He did it for me traduction Turc
140 traduction parallèle
He did it for me to show his gratitude.
Bunu minnettarlığını göstermek adına benim için yaptı.
He did it for me. He did it for me.
Benim için geldi.
Whatever he said he did, he did it for me.
Her ne dediyse benim için dedi.
He did it for me.
Bunu benim için yaptı.
I asked him to make a fool out of himself, and he didn't want to, uh, but he did it for me.
Kendini aptal durumuna düşürmesini istedim, o istemedi ama yine de benim için bunu yaptı.
He did it for me.
Benim için yaptı.
I'm sure he did it for me, to protect me.
- Bunu benim için yaptı. Eminim. - Beni korumak için.
- But he did it for me.
- Ama benim için yaptı.
He didn't wanna have anything to do with it, but he did it for me.
O buna dair hiçbir şey yapmak istemiyordu ama benim için yaptı.
I mean, he did protect me and give me food, such as it was... and clothes, such as they were, for a few years. - And now, if I can repay –
Beni korudu, karnımı doyurdu, pek kayda değer şeyler olmasa da kıyafetler de aynı şekilde bir kaç yıllığına da olsa, eğer ona olan borcumu -
And when it come time for them to cut the cake, the band played Kiss Me Again, she put her arms around him, and, boy, did he look scared!
Sıra, pastayı kesmeye geldiğinde orkestra "Beni Bir Daha Öp" ü çalmaya başladı. Gelin kollarını, boynuna dolayınca damadın nasıl korktuğunu görmeliydiniz!
He did tell me what it was for...
Göstermeme izin ver.. Bunun ne için olduğunu söylemişlerdi...
It was for me that he did it.
Bunu benim için yaptı.
It's only natural a man's gonna ask, "well, what did he do for me?"
Adamın dönüp de "Peki benim için ne yaptı?" demesi çok doğal.
Before he did pay me for the drawings he did buy... he sold it already before he paid me.
Daha benden aldıklarının parasını bile ödemeden... Hepsini satmıştı.
For instance, "So conceited that when he said did I wanna go to bed with him, it was like he was doing me a favor."
Örneğin, "O kadar kendini beğenmiş ki, onunla yatmak isteyip istemediğimi sorarken, sanki bana iyilik yapıyormuş, havalarındaydı."
He did not do it for me.
Benim için yapmadı.
As if he'd been waiting for me. One bump wasn't enough, so he did it again
Bir defayla yetinmeyip tekrar çarptı.
I told him I'd consider it if he did something for me.
Benim için birşey yaparsa düşüneceğimi söyledim.
I figured if Charles had looked for me... and I'm certain he did... he'd think it wasn't my fault that his letter was returned!
Charles'ın beni aradığını anladım hatta aradığından eminim mektubun geri dönmesinin benim suçum olmadığını düşünmüştür!
Well, he wanted to thank me for giving up our trip to Aspen so that you could defend him, but since I did hurt my knee there last year, maybe it was better that I didn't go.
- Onu savunabilmen için... Aspen tatilinden vazgeçtiğim için teşekkür etti. Ama geçen sene orada dizimi sakatladığım için... hiç gitmesem belki daha iyi olabilirmiş.
They did it to me. Just because you went to Harvard, you think you have some stake in the system? He didn't pay for your psychiatrist bills?
Harvard'a gitmiş olduğun için her şeyi bildiğini sanıyorsun.
If you'll think about our little problem along them lines... and you'll forgive me for saying it... maybe he did not deserve to be fired.
Küçük sorunumuza bu açıdan yaklaşırsanız... bunu söylediğim için affedin ama... belki de kovulmayı hak etmemiştir.
He did not stop to fill my glass of delicious wine. Or... maybe Was it me who asked for more.
Yemekte bana devamlı şarap içiriyordu ve kim bilir belki de bunu isteyen bendim.
I said it did so he'd feel sorry for me.
Ama benim için üzülsün diye acıdığını söyledim ona.
He turns to me and for a second he looked the way he did when we first met, and he says how he likes it better when I wear my hair back.
Bir saniyeliğine bana doğru döndü, beni ilk defa görüyormuş gibi yüzüme baktı ve saçımın eski halinden daha çok hoşlandığından bahsetmeye başladı.
I'm sorry he cheated on me with you, and I'm sorry that I pretended to ignore it for as long as I did.
Beni seninle aldattığı ve ben bunu bu kadar uzun süre görmezden geldiğim için üzgünüm.
He's responsible for the death of my husband, but he did it out love for me.
Kocamın ölümünden o sorumluydu, ama bunu beni sevdiği için yaptı.
