Hers traduction Turc
4,703 traduction parallèle
Time came for her to get hers, they up and fired her... six months before they gotta pay her retirement.
Sıra ona gelince onu pat diye kovdular emekliliğine altı ay kala.
Mmm. From what I saw last night, it looked like something was rattling hers.
Dün gece gördüğüm kadarıyla bir şey de onunkileri zıplatmış.
- Okay, are they hers?
- Peki bunlar onun mu?
- Why would you think they were hers?
- Neden onun olduklarını düşünüyorsun?
If they're not hers, then why the fuck are we talking about them?
Eğer onun değillerse neden bu konu hakkında konuşalım?
When it opens on hers, it'll open on yours as well.
Onunkinde açıldığında, seninkinde de açılacak.
I mean, did she break your heart or - - or did you you know, did you break hers?
Yani O mu seni üzdü yoksa işte, sen mi O'nu üzdün?
And does Ede not know what her mother's doing in the bedroom next to hers?
Peki Ede annesinin yan odada neler yaptığını bilmiyor mu? Hem de benim yatağımda!
That's not even hers.
Annemin değil.
Just came in, his and hers.
- İkisinin de arabası az önce geldi.
His, then hers.
- Önce kadın, sonra da adamın arabası.
Hers or the bus?
Onunkini mi, otobüsün koltuğunu mu?
You know, Zarina's pretty much mastered that pixie dust thing of hers.
Zarina, peri tozu hakkında bayağı bir ustalaşmış.
Bobby, there are a lot of vaginas on my to-do list, but hers ain't one of them.
Bobby, listemde sikeceğim bir sürü kız var ; Lacey onlardan biri değil.
The only opinion that matters in New York theater is hers.
İster inan ister inanma ama New York tiyatrolarında sadece onun fikri önemlidir.
It's hers.
Onun bu.
I hope she likes hers.
Umarım o da memnundur.
... she sent it to a friend of hers who's a big deal at Fox who apparently also loved, loved, loved it.
Onu FOX'ta çok önemli biri olan arkadaşına göndermiş. Anlaşılan o ki o da çok çok çok sevmiş.
Anyway, Diane gets this friend of hers, some girl from her yoga class.
Her neyse, Diane arkadaşlarından birini getirdi. Yoga sınıfından bir kız.
Yes, hers are perfect.
Evet. onun mükemmel.
Mine... and hers too.
Gerçekleri bulduğu zaman..
Do you have anything of hers- - possessions, anything that'd give us an idea what he might have been like?
Nasıl biri olduğuna dair fikir edinebilmemiz için bize verebileceğin kıza ait eşyalar var mı?
This one is hers.
Bu da onun payı.
Tell the bitch that if she takes one more step towards that champagne I'm gonna stick this so far up that stank twat of hers she's gonna need to get it aborted.
O orospuya söyle, o şampanyaya doğru bir adım daha atarsa Bunu bacaklarının arasına koyar sonuna kadar gönderirim.. Ondan sonra emekliye ayrılmak zorunda kalır.
I'd love to go to that club of hers.
- Kulübüne gitmek isterim.
Guess if I was gonna... call anybody, it'd be that piece of shit son of hers that nobody's seen or heard from in three years.
Eğer birini arayacak olursam, herhalde tam üç yıldır görmediği o beş para etmez oğlunu ararım.
No, hers was a... snub-nosed, chrome kind of pistoly thing... that my father... gave her to keep by her bed... just in case an intruder were to wander in while he was away.
Onunki krom kaplama şu ufak tabancalardandı. Hayır. Evde olmadığı zamanlarda eve birinin girmesi ihtimaline karşı yakınında bulundurması için babam vermişti.
Are you a friend of hers or a relative?
Arkadaşı ya da akrabası mısınız?
Right now there are more lives at stake than just hers.
Şu anda onunkinden çok daha fazla hayat tehlike altında.
This lot is hers, my lord.
Bu orsa onun, lordum.
It's not hers!
- Onun değil!
Bea is yours and hers.
Bea hem senin hem onun kızı.
Listen to the filth from that mouth of hers.
Ağzından çıkan çirkin laflara bakın.
It was my wife who I hear about this practice by a friend of hers.
Ben onun bir arkadaşı tarafından bu uygulama duymak eşim oldu,
Not hers. Underwear balled up in her handbag.
İç çamaşırı el çantasına tıkılmış.
Maybe it's your word against hers, but I take those to my Uncle or the police, who do you think they're gonna believe?
Belki sen haklısındır ama bunları amcama ya da polise götürdüğümde kime inanacaklarını sanıyorsun?
Your mother is a servant for the people who caused your father's death and stole the millions that should have been hers.
Annen, babanın ölümüne sebep olan ve onun olması gereken milyonlarca parayı çalan bir ailenin hizmetçiliğini yapıyor.
Think that this... Silverware of ours is... Better than hers.
Nasıl bizim gümüş takımlarımızın kendininkilerden daha iyi olduğunu düşünür?
There are two identities in a case such as hers.
Bu durumda onun 2 kimliği var.
Wanted to check my story against hers.
Hikayemi onunkiyle mukayese etmek istedin.
It wasn't hers.
- Onun değildi.
Telling the police about this, hers could be.
Polise anlatmak başına tehlike açabilir.
It's hers.
Onun.
I've been trying to write a piece for my husband, but I don't know where to start. I'd like to use hers as my beginning, and I'll finish the rest.
Ben de kocam için bir şey yazmaya çalıştım ama nereden başlayacağımı bulamadım mümkünse bunu, başlangıç olarak kullanmak istiyorum ve tabi bitirmek de.
Hers.
Aynısından.
Well, maybe Grandma Olive will let you have some of hers.
Belki Olive babaanne kendi dondurmasından yemene izin verir.
She says it's hers.
Evin kendisine ait olduğunu söylüyor.
It's hers.
Bu o.
She wants to die in hers, huh?
Kendi evinde ölmek istiyor, değil mi?
What are you saying, it's hers?
- Anna'nın mı yani?
- Stockings. - But not hers.
- Çoraplar yani.