "arabalarını ortaya yerleştirmek" durumunda kalsın.
Now... our guest this week isn't just my favourite Formula One driver, he's also a local boy.
Bu haftaki konuğumuz yalnızca favori Formula 1 pilotum değil... aynı zamanda buralı.
Ford needed European expertise, so he hired a small British motorsport company that set up shop here, in this very building, on an industrial estate in Slough, just outside London.
Ford'un Avrupalı tecrübesine ihtiyacı vardı. Bu nedenle Londra'nın hemen dışındaki Slough'da tam olarak bu binada kurulu olan... ufak bir İngiliz motorsporu şirketini kiraladılar.
You're driving along, you know he's gonna blow up, you just don't know when.
Sen sürüyorsun, uçuracağını biliyorsun. Sadece ne zaman olduğunu bilmiyorsun.
Okay, so you just want to hold him back because he's black?
Ne yani, sırf siyah diye geri mi kalsın istiyorsun?
I think he's just a sicko who gets off on watching people die. No.
Yo.
I just heard a story about a kid who had an unsupervised party and one of the guests broke his leg because he jumped off the roof onto a trampoline and sued the parents.
Başlarında bir büyük olmadan parti veren bir çocuğun misafirlerinden biri çatıdan tramboline atladığı için bacağını kırmış ve çocuğun ailesine dava açmış diye duymuştum.
Let's just say he got drunk after a symposium last year and asked me to wheel him home.
Bir sempozyumdan sonra sarhoş olup onu eve bırakmamı istemişti diyelim biz.
You can make jokes, but if this keeps up, he's gonna move back in here. Well, let's just get them apart for a while so they can cool down. All right.
Tamam, espri yapabiliyorsun ama bu gidişle buraya geri taşınacak.
It's just so much easier to give him what he wants.
- İstediğini vermek çok daha kolay.
He's just a cripple.
Kötürümün teki o.
Or where that security guard has moved just a little off his mark so he can keep us in his sight.
Ya da güvenlik görevlisinin sırf bizi görüş alanında tutabilmesi için yerini ufak ufak değiştirmesini.
He's just not supposed to be over here.
O sadece burada olmaması gerekiyor.
Just because he was your mother's husband doesn't make him your father.
Sırf annenin kocası olması, onu baban yapmıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]