He's not here anymore traduction Turc
62 traduction parallèle
He's not here anymore.
Artık burada değil, gitti.
He's not here anymore.
O artık burada değil.
He's not here anymore.
Artık burada değil.
And you can't go on blaming Daddy... because he's not here anymore.
Bu dogru Gillian.
He... He's not here anymore.
- O artık burada değil.
From the beginning, he considered me as a irritating burden. But he's not here to protect you anymore.
Başından beri beni hep bir başbelası olarak gördü ama şimdi seni korumak için burada değil.
He's not staying here anymore.
Artık burada kalmıyor.
Well, good for him'cause he's not doing diddly-squat around here anymore.
O halde aferin, çünkü burada bir bok yaptığı yok.
- No, he's not here anymore.
- Hayır artık yok.
But even though he's not here with us anymore Martha Kent, I am here to tell you that we will have happy days again.
Artık bizimle burada olmasa da,... Martha Kent, sana şunu söyleyebilirim ki, Tekrar mutlu günlerimiz olacak.
Ay, ay, ay, ay, ay. How can this dog be such a problem when he's not even here anymore?
Burada bile olmayan bir köpek bu kadar sorun çıkartabilir?
You know he's not gonna make it here long once you're not here to protect him anymore, don't you?
Sen onu bir kereliğine koruma, o artık burada bu kadar uzun durmaz olur.
I'm not as scared of him anymore now that I know he's not a ghost, but it's hard to sleep with a stranger in here.
Onun hayalet olmadığını öğrendiğimden beri artık ondan korkmuyorum,... fakat burada yabancı biri varken uyumam çok zor.
He's not here anymore, ok?
Kes şunu.
Maybe he's not here anymore.
Artık burada olmayabilir belki de hiç gelmedi.
He's not Marty anymore. He came here, and I could see it right away.
O buraya gelmiş ve ben onu şimdi görüyorum.
He's just not here anymore.
Sadece artık burada değil.
He's not supposed to be here anymore.
Gene dedemin artık burada olmaması gerekirdi.
But it's too bad that... he's not going to be here anymore.
Ama ne yazık ki, artık bizimle olmayacak.
No, he's not here anymore, but, um...
Hayır. Artık burada değil, ama.
Eddie's not here anymore, is he?
Eddie artık burada değil, değil mi?
He's not here anymore.
Ama maalesef o burada değil.
He's obviously not here anymore.
Açıkça artık burada değil.
He's... He's not living here anymore.
Artık burada yaşamıyor.
He's not here anymore.
Artık, burada değil.
No, he's not here anymore.
Hayır, artık buraya gelmiyor.
No, she's not doing that 5 : 00 a.M. Thing anymore, which her daddy would know if he was ever here.
Hani şu, burada olsaydı babasının da bileceği işler.
But I guess he's not here either... anymore.
Ama sanırım artık o da burada değil.
But he's not here anymore.
Burada değil artık ama.
Eddie Gordon, but he's not here anymore.
Eddie Gordon, ama kendisi şu an burada değil.
He's not here anymore.
Artık burada değil. - Değil mi?
- Not anymore. He's here.
- Artık değil.
Good thing he's not here anymore!
İyiki artık burada çalışmıyor.
You're still someone's mom. He's just not- - not here anymore.
Hala annesisin, sadece o artık burada değil.
But he's not here anymore.
Ama o artık burada değil.
He's not here anymore.
Artık o burada değil.
To the afterlife, because he's not here anymore.
Ahiret için o artık burada değil.
He's not here anymore.
Artık burada yaşamıyor.
No, he's not here anymore, this is XXIV.
Ben XXIV.
Oh, he's not living here anymore?
- Artık burada kalmıyor mu?
He's not gonna live here anymore.
Taşındı. Artık burada yaşamayacak.
He's not here anymore.
O artık yok.
The important thing is is that he's not sitting here anymore.
Önemli olan şey artık burada oturmuyor oluşu.
He's not here anymore.
- Artık burada değil.
But he's not here anymore, Because he's dead.
Ama o artık yok, çünkü öldü.
If we make the wrong call here and it turns out to be something serious, he might not have a big sister anymore.
Eğer burada yanlış karar verirsek ve bu ciddi bir şeye dönerse çocuğun artık bir ablası olmayabilir.
But he's not here anymore, he passed away. Aww, I'm sorry to hear that.
Ama artık burada değil, rahmetli oldu.
Yeah. He's not here anymore.
Artık burada değil.
Well, he's not here anymore.
- Ama o artık yokl!
- Yeah, but he's obviously not here anymore, so.
Evet ama onun artık burada olmadığı belli, yani...
Uh, no, he's not here anymore.
Hayır, artık burada değil.
he's not my boyfriend 125
he's not worth it 85
he's not gonna make it 43
he's not 1460
he's not ready 47
he's not there 182
he's not here 947
he's not responding 40
he's not here now 24
he's not wrong 55
he's not worth it 85
he's not gonna make it 43
he's not 1460
he's not ready 47
he's not there 182
he's not here 947
he's not responding 40
he's not here now 24
he's not wrong 55