He won't listen to me traduction Turc
126 traduction parallèle
I've been trying to tell him. But he won't listen to me.
Ona anlatmaya çalıştım ama beni dinlemedi.
He won't listen to me.
Beni dinlemiyor.
He won't listen to me.
O beni dinlemedi.
... but he won't listen to me.
... fakat beni dinlemeyecektir.
- Be-Be-Because he won't listen to me.
- Çünkü o beni dinlemeyecektir.
He won't listen to me.
Beni dinlemeyecek.
He won't listen to me
Beni dinlemiyor
So come on, come on He won't listen to me
Hadi, hadi. Beni dinlemeyecek ki...
He won't listen to me Ling Xi doesn't admit that he's wrong How can he make things right?
Beni asla dinlemez yanlış yaptığını anlayamıyorsa... nasıl düzelecek peki?
I could've told you that. But he won't listen to me.
Bunu ben de söylerdim ama dinlemezdi.
I told him that, but he won't listen to me.
Ben de söyledim, Majeste, ama dinlemiyor.
They wouldn't give you four points? Birnbaum refused absolutely. I begged him to give me those points but he won't listen.
Birnbaum'a yalvardım ama beni dinlemedi bile.
He won't listen to me.
Beni dinlemez.
I've been tryin'to make him quit, but he just won't listen to me.
Bırakmasını söyledim, ama beni dinlemiyor.
What if he won't listen to me?
Ya dinlemezse?
He won't listen to anyone, least of all to me.
Hiç kimseyi dinlemeyecek, en azından beni dinlemeyecek.
I won't help him because he didn't listen to me.
Ona yardım etmeyeceğim. Çünkü o bana kulak asmadı.
I keep trying to get him to rest, but he won't listen to me.
Dinlendirmeye çalışıyorum ama beni dinlemiyor.
You know, he won't listen to me!
Biliyorsun, ben hiç dinlemez!
- He won't even listen to me.
Beni dinlemiyor.
- He won't listen to me.
- Beni dinlemiyor. - İyi!
I twisted his arms to work with me but he won't listen.
Yardım etmesi için ayaklarına kapandım ama beni dinlemiyor.
Why won't he listen to me?
Neden beni dinlemiyor ki?
- He won't let them go. - Eleanor, listen to me.
Dinle beni.
You know he won't listen to either you or me.
Biliyorsun, ne beni ne de seni dinler.
Well, he won't listen to me.
Eh, beni dinlemiyor.
Then talk to Woodman, because he won't listen to me.
O zaman Woodman'la konuş, çünkü beni dinlemeyecektir.
- He won't listen to me.
- Beni dinlemez.
He won't listen to me.
- Beni dinlemeyecek.
He won't listen to me!
Beni dinlemiyor!
I'd do it myself, but he won't listen to me anymore.
Kendim yapardım, ama artık beni dinlemiyor.
- He won't listen to me.
Beni dinlemiyorsun!
No hat, no scarf. He just won't listen to me.
Şapka yok, atkı yok.
I've tried to get him help, but... counselling or something, but he won't listen to me.
Psikolojik danışmanlık gibi yollarla ona yardım etmeye çalıştım. - Ama bir türlü sözümü dinlemedi.
He won't listen to me, so you'II have to tell him.
Beni dinlemeyeceği için sen söylemelisin.
I try to talk to him, he won't listen to me.
Onunla konuşmayı denedim.
I'd tell the president myself, but he won't listen to me.
Başkan'a kendim söyleyecektim, ama beni dinlemeyecekti.
He won't listen to me, treats me like an enemy.
Düşman gibi görüyor.
Where his head's at right now, he won't listen to me.
- Akli su anda nerelerde kim bilir, beni dinlemeyecetir.
He won't even listen to me anymore.
Artık o bile beni takmayacaktır.
The guy over there's been staring at me all evening, and I told him he's wasting his time but he won't listen, so I've come over to talk to you because I know how this ends -
Şurdaki adam akşamdan beri bana bakıyor. Zamanını boşa harcadığını söyledim ama dinlemedi. Bu yüzden sana geldim, çünkü sonunun nasıl biteceğini biliyorum.
You're you. - That's why he won't listen to me.
Bu yüzden beni dinlemiyor.
Tom, he won't listen to me, but if you...
Tom, beni dinlemeyecektir. Ama sen...
Listen to me, boys. When he comes, tell him I won't send him there again. And that we're all leaving Seoul with Mi-jin.
Beni dinleyin çocuklar buraya geldiğinde onu bir daha oraya göndermeyeceğimi ve hep birlikte Seul'e gideceğimizi söyleyin.
Now, he won't listen to me, but maybe he'll listen to you.
Beni dinlemiyor ama belki sizi dinler.
He just won't listen to me.
Beni dinlemiyor.
Why won't he listen to me?
Niçin beni dinlemiyor ki?
I can give him peace and tranquillity, but he won't listen to me.
Ben ona ihtiyacı olan huzuru vereceğim ama bir türlü kabul etmiyor.
I can't get through to him like you can. He just won't listen to me.
Sen onunla konuşabilirsin, beni dinlemiyor.
He won't listen to me.
O beni dinlemez ki!
- He won't listen to me.
- Beni dinlemeyecektir.