He's not gonna make it traduction Turc
172 traduction parallèle
If the fever don't subside, he's not gonna make it.
Ateşi düşünce sayıklaması da kesilir.
He's not gonna make it.
- Başaramayacak, değil mi?
He's not gonna make it. That collar's gonna blow.
Başaramayacak, tasması patlayacak.
He's not gonna make it.
Dayanamaz.
-'Cause after I break his legs... he's not gonna make it up any steps.
- Niçin birinci kat? - Çünkü onun ayaklarını kırdıktan sonra... Daha fazla merdiven çıkamayacak duruma gelecek.
And even though you know he's not gonna make it you root for him for a second.
Başaramayacağını bilmene rağmen bir müddet onu desteklersin.
He's not gonna make it.
Kurtulamayacak.
He's not making it like they thought he was gonna make it on the basketball court... so he's not there, simple as that.
Basketbol sahasında yapacağını düşündükleri şeyleri yapamadı... o yüzden orada değil, bu kadar basit.
I know he's not gonna make it.
ben yapamayacağından eminim.
He's not gonna make it, is he?
Kurtulamayacak, değil mi?
They're not even sure if he's gonna make it.
Yaşayabileceğinden bile şüpheliler.
The kid in ICU - he's not gonna make it.
Yoğun bakımdaki çocuk atlatamayacak. - Ne?
Listen, he just came out of a coma this morning, but he's not gonna make it.
Bu sabah daha yeni komadan çıkmıştı. Ama atlatamayacak.
Foley's not gonna make it, and if he goes down, you go with him.
Seni de birlikte dibe sürükleyecek.
- He's not gonna make it.
- Kalkamayacak.
He's not gonna make it back in time and he'd like Sister Peter Marie to run the meeting. - Okay.
Geri dönemeyecekmiş, Rahibe Peter Marie'nin toplantıyı yönetmesini istiyor.
Mike's not gonna make it, is he?
Mike gelemeyecek, değil mi?
He's not gonna make it as a drummer.
Ne? Baterist falan olamayacak.
We don't find the medic soon, he's not gonna make it.
Doktoru hemen bulamazsak ölecek.
He's not gonna make it.
Başaramayacak.
He's not coming back. He's not gonna make it.
O geri gelmiyor Başaramayacak.
He's not gonna make it.l
Başaramayacak.
He's not gonna make it two hours.
İki saat dayanamaz.
- He's not gonna make it.
- Başaramayacak.
He's not gonna make it. Pull over.
Oraya kadar gidemeyecek.
He's not gonna make it through this without you.
Sen olmadan bunu aşamaz.
He's gonna know it's not me. We're gonna make it look like it comes from your house.
Senin evinden geliyormuş gibi göstereceğiz.
It's just that, you know,... If he's not gonna make it. If he's gonna go...
Bu sadece, bilirsin... hayatta kalmayı başarıp başaramayacağı ile ilgili.
His name's Odie and he's not gonna make it if he has to live his life in a cage.
Adı Odie. Hayatı boyunca kalırsa yaşayamayabilir.
- He's not really gonna make it disappear.
- Ve barajı gerçekten kaybetmeyecek.
He's not gonna make it.
- Gelemeyecek.
His lungs are filling up with fluid, if he doesn't get more Serisone soon... he's not gonna make it.
Ciğerleri sıvı ile doluyor, eğer yakında Serizon almazsa, hayatta kalamayacak.
He's not gonna make it.
Yaşamayacak.
If he doesn't get more Serisone soon, he's not gonna make it.
Çok yakında Serizon almazsa, ölecek.
He's not gonna make it.
Başaramayacak...
He's not gonna make it, ma'am.
Gelemeyecek hanımefendi.
So it's gonna make him worse, not better. " Think he'll go for that?
- Yani iyiye değil, kötüye gidecek. " - Sence kabul eder mi?
I'll ask Sayid, but even if he could make something like that, he's not gonna have anything to power it.
S. O. S gibi. Sayid'e sorarım, ama öyle bir şey yapabilse bile çalıştırmak için hiç güç kaynağımız yok.
He's not gonna make it easy on you, you know.
İşini kolaylaştıracağa benzemiyor.
Paramedics say he's not gonna make it.
Paramedikler pek umutlu değilller.
He's not gonna make it.
Hayatta kalamaz.
You know he's not gonna make it here long once you're not here to protect him anymore, don't you?
Sen onu bir kereliğine koruma, o artık burada bu kadar uzun durmaz olur.
Andy sent me over to let you know he's not gonna make it tonight.
Size bu gece buraya gelemeyeceğini söyleyebilmem için Andy beni buraya gönderdi.
Logan's not gonna make a deal. If he did, he wouldn't keep it.
Logan babanla anlaşma yapmayacaktır yapsa bile, sadık kalmayacaktır.
He said, "When it don't hurt so bad that's when you're not gonna make it."
"Ne zaman ki çok ağrıtmadı işte o zaman işi yapmayacaksın demektir."
He's not gonna make it.
Bunu yapmayacak.
You think he's not gonna make it?
Basaramayacagini mi düsünüyorsun?
He's not gonna make it much longer.
Çık şuraya.
And it's not like he ain't gonna know, either, because when I'm staying at the lake house with my girlfriends in our bikinis, Daddy just has a tendency to pop up and make sure we don't need anything.
Bilmiyormuş gibi davranır ancak kız arkadaşlarımla bikinili halde göl evinde kaldığım zamanlar aniden babamın gelip bir şeye ihtiyacımız olup olmadığından emin olma huyu vardır.
Obviously, he's not gonna make it.
K9 birimi adayı. Görünüşe göre başaramayacak.
If he figures out that I'm not psychic, he's gonna make it his mission
Medyum olmadığımı öğrenirse, beni herkesin önünde mahvetmeyi...