Herbert traduction Turc
1,155 traduction parallèle
Well, Herbert, don't just stand there.
Herbert, orada öyle durma.
Miss Welenmelon.
- Benim, Herbert.
Now, now, Herbert. Please don't be concerned.
Dinle, Herbert, lütfen endişelenme.
I'm surprised at you, Herbert.
Beni şaşırttın.
Oh, you're a doll, Herbert. I knew you wouldn't let me down.
Beni yüzüstü bırakmayacağını biliyordum.
Yeah, well, you just tell them they can look but they can't touch. All right, Herbert.
- Bakabilirler ama dokunamazlar.
Herbert.
Herbert!
Herbert. Herbert.
Herbert!
H-E-R-B-E-R-T is Herbert. How do you spell Herbert?
H-e-r-b-e-r-t, adım Herbert.
It's Herbert, Bert, Bert, call me Bert.
Herbert. Bert. Bana Bert deyin.
Herbert.
Herbert.
- That Herbert is to have his breakfast.
- Herbert kahvaltı edecekmiş.
No, you missed now, Herbert.
- Hayır, sen ıskaladın, Herbert.
Now, come along with me, Herbert, because Miss Welenmelon wanted me to show you everything that you have to do, so you know your duties.
Benimle gel. Bayan Welenmelon, görevlerini göstermemi istedi.
- Oh, Herbert, you're so cute. - Well...
Ah, Herbert, çok şekersin.
- l love solitaire. - Herbert, there is no time for this,
- Fal açmayı severim.
Oh, Herbert, Herbert. I just talked to Miss Welenmelon and I told her that that glass collection was so dusty, I just had to have it sent out to be cleaned.
Herbert, Bayan Welenmelon'a, cam koleksiyonu çok tozlu olduğu için dışarıya temizliğe yolladığımı söyledim.
Oh, you're such a dear, young, naive Herby. - Herbert.
Çok genç ve safsın Herby.
- Herbert.
- Herbert.
Oh, Baby's the dearest little darling in all the world.
- Herbert. Bebek çok şekerdir.
Herbert, Herbert, Herbert.
- Herbert, Herbert, Herbert.
Oh, you... You mustn't cry, Herbert.
Ağlamamalısın, Herbert.
Thank you, Herbert.
Sağ ol, Herbert.
Girls! Herbert's leaving!
Kızlar, Herbert gidiyor.
- Look, stupid. - No, Herbert.
- Dinle, aptal...
- Stupid.
- Herbert.
- Herbert.
- Aptal.
- Stupid!
- Herbert.
- Stupid Herbert, that's right, that's me.
Aptal Herbert, bu benim.
Herbert. Herbert. - l just spoke with Miss Welenmelon - l don't understand this.
Herbert, az önce Bayan Welenmelon'la konuştum.
I mean, Herbert.
Yani Herbert.
- That man who's your date... - Thank you very much, Herbert.
- Sevgiliniz sizi dışarı çıkaracak.
- No, I was saying to myself just now, "Herbert"... That's my name, Herbert.
"Daha önce tanıştığını düşündüğün birini gördün mü hiç?" dedim kendime.
I guess you're right, Herbert.
Galiba haklısın, Herbert.
Oh, that is nice, Herbert. And you're nice.
Bu çok hoş Herbert ve sen çok iyisin.
- Herbert! - You look great!
- Herby, muhteşem görünüyorsun!
If you're gonna mention my name, just say it's Herbert H. Heebert, and it's Milltown Junior College, and I'm much taller in person.
Adımı söyleyin, Herbert H Heebert. Milltown Yüksekokulu'ndan, aslında daha uzunumdur.
Your number one helper, Herbert Heebert, and some of the girls, put on a little performance before our cameras this morning, which we will now show you.
Yardımcınız Herbert Heebert, ve kızlardan bazıları bu sabah kamera önünde küçük bir gösteri yaptılar.
All right, now, listen, Herbert.
Pekala, dinle.
- It's Herbert, Herbert, Herbert.
- Herbert, Herbert, Herbert.
Does anybody need Herbert for anything else?
Herbert'ın başka bir şey yapmasını isteyen var mı?
I wonder if any of you have ever really needed Herbert, just to sit down and talk to.
Herbert'in oturup konuşmasına ihtiyacı olan oldu mu acaba?
Did you ever stop to think that Herbert is tired of being needed all the time?
Herbert'in sürekli ihtiyaç duyulmaktan bıkabileceğini düşündünüz mü hiç?
It's me, Herbert.
Korkuyorum.
Oh, Herbert, I know how you feel.
Ne hissettiğini biliyorum.
- Herbert!
- Herbert!
- And, Herbert.
- Tamam, gidiyorum.
Herbert.
Aa, Herbert! O odaya girme!
I'm sorry, Herbert, I didn't see you.
- Özür dilerim. Seni görmedim.
You are, Herbert.
- Sensin, Herbert.
Herbert.
- Ah, Herbert.