He's torturing me for what I did to him. And I deserve it.
Ve bunu hak ediyorum.
It's the least I could do for Mr. F. Everything he did for me.
Bay F için her şeyi yaparım. Benim için yaptığı onca şeyden sonra.
Tell me, Prime Minister... when my master first contacted you about the army... did he say who it was for?
Ustam bağlantı kurduğunda size açıklamışmıydı acaba..... kim için olduğunu?
But it was good enough for you to take me there after what he did to you?
Sana yaptıklarından sonra beni oraya götürmeyi düşündün ama.
It shows that he did not think of me merely for fun.
Anlaşılan beni sadece gönül eğlentisi olarak görmüyormuş.
Is it just me or did that man seem like he was mad at us for something?
Sadece bana mı öyle geliyor yoksa bu adam bize bir sebepten dolayı kızmış mı?
He deserved it for what he did to me.
Bana yaptıkları yüzünden bunu hak etmişti.
He told me to tell you that he will wait in the car outside the gates for a quarter of an hour and not a second longer, the way he did in Dogville, he says and the way he did with your mother, I think it was...
Kapının önünde, arabasında 15 dakika bekleyeceğini ama ondan sonra bir saniye dahi kalmayacağını söylememi istedi. Aynı Dogville'deki gibi, dedi, ve aynı, sanırım annenize...
Oh, for what it's worth, he did tell me that he can't stop thinking about you.
Oh, eğer bir yararı olacaksa, o bana seni düşünmeden duramadığını söyledi.
I never thought about it before, but everything he did was for me.
Fakat her şeyi benim için yaptığını nereden bilebilirdim ki?
He just did it for me.
Bunu sadece benim için yaptı.
idiocies? He congratulated me for wiping out rebels, and thinks I did it in kid gloves!
İsyancıların kökünü kuruttuğum için ve bunu sessizce hallettiğim için beni tebrik etti!
And if we're right, that means you got stabbed for a reason. It wasn't no carjacking. How did he know it was me?
Haklıysak senin bıçaklanmanın da araba hırsızlığından başka bir sebebi vardı.
They sent the case to me a few months ago I did a routine consult but he was looking for it to lead to you
Bir kaç ay önce dosyayı bana gönderdiler rutin bir değerlendirme yaptım ama onlar zaten senin için bahane arıyormuş.
After everything I did to screw him over, here Raja was fighting for an idea he didn't believe in, and was pretty sure I didn't either, just because he knew what it meant to me.
Ona bunca şey yaptıktan sonra sırf benim önemsediğimi düşündüğü için... kendisinin de inanmadığı bir fikri savunuyordu, ki benim de bu fikre inandığım söylenemez.
You know, you'd think it would count for something, being the heir to the throne, but, no, duncan wants me to earn it, just like he did.
Biliyor musun, tahtın varisi olmanın işe yarayacağını düşünüyor olabilirsin ama hayır, Duncan kendisi gibi benim de bunu haketmemi istiyor.
First time I did it... he told me to put all the eggs that were cracked or flawed into a bucket for the bakery.
İlk seferimde çatlamış veya kusurlu yumurtaları fırına götürmek üzere bir sepete koymamı istedi.
He asked me to retract some of the things I had said, and intimated that it would be best for me if I did so.
Söylediğim bazı sözleri geri almamı, ve bunun benim için daha hayırlı olacağını söyledi.
He did something to her and now he's trying to frame me for it.
Kiza bir kötülük etti. Bunu da benim üstüme yikmaya çalisiyor.
But then it was even worse because then for, like, the next three days, anytime we went and, like, ate somewhere together or, like, did anything that cost money, he was like, "Oh, I don't have my card," and then, like, I was the only one who, like, had cash on me so I'd end up paying for everything, you know.
Fakat daha da kötüsü bu olayın akabindeki 3 gün de ne zaman bir yere gitsek bana gelip "kredi kartımı evde unuttum" diyor ve üzerinde para olan tek kişi ben olduğum için tüm hesabı ben ödüyorum.
Yeah, Mike did say he would look into it for me.
- Sen ne düşünüyorsun?
I can't say I completely understood why Little Chubby did what he did, but, well, it made sense to him, and that was good enough for me.
Küçük Chubby'nin bunu niye yaptığını tamamen anladığımı söyleyemem, ama ona mantıklı gelmişti, bu da benim için yeterliydi.
It's-After the operation, I felt so guilty about what i did, About what he did for me.
Ameliyatından sonra ona yaptırdığım şey yüzünden çok suçlu hissettim.