Heinrich traduction Turc
496 traduction parallèle
Sorry. [Heinrich] It was the Guardians who took him, right?
Onu alanlar Koruyucular, değil mi?
[Heinrich] What about Lucy?
Ya Lucy?
[Heinrich] Lucy.
Lucy.
[Heinrich] So, basically, he's a well-bred cowboy.
Yani, iyi bir Kovboy.
[Heinrich] Wait here for now.
Şimdilik burada bekle.
[Heinrich chuckles] That was your game.
Demek oyunun buydu.
[Heinrich, via brainwave] Just as we thought,
Tam düşündüğümüz gibi, hava yok.
[Heinrich] What's happening?
Ne oluyor?
[Heinrich] Only 15 minutes?
Sadece 15 dakika mı?
[Heinrich] 003, are you sure this is the control room?
003, bunun kontrol odası olduğuna emin misin?
[Heinrich] That all sounds great, but...
Çok iyiymiş, ama...
[Heinrich] Even without an interface, a computer has to control this station.
Arayüz olmasa bile, bu istasyonu bir bilgisayar kontrol ediyor olmalı.
[Heinrich] Well, let's see.
Bakalım...
[Heinrich] Hey, don't you dare.
Hey, sakın!
[Heinrich] There.
İşte.
[Heinrich] Already on it.
Üzerinde çalışıyorum.
[Heinrich] Roger that.
Anlaşıldı.
[Heinrich] I've shut dow n module number three's electrical system.
Üç numaralı modülün elektrik sistemini kapattım.
[Heinrich] Come on.
Hadi.
[Heinrich] The station has returned to normal operating conditions.
İstasyon normal çalışma durumuna döndü.
[Heinrich] You wouldn't think it to look at him, but that one's pretty cunning.
Bakınca anlaşılmıyor ama o çok kurnazdır. Dediğimi ona söyleme.
[Heinrich] The purge is complete.
Boşaltma tamamlandı.
[Heinrich] Hold up a second.
Bir saniye bekle.
Better get cracking, Heinrich.
Acele et Heinrich!
[Heinrich] Thanks. That's good to know.
Teşekkürler, bunu bilmem iyi oldu.
[Heinrich] I'm sorry, but there's no way I can leave here now.
Üzgünüm, ama buradan ayrılmamın bir yolu yok.
- [Joe grunting ] - [ Heinrich] Stop it!
Dur!
[Joe] No, Heinrich!
Hayır Heinrich!
Heinrich, no!
Heinrich, hayır!
[Heinrich] 002, what's wrong?
Sorun nedir?
Heinrich... why didn't you tell us what you intended?
Heinrich. Neden bize niyetinizi söylemedin?
Heinrich accomplished his final task and completed the mission.
Heinrich son görevini yerine getirdi ve görevi tamamladı.
To ensure Heinrich's efforts weren't in vain,
Heinrich'in emeklerinin boşa gitmediğine emin olmak için...
That one was for Heinrich, you bastard.
Bu Heinrich içindi, seni piç!
Tell Heinrich, too!
Heinrich'e de söyle!
[Heinrich] Wait a minute.
Durun bir dakika.
[Heinrich] And if what Lucy told us is true, then there are probably tons more of them where he came from.
Ve Lucy'nin söyledikleri doğruysa, onun geldiği yerde, muhtemelen onun gibi birçok kişi vardır.
[Heinrich] Wait. do you mean he chose The Blessed over us?
Bekle, Kutsalları bize tercih etti mi diyorsun?
- [Heinrich] I'll go, too.
Ben de gideceğim.
Jet, Heinrich, me... we'll go.
Jet, Heinrich, ben. Biz gideceğiz.
You can leave it to me. If Lucy's not here when Heinrich gets back, it is not gonna be a pretty sight.
Heinrich geri geldiğinde Lucy burada olmazsa hoş bir manzara olmayacak.
[Heinrich] Anytime.
Her zaman.
[Heinrich] It's actually more ominous, nothing going on.
Çok uğursuz bir hava var, hiçbir şey olmuyor.
[Heinrich] Are you serious?
Ciddi misin?
[Heinrich, via communicator] Roger that.
Tamam.
[debris clattering ] [ Heinrich] Lucy!
Lucy!
[Heinrich] Why won't you die?
Neden ölmüyorsun?
[Joe gasps ] [ Heinrich] That device contains pure oxygen.
O cihaz saf oksijen içeriyor.
[Heinrich] Wait a second.
Bir saniye.
- [gasps ] - [ Heinrich] Right.
Tamam.
[gasps] Heinrich?
Heinrich?