Hooker traduction Turc
2,798 traduction parallèle
Lovers'rendezvous amended to drug buy from skanky hooker.
Sevgiliyle olan randevu bir anda berbat bir fahişeden uyuşturucu almaya dönüştü.
What? You got him a hooker in Vegas once?
- Vegas'ta ona hatun ayarladın diye mi?
Maybe it's'cause, uh, you lost control of the wheel with a hooker in the car.
Belki de arabandaki fahişeyle çarkı devirirken kontrolü kaybettiğindendir.
- That is a terrific name, if you're a hooker.
- Eğer bir orospuysan, harika isim.
Annie's not a hooker.
Annie bir fahişe değil.
Obviously your ears are busted because I worked that song like a hooker pole.
Belli ki kulaklarınız duymuyor çünkü o parçanın anasını ağlattım.
Can't we create a hooker file?
Bir fahişe dosyası oluşturamaz mıyız?
I see they started letting in hookers here again. How do you know she's a hooker?
.. şurda güzel bir kız var
He said, "A hooker died from an overdose. It's very ordinary. It happens every day."
Bana fahişelerde aşırı doz uyuşturucu enjeksiyonunun oldukça yaygın olduğunu, bunu her gün gördüğümüzü söyledi.
You know, it's, it's, it's kinda like a hooker with kissing'.
Sadece öpen fahişeler gibi.
Not that you're like a hooker.
Sana fahişe dediğimden değil elbette.
Now, hooker, you know I'm right.
- Doğru söylediğimi biliyorsun, kevaşe.
Hooker, you gonna come or what?
Gelsene sen de?
Hooker, you pissed off another vampire and then you took a goddamn nap.
Başka bir vampiri daha kızdırıp koydun götü uzandın, yavrum.
So you're telling me that this little girl over here strangled a 185-pound street hooker?
Yani bana, şurada duran küçük kızın 84 kiloluk bir fahişeyi boğazladığını mı söylüyorsun?
Cop says to the hooker,
Polis fahişeye demiş ki...
She's a hooker.
- Bir fahişe.
I'm not a hooker.
- Ben fahişe değilim.
I'm not a hooker.
Fahişe değilşim.
You are a rude hooker.
Sen de kaba bir fahişesin.
Fucking rude hooker.
Kahrolası, terbiyesiz fahişe.
That hooker liked me, man.
Fahişe beni sevdi, dostum.
She's a fucking hooker.
Lanet olası bir fahişe.
A hooker with a boyfriend...
Bir fahişe bir erkek arkadaşıyla...
- I'm a hooker.
- Ben bir fahişeyim.
I used to come with a hooker.
Bir fahişeyle gelirdim ben de.
All right, I say we hit the main drag in Tijuana, and we bang the first bow-legged hooker we can find.
Derim ki Tijuana'nın en işlek sokağına gidelim ve gördüğümüz ilk pergel bacaklı fahişeyi becerelim.
She was a hooker.
Kız fahişe mi çıktı?
You said that she was a hooker.
Onun bir fahişe olduğunu söylemiştin.
If you're going to dress like an Italian hooker, at least let it be this year's Italian hooker.
İtalyan bir fahişe gibi giyinme niyetin varsa en azından bu senenin trendine uygun bir şekilde giyin.
I feel like we just buried a hooker in the desert.
Bir fahişeyi çöle götürüp gömmüşüz gibi hissediyorum.
Well, don't make it sound like she's a hooker.
Şey, o bir fahişeymiş gibi söyleme.
At some point, you're gonna have to tell me how you know about the hooker elevator.
Bir ara bana fahişe asansörünü nereden bildiğini açıklaman gerekecek.
She's got the delicate touch of a 50-dollar hooker, which you would do well to emulate.
50 dolarlık fahişenin hassas dokunuşuna sahip, örnek alsan iyi edersin.
I'm a street hooker!
Ben bir sokak fahişesiyim!
You're a hooker!
Sen bir fahişesin!
- Are you a hooker?
- Sen bir fahişe misin?
Yeah, it's mostly dust mites and hooker hair.
Toz ve fahişe saçları.
She's just some sad old hooker.
- O sadece yaşlı ve üzgün bir fahişe.
Not a hooker, whore with a pimp.
Fahişe değil, bir pezevenk ile fahişe.
She always mistakes me for a hooker. Whereas most people mistake me for Kate Beckinsale.
İnsanlar genelde beni Kate Beckinsale'le karıştırırlar.
You mean busted with a hooker? Yeah.
Fahişeyle basıldığını mı söylüyorsun?
But when the hooker showed up, I ducked out.
Fakat fahişe geldiğinde ben kaçtım.
They question the hooker.
Fahişeyi sorgulamışlar.
Nathan, my maid of honor called and said that her husband said that you were caught with a hooker?
Nathan, baş nedimemin kocası senin fahişeyle yakalandığını söyledi.
All right, here's the plan - - your hooker is scheduled to appear in court tomorrow for another case.
Peki, planımız şu : Senin fahişe, başka bir dava için yarın mahkemede olacak. Ben uğrayıp, hafızasını yoklayacağım.
The hooker's a dead end.
Fahişeden bir şey çıkmaz.
So, we had no luck on the security video, but it's a good thing that they keep key-card records, because someone from Nathan's suite entered the pool area just after the hooker arrived at 1 : 02 a.m.
Güvenlik kameraları işe yaramadı ama anahtar kayıtlarını tutmaları işimize yaradı. Çünkü Nathan'ın süitinden biri fahişe saat 01 : 02'de geldikten hemen sonra havuz alanına gelmiş.
Why didn't you tell me you took the hooker to the pool?
O fahişeyi havuza götürdüğünü bana neden söylemedin?
It wasn't a hooker.
Fahişe değildi o.
It's Saturday night, which is hooker night.
Bugün Cumartesi gecesi yani fahişe gecesi.