He doesn't want to traduction Turc
2,930 traduction parallèle
Even when it's hard, even when you want to be anywhere but there even when you feel like he doesn't need you, trust me, he does.
Zor olsa da, oranın dışında başka bir yerde olmayı dilesen de sana ihtiyacı olmadığını düşünsen de, güven bana sana ihtiyacı var.
He had spent a lot of money - grants, personal money, getting to Alaska, getting to Greenland and when you go out there, you want it to work, and when something doesn't work, you feel so far from anything
Alaska ve Grönland'a gidebilmek için çok fazla para, ödenek ve kişisel birikim harcadı. Oraya gittiğinizde, buna değdiğini görmek istersiniz. İşler istediğiniz gibi gitmezse, kendinizi her şeyin ya da herkesin yardımından uzak hissedersiniz.
He doesn't want anything to do with me, at all.
Benimle birlikte hiçbir şey yapmak istemiyor.
My dad... he doesn't want to take a shower.
Babam duş almak istemiyor.
No, he doesn't want to marry her.
Evet, gerçekten evlenmek istemiyor.
He doesn't want to go you jerk.
Gitmek istemiyor, itiyorsun.
Doesn't he want to see it?
O bunu görmek istemiyor mu?
He doesn't want to see it.
Bunu görmek istemiyor.
No, he says he doesn't want to do any press. He's just watching the show.
Hayır, herhangi bir basın faaliyeti istemiyorum, sadece konseri izliyor.
He doesn't want to.
İstemiyor.
He doesn't want to talk.
Belli ki konuşmayacak.
He doesn't want to cause internal conflicts.
Devleti felakete sürükleyecek iç karışıklıkları göze alamaz.
- He doesn't want to find out yet.
Henüz yüzleşmek istemiyor.
He doesn't want to tell me.
Bana söylemek istemiyor.
Flora, he doesn't want to.
Flora partine gelmek istemiyor.
Well, if he doesn't want to do it, he doesn't want to do it.
Yapmak istemiyorsa istemiyordur.
He just doesn't want to see us.
- Bizi görmek istemiyor.
He doesn't want to deal with her.
Onla uğraşmak istemiyor
Look, he doesn't want to know.
Bak bilmek istemiyor
He made it very clear that he doesn't want to touch Wright.
Ve bunun Wrightla alakası olduğu yok.
Story of a man who becomes famous because he doesn't want to.
Ünlü olmak istemediği için ünlü olan bir adamın hikayesi.
He doesn't want to be famous.
Ünlü oluyor çünkü ünlü olmak istemiyor.
He becomes famous because he doesn't want to.
İstemiyor!
I know I'm not the most beautiful girl in the world... but he doesn't want to be with me at all.
Bu dünyadaki en güzel kız olmadığımı biliyorum. Ama Patrick benimle ilgilenmemeye başladı.
He doesn't want to say.
- Söylemek istemiyor.
Now it is time to play a song for the guy who said he doesn't want anything from me.
Şimdi de sırada benden hiçbir şey istemeyen herif için çalacağım şarkı.
Father fell from the roof, he doesn't want to move.
Babam çatıdan düştü, hareket edemiyor.
He doesn't want to learn, let it go.
Öğrenmek istemiyor, bırak gitsin.
He doesn't want to.
İstemiyor işte.
- He doesn't want us to.
- Bizi istemez.
And if he doesn't want to be with you, it's because he's an asshole, not because you're....
Ve eğer seninle birlikte olmak istemiyorsa, tam bir gerizekalı olmasındandır, - Seninle bir ilgisi yoktur.
He doesn't want to leave you alone, He's your father and he loves you.
O seni yalnız bırakmak istemiyor, o senin baban ve seni çok seviyor.
Well, he doesn't want to have sex with you.
Seninle sevişmek istemiyormuş ki.
He doesn't want to talk to anyone.
Kimseyle konuşmak istemiyor.
And you can tell him that if he doesn't give me what I want, I'll let everybody know what he liked to do with a whip.
Bana istediklerimi vermezse kırbaçla yapmaktan hoşlandığını herkese anlatacağımı söyle ona.
He's Johnny's brother, he doesn't want to talk.
Johnny'nin kardeşi o konuşmak istemiyor.
The Russians want to frame Patrick, but he doesn't know Charlotte Miller.
Ruslar Patrick'e tuzak kurmak istediler ama o Charlotte Miller'ı tanımıyordu.
But he doesn't want to, Caroline.
Ama o istemiyor Caroline.
So he doesn't want to drink human blood?
Yani insan kanı içmek istemiyor mu?
Once he carries out his plans, what if he decides he doesn't want to live anymore?
Planlarına devam ederken artık yaşamak istemediğine karar verirse ne olacak?
Charlie, he doesn't want to see you.
- Charlie, seni görmek istemiyor.
You tell him that he'd better hope to God Amanda Tanner doesn't want to come forward with her story, because she just became my client.
Ona, Amanda Tanner'ın hikayesini ortaya çıkarmak istemediği için dua etmesini söyle, çünkü Amanda müşterim oldu.
Don't worry he doesn't want you anyway, he's got a boyfriend, and they're moving together to Brazil.
Merak etme, seni istediğinden değil zaten. Sevgilisi varmış.
He already has two kids, and he doesn't really want to have another one.
Çünkü zaten iki çocuğu var, bir tane daha istemiyor hiç.
If he doesn't want to be brought in, you're gonna die trying.
Eğer yakalanmak istemiyorsa, senin işini o anda bitirir.
He doesn't want to talk.
Konuşmak istemiyor.
And... if he doesn't want to return?
Peki ya dönmek istemiyorsa?
You tell him that he better hope to God Amanda Tanner doesn't want to come forward with her story, because she just became my client.
Ona, Amanda Tanner'ın hikayesini ortaya çıkarmak istemediği için dua etmesini söyle, çünkü Amanda müşterim oldu.
He doesn't want to sing those songs anymore, Ajju.
O artık bu şarkıları söylemek istemiyor, Ajju
Because he said he doesn't want to rock the boat.
Ortalığı velveleye vermek istemediğini söyledi de ondan.
There is something he doesn't want us to see.
Görmemizi istemediği bir şey var.
he doesn't love me 32
he doesn't 603
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't have to 52
he doesn't like me 35
he doesn't understand 65
he doesn't like it 37
he doesn't care 94
he doesn't have it 27
he doesn't 603
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't have to 52
he doesn't like me 35
he doesn't understand 65
he doesn't like it 37
he doesn't care 94
he doesn't have it 27