Headed traduction Turc
11,826 traduction parallèle
Gaura is in a van, that van is headed towards the Romanian border follow that van now... go.
Gaura bir minibüste, o minibüs Romanya sınırına doğru hareket ediyor. O minibüsü takip edin... hadi!
You headed home already?
- Erkenden eve mi gidiyorsun?
Looks like rain is headed our way.
Görünüşe bakılırsa yağmur yağacak.
Ya'll headed up Jackson way to go hunting?
Ya ava gitmek için Jackson'a kadar yol gösterecek misin?
He is headed here.
Burada gözcülük ediyor.
So, where are you-all headed?
Peki nereye gidiyorsunuz böyle?
One with a lot of moving parts that requires a man astute and hard-headed enough to pull it off.
Keskin zekali ve is bitirici bir adamin kolayca uygulayabilecegi bir plan diyebilirim.
It looks like our mutant buddies are headed to Brazil.
Mutant dostlarımız, Brezilya'ya gidiyor gibi görünüyor.
In that movie, these two little red-headed girls, they get the idea to trick their divorced parents into falling back in love with each other, so I was like, " Yo, if I just get Lawrence and Conner in the same room together,
Bu filmde, iki kızıl saçlı küçük kız boşanmış olan anne ve babalarını birbirlerine yeniden aşık etmeye çalışırlar. Ben de düşündüm ki, Lawrence'la Conner'ı aynı odaya sokabilirsem, arkadaş olduklarını hatırlayacaklar ve yine hep birlikte olabileceğiz.
- Jackson's headed your way.
- Jackson size doğru geliyor.
We're meant to be headed back to London this evening. Oh, that's a shame.
- Bu akşam Londra'ya dönmek niyetindeyiz.
The Anubis left Phoebe Research Station, and it was headed for Eros, okay?
Anubis, Phoebe Bilim İstasyonu'ndan ayrılıp Eros'a doğru yola çıktı tamam mı?
I got a peek at your flight plan, I saw you were headed for Eros, I hitched a ride.
Uçuş planınıza göz attığımda buraya, Eros'a geldiğinizi gördüp gizlice bindim.
They wanted to know why a UNN battleship was headed straight for them.
Birleşmiş Milletler Donanmasına ait savaş gemisinin kendilerine doğru yönelmesinin sebebini öğrenmek istemişler.
Whoever was on this ship was headed to Eros from... Phoebe Station.
Bu gemide her kim varsa Phoebe İstasyonu'ndan Eros'a gidiyormuş.
The Anubis left Phoebe Research Station, and it was headed for Eros, okay?
Anubis, Phoebe Bilim İstasyonu'ndan ayrılıp Eros'a doğru yola çıkmış tamam mı?
At this moment, the UNN Nathan Hale is headed for Tycho Station to arrest me because the UN believes I was involved in the attacks on the Donnager.
Şu an BM gemisi Nathan Hale beni tutuklamak için Tycho İstasyonu'na geliyor. Çünkü BM Donnager'a düzenlenen saldıraya dahil olduğuma inanıyor.
- You think she's headed for a breakdown?
- Sizce ruhsal olarak sıkıntıda mı?
He's a stubborn fucking pig-headed beaner.
İnatçı, domuz kafalı kahrolası fasulyenin teki.
This Old Ding is a kind-hearted but hard-headed, fat old man.
Yaşlı Ding iyi kalpliydi ama inatçıydı.
Where we headed?
- Ne tarafa gidiyoruz?
We're headed out. Back exit.
Dışarı çıkıyoruz, arka çıkıştan.
- Headed this way!
- Buraya doğru!
This night was supposed to be the most important night for me and I just... I just saw where things were headed.
Bu gece güya hayatımın en güzel gecesi olacaktı ama ama sanırım tam tersi oldu.
Ord, I'm a feeling light headed..
Ord, başım dönüyor galiba.
We got a large group of bad guys headed our way.
Her şeyi götürün. Buraya yaklaşan çok sayıda kötü adamımız var.
Let's all just calm down and discuss this thing rationally like level-headed people.
Hepimiz sakin olup bu konuyu aklı başında insanlar gibi mantık çerçevesinde tartışalım.
And certain... muscle-headed fugitives lookin'for a change of pace.
Ve değişiklik arayan bazı kas beyinli kaçaklar gibi.
- They'll be headed here any minute.
- Her an gelebilirler.
They think that Bennet's grandson is in Midian. That's where they're headed.
Bennet'in torununun Midian'da olduğunu düşünüyorlar ve oraya gidiyorlar.
They headed to Gateway.
Geçit'e gittiler.
I'd be headed to the barn, gettin'ready to feed the stock.
Ahıra gidip..... yiyecekleri istifliyor olurdum.
Parsons boarded a bus a half-hour ago, headed west across Athens.
Parsons bir buçuk saat önce otobüse binmiş. Atina'nın batısına gitmiş.
You headed out to set down some of this natural splendor?
Bu doğal ihtişamın bir kısmını özümsemeye mi gidiyorsun?
Never understood how you keep them all headed in the same direction.
Hepsini aynı istikamete yönlendirmeyi nasıl başardığını hiç anlamadım.
Tell me where... where are we headed?
Söylesene... nereye gidiyoruz?
So, where'd you say you're headed?
Nereye gideceğinizi söylemiştiniz?
You were headed West with your family when you were attacked by Wild Mojave...
Ailenizle batıya seyahat ederken Vahşi Mojave saldırısına uğradınız- -
I'm headed down a level.
Aşağı iniyorum.
I'm sure that's where they were headed.
Orada saklandıklarından eminim.
I think I know where you're headed with this.
Ne demeye çalıştığını biliyorum sanırım.
Then I called my girlfriend Paula as I headed to her house.
Sonra onun evine giderken kız arkadaşım Paula'yı aradım.
Where you headed tonight?
- Nereye gidiyorsunuz?
I expect she's headed to Castle Black where her brother serves as Lord Commander.
Ağabeyinin Lord Kumandan olduğu Kara Kale'ye gittiğini düşünüyorum.
No one even knew we were headed here.
Buraya geldiğimizi bir kişi bile bilmiyordu.
I don't know where I'm headed, but I suspect it'll be someplace full of Demons.
Nereye gideceğimi bilmiyorum ama Şeytanlarla dolu bir yer olacağından endişeleniyorum.
They packed her up and headed out quickly.
Onu alıp alelacele yola koyuldular.
Headed to this Safehold without you?
Sen olmadan Sığınak'a doğru gitmiş olabilirler mi?
I know exactly where he's headed.
Nereye gittiğini biliyorum.
Where we headed?
Nereye gidiyoruz şimdi?
♪ She told him to take care of me ♪ ♪ She headed down to Tennessee ♪ ( SHAKILY ) I killed him.
♪ Bana bakmak için söyledim ♪ ♪ O Tennessee ♪ aşağı doğru yöneldi ( Titreyerek ) Onu öldürdüm. ♪ Ah, ♪ ölmek turda " sadece a-Beklemekten daha kolaydır Kuzenim öldürdü.