Here's traduction Turc
276,089 traduction parallèle
Oh, he's around here somewhere.
Burada bir yerlerde.
Well, I work here a couple days a week.
Ben haftada birkaç gün burada çalışıyorum.
All right, so they put in a big renovation here, and they moved the safe.
Tamam. Burada büyük bir restorasyon yapılmış ve kasayı taşımışlar.
You're trapped here too, aren't you?
Sen de buraya sıkıştın, değil mi?
Well, here's the truth, Dearie. Just because she was a hero doesn't make you one.
Doğrusu şu ki tatlım... onun kahraman olması seni de öyle yapmaz.
Well, it's a good thing I'm here, then, isn't it?
Burada olmam iyi bir şey o zaman, değil mi?
Gideon has been here a matter of days, and look at all the destruction he's caused.
Gideon buraya geleli birkaç gün oldu... ve verdiği zarara bak.
You want to know what's going on with Shakespeare here?
Bu Shakespeare'e neler olduğunu bilmek istiyor musun?
When do you think he's gonna get here?
- Evet, iyiyim. Sence ne zaman gelir?
Marco's here.
Marco geldi.
She's got history here.
Ne? Kızın burada bir geçmişi varmış.
What's she really doing here?
Burada ne arıyor gerçekten o?
Here's a little something to help pay for the day.
Burada biraz yardım için bir şeyler var. Ne yani?
What's the issue here?
Sorun ne?
He's here.
Geldi.
Fair warning, strangers, a ranger by the name of longstockings was in here earlier, asking about...
Saf bir uyarı yabancılar Longstockings adında bir korucu yakın zamanda buradaymış. Söyleyeceklerimi soran...
Starting with, why is Dan's missing cover art here, for sale?
Dan'in kayıp tablosunun neden burada satılık olduğuyla başlayalım.
And here's you and Zoe.
İşte sen ve Zoe.
She's done here.
Onunla işiniz bitti.
Well, there's a group here in Seattle that believes zombies escaped...
Seattle'da zombilerin kaçtığına inanan bir grup var...
I got to tell you, there's a lot of people coming in and out of here.
Söylemeliyim ki, içeri girip çıkan bir sürü insan var.
It's better than staying here and waiting for what's coming.
Burada kalıp olacakları beklemekten iyidir.
Amy, is that... is that you, are... are you really here?
Amy, bu... bu sen misin? Gerçekten burada mısın?
Guess it's safe to say Jesse and Flynn have been through here.
Sanırım Jesse ve Flynn'in buradan geçtiğini söylesek yalan olmaz.
But that's why I'm here, why I came so far to find you.
Ama ben bu yüzden buradayım, bu yüzden seni bulmaya geldim.
- Cyndi's right here.
- Biz... Cyndi burada!
She's right here.
Hemen şurada.
There's enough in here for ten missiles.
Vay be! Burada on füzeye yetecek kadar var.
- She's here.
- O burada!
Uh, this is Reggie Green... and here's something that I wrote.
Ben Reggie Green bu da yazdığım bir şey.
He's here promoting the protest.
Protestoyu duyurmaya geldi.
I wonder if anyone here knows just how much power this administration is willing to give them over a $ 10 million donation, especially when this school's endowment is $ 14 billion!
Acaba burada idarenin, on milyon dolar karşılığında onlara ne kadar güç vermeye niyetli olduğunu bilen var mı? Özellikle de okulun bağış sermayesi 14 milyar dolarken!
Oh, it's my first time here.
Buraya ilk gelişim.
How's your water quality here in Denver?
Denver'deki su kalitesi nasıl?
I'm trying to be a good person here.
Burada iyi bir insan olmaya çalışıyorum.
Here's the thing... Brick reached out to us because he's upset about some of the things that have been going on around here.
Durum şöyle, Brick bize hala burada devam eden ve onu üzen bir şeyler için ulaştı.
They both got up before 10 : 00 A.M. on a Saturday and drove over here without their laundry... that's an intervention.
İkisi Cumartesi günü saat 10'dan önce kalkıp kirli çamaşırlarını almadan buraya gelmiş. Kesinlikle müdahale.
It's got all sorts of neat stuff on here.
Her türlü özellik var.
So, here's how this is gonna work.
Bak şimdi söyle yapacağız.
Here's your card for the follow-up.
- İşte randevu programın.
Look who's here.
Kimler buradaymış.
Uh... well, there is someone who's very interested coming by to look at it, but since you guys are here now, first come, first serve.
Çok ilgilenen birisi bakmaya geliyor ama burada olduğunuza göre, ilk gelen ilk alır.
Ooh, here's one from August 1932.
Ağustos 1932'den.
It's either my lack of sleep or you're starting to make some sense here, Brick.
Ya gerçekten mantıklı konuşmaya başlıyorsun Brick ya da uykusuzluğumdan.
Then why is Cindy's number in here? And Troy's?
O zaman neden Cindy ve Troy'un numarası kayıtlı?
I don't know what's going on, but you two have been going at it like Cain and Abel since you got here.
Neler oluyor bilmiyorum ama buraya geldiğinizden beri Kabil ve Habil gibisiniz.
And here's a picture of you reading it to me!
Bana kitap okuduğunuz bir fotoğraf var burada.
I am trying to help my friend here, who, for some reason, finds you attractive, and you lurking around here isn't making anything any easier.
Burada arkadaşıma yardım etmeye çalışıyorum. Her nedense seni çekici buluyor ve sen buralarda dolanıp bunu daha da zor hale getiriyorsun.
What's this? Got a little pool party going on here?
Küçük bir havuz partisi mi var?
Um... yeah. Here's the thing, Mom.
Evet, bir şey var anne.
We just got to gauge your starting point, so, uh, let's get a banana in here.
Başlangıç ağırlığını ölçmemiz gerek, bir muzla başlayalım.
here's my number 71
here's the thing 1106
here's my 20
here's your ticket 24
here's your mail 22
here's my problem 23
here's my plan 19
here's my offer 18
here's your change 33
here's your coffee 53
here's the thing 1106
here's my 20
here's your ticket 24
here's your mail 22
here's my problem 23
here's my plan 19
here's my offer 18
here's your change 33
here's your coffee 53