Hele traduction Turc
7,866 traduction parallèle
How about we get the rope... and then I go inside and get ball?
Hele önce şu halatı bir alalım da ben sonra gider topu getiririm. Ne dersin?
There isn't a man on the crew that will even speak to him, much less support him.
Tayfada kimse ağzını açıp da onunla konuşmaz. Hele ki destek olsunlar.
Not after such a public display of loss as today.
Hele de bugün herkesin gözü önünde adamımı kaybettikten sonra.
What the fuck are you doing?
Ne halt ediyorsun sen? - Bakın hele Şerif!
Look at you all.
Size bir bakın hele.
Were she to come with a strong crew, all the better.
Hele bir de yanında güçlü bir tayfa geliyorsa daha güzel olur.
I own the building.
Bak hele!
Isaac has never harmed anybody, least of all you and your son.
İzak karıncaya bile zarar vermez hele de sana ve oğluna.
And then you start nursing, and you feel like a dairy production animal, especially if you pump.
Sonra emzirmeye başlarsın ve günlük üretim yapan bir hayvan gibi hissedersin hele bir de pompalıyorsan.
Move over before you fall over.
Sızmadan önce yana kay hele.
Yeah, mate, no, hang on.
Evet, dostum, dur hele.
Hey! You mob! Look at this.
Hey, şuna bakın hele.
Oh, Dr. Greane.
- Dr. Greane'e bakın hele.
And look at all these redundancies.
Bu gereksiz şeylere bakın hele.
Oh, look at all this stuff.
Şunlara bakın hele..
So much for Rollo, the warrior.
Savaşçı Rollo'ya da bakın hele.
And I've always believed in you.
Hele de bundan sonra. Sana her daim inandım.
Just wait and see.
Bekle de gör hele.
What forgiveness are you entitled to while you stand back in the shadows pushing James out in front of the world to be laid bear for the sake of the truth?
Sen ne bağışlanmasından bahsediyorsun, hele de böyle karanlıklarda saklanıp James'i doğruyu söylemesi adına böyle öne sürüyorken?
Just you wait!
- Hele bir dur sen dur!
Not with all these demons to mega-kill.
Hele de bu katil iblisler varken.
Especially to poison a stranger.
Hele de bir yabancıyı zehirlemek.
Particularly since Jill always speaks so highly of you.
Hele de Jill o kadar senden bahsettikten sonra.
You get real shook up by them, especially if you know the next one is coming.
Şok geçirirsiniz, hele de bir akımın daha geldiğini biliyorsanız.
Well, I won't, not with the man screaming to get out.
Etmiyorum, hele de dışarı çıkarın diye bağıran bir adam varken.
No, no, no, no, no.
- Dur hele dur orada.
Especially looking like that, you would've freaked everyone out with the whole...
- Ne diye seni Şükran Günü yemeğine davet edelim? - Hele şu tiple milletin ödünü patlatırdın -
Look at them.
Şunlara bak hele.
That's a good-looking boy right there.
Şu yakışıklıya bak hele.
With the baby on the way.
hele bebek yoldayken.
Wait, now.
Dur hele.
I used to love this music...
Hele de bu müziği...
It's not easy especially in the opposition party.
Hele de muhalif partide olunca işler hiç kolay olmuyor.
And certainly not at night.
Hele akşam vakti hiç olmaz.
What a man!
- Erkeğe bak hele!
My goodness. This kid has a sweet mouth.
Bak hele, ağzından bal damlıyor resmen.
Let me tell you. It's best for chopping vegetables -. You see...
Bak hele, bununla çok güzel sebze doğranır.
Good riddance.
Hele şükür.
Wait until you can never come back.
Geri dönemeyecek hâle gelişini bekle hele!
Hi, Evelyn. And it definitely kept me happy.
Hele hele kendimi bayağı mutlu ettim.
Oh, look at them!
- Şunlara bak hele!
Tell you what, those two could use a couple of nights in jail, you know?
Bak hele. O ikisi nezarethanede iki gece geçirebilir yani.
And what would be so terrible about that? I mean, especially in a place like this.
Hele de böyle bir yerde nesi korkunç olacakmış bunun?
Look at her... with her perfect teeth, and her shiny skin, and her Pocahontas hair, thinking she's better than us.
Bakın hele şuna... Mükemmel dişleri, pürüzsüz cildi ve Pocahontas saçları ile kendini bizden üstün sanıyor.
Under whose orders?
- Kimin emriyle? - Şuna bak hele!
It's a bit pungent but I love it, especially when it's all melty!
Biraz acı ama bayıldım buna, hele bide eriyorsa!
Look at you, being all mature.
Bak hele, yetişkin gibi konuşuyorsun.
Look, I think we can both agree that sleeping together, taken on its own merits, - it's pretty fantastic.
Sanırım yatma konusunda ikimizde hemfikiriz, olanı düşününce hele olağanüstüydü.
Hi, I'm Kimmy.
Ürünlerinizin büyük hayranıyım, hele de başka yerde görmediğim köpekbalığı sakızlarınızın.
Not after the destruction Michael has caused already...
Hele Michael'ın sebep olduğu yıkımdan sonra...
Let me tell you.
Bak hele.