Headmistress traduction Turc
248 traduction parallèle
- I have this letter for the headmistress.
- Bu mektubu müdireye getirdim.
- Yes, Headmistress.
- Evet müdire hanım.
The headmistress. " This is all I need...
Müdire. Bir bu eksikti.
That's what the headmistress said.
Müdire böyle söyledi.
I tired myself out, you know, getting the headmistress to forgive you.
Müdireye seni affettirebilmek için çok uğraştım.
The headmistress didn't think so, but I insisted.
Müdire hiç istemiyordu ama ben ısrar ettim.
May I go, Headmistress?
- Gidebilir miyim müdire hanım?
I believe, Headmistress, I did all my duty.
Ben görevimi yaptığıma inanıyorum müdire hanım.
That must be the headmistress.
Müdire olmalı.
What did the headmistress say?
- Müdire ne dedi?
This must be the headmistress.
Müdire olmalı.
I'll come tomorrow and speak to the headmistress, okay?
Yarın gelip müdireyle konuşacağım, tamam mı?
Can we go, Headmistress?
Gidebilir miyiz müdire hanım?
Headmistress...
Müdire hanım...
The headmistress hates it when people are late.
Müdire geç gelen insanlardan nefret ediyor.
Well, the headmistress, Miss Bray, she's got a letter for you to give to Mr Clayton.
Okul müdiresi Bayan Bray'in, Bay Clayton için bir mektubu var da.
Mrs. Peel, I'm Jill Manson, headmistress.
Bayan PeeL, Ben Jill Manson, müdireyim.
"Headmistress Miss Jill Manson".
Müdire Bayan Jill Manson.
That's our headmistress up there.
Okul müdürümüz orada.
And then the headmistress looked down her long nose and said :
Ve baş müdire uzun burnu ile bana baktı ve dedi ki :
How long have you been the headmistress?
Ne kadar süredir okulun müdiresisin?
You're a young headmistress.
Bir müdireye göre oldukça gençsin.
You're young for a headmistress.
Bir müdireye göre oldukça gençsiniz.
Be quiet when the headmistress is talking. Understand?
Müdüre hanım konuşurken sesszi ol anladın mı?
I'm going to call your headmistress about this!
Bunu öğretmeninize söyleyeceğim.
- Hi. Have you met the headmistress yet?
Müdireyle tanıştın mı?
My pal the headmistress... told them not to believe anything I say... because she thinks I'm crazy.
Sıska baş müdirem onlara söylediklerime inanmamalarını söyledi. çünkü deli olduğumu düşünüyor.
I'm the headmistress of a girls'school... in West Riding.
Ben mi? West Riding'deki bir kız okulunun müdiresiyim.
At any rate, I shall be speaking... to the headmistress in the morning.
Ne olursa olsun sabah ilk işim müdirenizle görüşmek olacak.
The headmistress accepted because I'm white... and that for the boardinghouse's reputation... amongst all the half-castes there must be a few whites.
Müdire bunu kabul etti çünkü beyazım. Çünkü yurdun itibarı açısından... melezlerin arasında birkaç beyaz gerekli.
Oh, that's Miss McVane, the headmistress.
Kimdi bu, Zorro mu?
And now she's the headmistress... of a very posh, secluded private school in northern California. What?
ve şimdi o kuzey California.da özel bir okul da çok lüks ve inzivaya çekilmiş baş müdüre... ne?
So while you're reaching for your cheque-books... I'm pleased to introduce Rebecca Tingley, our ravishing headmistress.
Siz elinizi cebinize atarken,... ben de size müdiremiz, Rebecca Tingley'i takdim etmek istiyorum.
- And now we have to go to the headmistress. - Let me talk.
Yönetime gidersek bırak ben konuşayım.
It was the headmistress of the school who guaranteed to look after me.
Okulun müdüresi bana göz kulak olacağına söz verdi.
You're the headmistress, you tell them.
Okulun müdiresi sensin, bunu onlara sen söyle.
I was worried he was going to take me to the headmistress'office.
Beni okul müdüresinin odasına götürecek diye korkmuştum.
Lauren, run and get the headmistress.
Lauren, koş ve müdireyi getir.
The headmistress couldn't get you out of that sycamore.
Okul müdiresi sei hayatta o çınardan indirememişti.
I'm Miss Harridan, the headmistress.
Ben Bayan Harridan, buranın müdiresiyim.
And Sonya Tims, our high school headmistress.
Ve Sonya Tims, Kendisi bizim lisenin müdiresidir.
And--ahem- - with the extra, if I happen to find myself alone with the angry headmistress...
Ve arta kalanıyla, kendimi kızgın bir okul müdiresiyle karşı karşıya bulursam...
- Sister Anna, the headmistress.
- Rahibe Anna, yönetici.
In England, one often sees depictions of the stern headmistress.
İngiltere'de çoğunlukla okul müdiresi kıçları resmedilir.
As a headmistress I naturally bear a great part of that responsibility.
Baş öğretmen olarak ben bu sorumluluğun büyük bir kısmını taşıyorum.
I have a meeting with the headmistress.
Başöğretmenle toplantım var.
The headmistress was more concerned about the school's reputation.
Başöğretmen daha çok okulun ünü hakkında endişeliydi.
Something's wrong with her, I'm going to call the headmistress.
Bir sorun var, Başöğretmeni arayacağım.
"And there was that scandal at school, too" "She was the headmistress,"
Bir skandalı önlediler.
- This is Marguerite McCallister... headmistress at the Spencer School in Wildwood, New Jersey. - Hello?
- Merhaba?
Headmistress, yes.
- Okul müdiresiydi, evet.