English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / He kept saying

He kept saying traduction Turc

343 traduction parallèle
Funny, he kept saying it was a patrol boat, but I wouldn't believe him.
Ne garip, devriye gemisi dedi durdu da ben ona inanmadım.
Margo didn't know where he was and didn't care, she kept saying.
Margo nerede olduğunu bilmiyordu ve umursamıyordu.. diyordu sürekli.
She kept saying he had something of hers, but she couldn't find it.
Onda kendisine ait bir şey olduğunu, ama bulamadığını söylüyordu.
Only he kept saying he was going to tell on me.
Şikayet edeceğini söyleyip duruyordu.
He kept saying, "Why did Brick hang up on me?"
Durmadan, "Neden Brick telefonu yüzüme kapattı?" diyordu.
He kept saying,
O da durmadan,
He kept saying the same words as when he was brought to the hospital.
Hastaneye götürüldüğünde söylediği kelimeleri söylüyordu.
He kept saying "please, please" till he passed away.
"lütfen, lütfen" diyerek öldü.
And he kept saying how much happier she'd be if we sent her to him.
Ve kızı ona gönderirsek, onun ne kadar mutlu olacağını söyleyip durdu.
He kept saying you shot Solomin.
Solomin'i senin vurduğunu söyleyip duruyor.
As he kept saying, it was only a game.
Dediği gibi hepsi sadece bir oyundu.
- He kept saying, "Is it safe?"
- "Güvenli mi?" diye sorup duruyordu.
He kept saying something like :
Şöyle bir şey dedi :
He kept saying it over and over.
Tekrar tekrar bunu söyledi.
Because he kept saying, "Blanche, how do you feel?"
Çünkü sürekli "Blanche, kendini nasıl hissediyorsun?" deyip duruyordu.
He kept saying, "Culebras!"
Sürekli "Culebras!" dedi.
And he kept saying, "how do you likey your soupy, Lupe?"
O da ısrarla "Çorbanı nasıl alırsın, Lupe" demiş.
And Dennis was very enthusiastic about the Randall Adams case... because he kept saying, " This is one we can win.
Ayrıca Dennis, Randall Adams davasıyla çok ilgiliydi çünkü " Bu davayı biz kazanabiliriz.
He kept saying how much he loved her, and I believe she welcomed him, that she forgave him.
Onu ne kadar çok sevdiğini söyleyip durdu, Laura'nın da içtenlikle karşılayıp, onu affettiğine inanıyorum.
He kept saying, "Mum, mum?"...
"Anne, anne?" deyip duruyordu.
All summer long he kept saying, "That just isn't empirically possible."
Bütün yaz bunun imkânsız olduğunu söyleyip durdu.
He kept saying this prayer. It was so weird.
Bunu söylemeye devam etmiş.
He kept saying stuff like, " Don't worry.
" Merak etme. Yolunda gidecek.
He kept saying, " Leave me alone, Tete.
Onun bana sürekli söylediği şeyler " Beni rahat bırak Tete.
Miguel was very upset. He kept saying...
Miguel tamamen kendini kaybetti.
He kept saying something about the plane being more there.
Uçağın orada olması ile ilgili bir şeyler söyleyip duruyordu.
On his way down past each floor, he kept saying to reassure himself :
Düşmekte olduğu her katta, Korkudan arınarak söylemeyi sürdürmüş :
He thought you were, you were ugly and... and he kept saying you, you weren't...
Senin... çirkin olduğunu düşünmüş ve, ve sürekli de hep aynı şeyi söylemiş,
He kept saying he had to travel back towards the sun... that the sun would heal him.
Her zaman güneşe doğru yola çıkması gerektiğinden söz ediyordu. Güneşi onu iyileştirecekti.
He kept saying that he was gonna make me happy... that he had all this money stashed away.
Durmadan beni mutlu edeceğini söylüyordu. Ve zulada bir sürü parası olduğunu.
He kept saying, " You killed my wife.
Trudy mi?
He kept talking and talking and saying he loved me and- - lt's horrible.
Konuşmaya ve beni sevdiğini söylemeye devam ediyordu ve - Bu korkunç.
And the officer kept saying, "He looked like such a nice kid."
Ve sürekli "İyi bir çocuğa benziyordu." deyip duruyordu.
He kept on saying :
Ha bire :
"Let's go north," he kept on saying.
Sürekli "Haydi kuzeye gidelim," diyordu.
But he just kept saying "next week, next week."
"Haftaya, haftaya." deyip durdu.
Mark Brandon, before he died, kept saying "below".
"Aşağıda" Mark Brandonun ölmeden önceki son sözüydü.
He kept our spirits up by saying that as long as he had breath, he would not let them have their way.
Son nefesimi verene kadar cesaretimi koruyacağım ve onların sözüne gitmeyeceğim diyor bu yaşlı adam.
He came slowly, and Johnny kept teasing me and saying,
Adam, bana doğru yaklaşırken Johnny şöyle söylüyordu ;
He kept you on your knees saying thank you.
Sana bir kez teşekkür mü ettiler?
Matter of fact, Stacey kept bringing that up at the trial all the time... saying that he was being railroaded.
Zaten Stacey de mahkemede sürekli bunu ortaya sürdü... düzmece delillerle içeri tıkıldığını söyledi.
He kept on saying that with that kind of technology you could convince people of almost anything.
Bu tür bir teknoloji ile insanların hemen hemen her şeye inandırılabileceğini söyleyip durmuştu.
KEPT SAYING HE WASN'T THE KING.
Sürekli kral olmadığından bahsetti.
Instead, he took me to an Elmer Fudd retrospective... and all Steve kept saying was,
Bu sefer onun yerine... beni "Dünden Bugüne Elmer Fudd Sergisi" ne götürdü. ve hiç durmadan "Seksi, değil mi?", dedi.
We kept saying up in the stands, " Get the ball to Arthur... because he's going to do it for you.'"
Oturduğumuz yerden sürekli, " Topu Arthur'a verin... çünkü o bunu sizin için yapacak.'" diyorduk.
He kept on saying, "When are you gonna grow?"
sürekli söylüyordu zaten, "Ne zaman büyüyeceksin?"
Everything he said, I just kept saying no.
O ne derse desin hayır demeye devam ettim.
You were brilliant. Afterwards, he just kept saying "His eyes... his eyes."
Daha sonra "Gözleri, gözleri" deyip durmuştu.
He just kept saying the same thing over and over again.
Bunların hiçbiri gerçek değil.
Bob kept saying he "d be back but it" s been two weeks and we haven " t....
Bob geri gelir dedi durdu ama... iki hafta oldu ve daha...
'He just kept saying I should come out for Gram's sake.
Sadece, "Gram" in iyiliği için dışarı çıkmam gerektiğini söyleyip durdu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]