Helpless traduction Turc
2,394 traduction parallèle
You're as trapped and helpless as the man in the concrete cell.
Yakalandınız ve çaresizsiniz, betonlanmış hücredeki adam gibi.
Helpless.
Acizim.
I'm not helpless, Sam.
Ben yardıma muhtaç değilim, Sam.
Here was his tormentor, his enemy... lying helpless at his feet.
Ona eziyet eden düşmanı umutsuzca ayaklarının altında yatıyordu.
- Clung in hope to my helpless feet.
- umutlarıma, umutsuzca sarılıyorum.
The demons come after midnight in the first three hours of the new day when we are alone and vulnerable, deep asleep and helpless.
Şeytanlar gece yarısından sonra yeni günün ilk üç saatinde gelirler. Yalnız, savunmasız derin uykuda, yardımdan uzak ve hareket edemediğimizde gelirler.
Now I see a man attempting to do the same to a wounded, helpless woman.
Şimdi senin yaralı, savunmasız bir kadını öldürmek üzere olduğunu görüyorum.
Raping a helpless white bitch...
Çaresiz beyaz fahişeye saldırmak...
He's so sweet and helpless without you.
O çok tatlıdır ve sensiz çok çaresiz.
If you do this dance before an enemy in an helpless situation, you can save yourself.
Eğer bu dansı, aciz bir durumda düşman karşısında yaparsan, hayatını kurtarabilirsin.
You're a fucking helpless little pussy. Watch me.
Sen siktiğim muhtaç amcığın tekisin.
She's helpless.
Onun eli mahkûm.
After one has bitten you, it will track you for hours, days just waiting for the toxins to slowly eat away at your nervous system till you're good and helpless, then it will devour you alive.
İnsanı ısırdıktan sonra saatler, hatta günler boyunca zehirin sinir sistemini yavaş yavaş tüketip bünyenin iyice güçsüz kalmasını bekleyebilir. Sonra da insanı canlı canlı yer.
I've seen enough of these bastards squirming their way out of trouble, rendering me and people like me helpless to stop them.
Bela dışında bir şeye yaramayan bu piçlerden yeterince gördüm. Ben ve benim gibi insanları onları durdurmada çaresiz bırakırlar.
A doctor who doesn't ask too many questions. A doctor who doesn't leave you helpless with your legs cocked up in the air demanding an extra $ 50 to finish the job.
Fazla soru sormayan, ayakların havadayken işi bitirmek için fazladan 50 dolar istemeyecek bir doktor gerekiyor.
She was all frozen and stiff and fuzzy and so so helpless.
Donmuş ve kaskatıydı... kıvırcık tüylüydü... çok çaresizdi.
Women are helpless without the Coon.
Rakun olmadan, kadınlar çaresiz.
Poor Carl, is so sweet and helpless.
Lester ve Carl o kadar tatlı ve çaresiz ki.
Stop! You're leaving a helpless child alone with a killer!
Çaresiz bir çocuğu katille bırakıyorsun!
And now that it come, I was helpless.
Gerçekten oluyor ve elimden hiç bir şey gelmiyordu.
How does it make you feel? Do you feel helpless right now?
Kendini nasıl hissediyorsun?
- Obviously. You like being helpless?
Yardım istiyorsan.. şunu izle
Orphans, Anfal's victims and the helpless.
Yetimler, Enfal'ın kurbanları ve çaresizler.
Mom, they're- - they're helpless animals.
Anne, onlar yardıma muhtaç hayvanlar.
# I'm worthless in these lands I'm helpless on native soil
# Değersizim bu ellerde Çaresizim doğduğum yerde
# I'm worthless in these lands I'm helpless on native soil
# Değersizim bu ellerde Çaresizim doğduğum yerde #
When all these helpless patients, they need you to save them - from my horrible judgment.
Hem de benim korkunç kararlarımdan kurtarman gereken bu kadar yardıma muhtaç hasta varken!
A sad, helpless, humiliated victim.
Üzgün, çaresiz aşağılanmış bir kurban.
Paloma, you're a very intelligent girl but you can be intelligent and helpless.
Paloma sen çok akıllı bir kızsın ama hem akıllı hem aciz olunabilir.
I was helpless.
Çaresizdim.
( lonely and helpless... )
Yalnız ve çaresiz.
A mother tries desperately to protect her helpless chick.
annesi çaresiz yavruyu umutsuzca korumaya çalışır.
Well, listen, John, there are millions of helpless children - with much much bigger problems.
Dinle Johnny, daha büyük sorunları olan milyonlarca yardıma muhtaç çocuk var.
If it wasn't for me you would have been helpless. You would have been "game over" long ago.
Ben olmasaydım,... ufacık bir şansınız bile olmaz, çok önce oyun bitmiş olurdu.
Thrown into chaos and completely helpless, the Tokugawa army lost the will to fight and retreated.
Sıçanlar gibi tuzağa düşen Tokugawa'nın ordusu savaşma isteğini kaybetmiş ve yenilgiye uğramış.
* And if I was helpless *
* Çaresiz kaldığımda *
I couldn't bear the thought of my son being so alone and helpless.
Oğlumun yalnız ve yardıma muhtaç kalmasına katlanamazdım.
this easy life ends when the mothers abruptly abandon their pups, leaving them to fend for themselves. for almost six weeks, they'll lie helpless in groups without eating.
Milyonlarca ton buz ve kar saatte 150 mile varan bir hızda aşağıya çakılır.
At the end of each day, he reaches the top exhausted and in agony, and watches helpless as his boulder rolls back down.
Her günün sonunda, bitkin ve acı içinde zirveye ulaşır ve ittiği kayanın tepeden aşağıya yuvarlanışını çaresizce izler.
I know you're not. You can't even look him in the eye, which is crazy because you have the kind of eyes that render men helpless.
Gözlerinin içine bile bakamıyorsun ki bu çok saçma çünkü sendeki gözler bir adamı çaresiz duruma düşürebilir.
The poor helpless drug victim with the bad heart, almost killed him. He's the dealer!
Kötü bir kalbi olan, zavallı çaresiz uyuşturucu müptelası, neredeyse kendini öldürüyordu.
You're helpless without me.
Bensiz ne yaparsın.
Well, he hated feeling helpless.
Zavallı duruma düşmekten hiç hoşlanmazdı.
She needed to feel... what it's like... to be helpless and forgotten.
Onun çaresiz... ve unutulmuş... olmanın nasıl olduğunu hissetmesini istedim.
I was helpless. I understand it hurts.
Anlıyorum.
She's helpless.
O çok savunmasız.
? I'm helpless without you.
Sensiz çaresizim.
Become helpless when you like someone.
Birini sevdiğinde, yardımsever olmalısın.
And my enemies would be helpless against such vision.
ve düşmanlarım böylesi bir öngörü karşısında çaresiz kalacaklardır.
Return to life like children, like helpless handicapped and criminals, suicides...
Hayata geri dönün çocuklar biçare özürlüler, suçlular, intihar edenler...
You are so helpless Dude?
Tek başınasın dostum.