How do you know him traduction Turc
755 traduction parallèle
How do you know him?
Onu nasıl biliyorsunuz?
How do you know him?
Onu nasıl bilirsiniz? Bir zamanlar kardeşi Albert'la, bazı ilişkilerim oldu. Bilmem.
How do you know him?
Onunla nasıl tanıştınız?
- How do you know him?
- Onu nereden tanıyorsun?
How do you know him?
Siz nereden tanıyorsunuz?
How do you know him so well?
Siz onu bu kadar iyi nasıl biliyorsunuz?
- How do you know him?
- Onu nereden tanıyorsunuz?
How do you know him?
Onu nereden tanıyorsun?
- How do you know him?
- Kim?
But how do you know they're for him?
Ne? Onun sipariş ettiğini nasıl anladın?
- How do you know it was him?
- O olduğunu nereden biliyorsun?
We never found him. How do you know he's the son of Hassan?
Hasan'ın oğlu olduğunu nereden biliyorsun?
How do you know I ain't him?
Onun olmadığımı nereden biliyorsun?
Enough, Bea, I know how you feel.. But... do not have to talk ill of him, or him, to anyone.
Kes şunu, Bea, nasıl hissettiğini biliyorum, fakat ne ona karşı ne de onun hakkında kimseye bir şey söylememelisin.
Then how do you know they stabbed him in the back? I saw him when he fell on the floor.
Ve sonra bir kat yukarı çıktım çünkü orası daha serin oluyor.
Exactly how much do you know about him?
Onun hakkında tam olarak ne biliyorsunuz?
How long do you know him?
Onu ne zamandır tanıyorsun?
- How do you know I accepted him?
Teklifi kabul ettiğimi nereden biliyorsun?
How do you know Morgan had any money on him?
Morganın üzerinde biraz para olduğunu nasıl anladın?
How do you know it was him?
Onun olduğunu nasıl biliyorsun?
How do I know you didn't bring him here to gun me?
Beni vurması için onu buraya getirmediğin ne malum?
How do you know you don't want him till you see him?
Görmeden nasıl istemiyorum dersin?
So how do you expect to know him?
Onu nasıl tanıyacağınızı sanıyorsunuz?
How do you know you can trust him?
Ona güvenebileceğini nasıI bilebilirsin?
You wrote that you vouched for him, but how do you know what he was doing in prison?
Sen onun için kefil olduğunu yazdın, ama hapiste ne yaptığını biliyor musun?
How do you know you killed him?
- Seni öldüreceğini nasıl anladın?
We know you're right, Fay, but, gee, how do we keep from losing him?
Haklı olduğunu biliyoruz Fay ama onu kaybetmemizi nasıl önleriz?
How do you know so much about him, sweetie-pie?
Bu kadar çok şeyi nasıl öğreniyorsun, canım?
How well do you know him?
Onu ne kadar iyi tanıyorsunuz?
But how do you know that it's him?
Ama o olduğunu nereden biliyorsun?
Lawrence, I do not think you know how you have tempted him.
Lawrence, kadere ne kadar meydan okuduğunu bilmiyorsun.
- How do you know it's him?
- Katilin o olduğunu nereden biliyorsunuz?
How do you know it was really him?
Gerçekten o olduğunu nasıl bildin?
( Posh accent ) How do we know you're not sent by him to nick the ring, when you've lulled us with your filthy ways?
Seni pis işlerini yaptırmak için onun yollamadığını nerden bilelim? Namussuz pis çözümlerini ne zaman önereceksin?
_ How do you know it's him?
- Onun olduğunu nereden biliyorsun?
How well do you know him?
Onu ne kadar iyi tanırsın?
How do you know he doesn't know, you asked him?
Bilmediğini nereden biliyorsun, sordun mu?
How do you know it's a him, Mr. Fairman?
Erkek olduğunu nerden biliyorsunuz, Bay Fairman?
How do I know you didn't go through the same story with him?
Ona da bu hikayeyi anlatmadığını nereden bilebilirim?
How do I know you have him?
Elinizde olduğunu nasıl bileceğim?
You don't have to care about him because how do you know he cares about you?
Onu umursamak zorunda değilsin. Çünkü onun seni umursadığı ne malum?
- How do you know he wants him?
- İstediğinin ben olduğumu nereden biliyorsun?
How do you know it does not belong to him?
Ona ait olmadığını nereden biliyorsun?
However, you do know how I feel about him.
Bununla birlikte, onun hakkındaki duygularımı biliyorsunuz.
How do you know he's dead? I looked at him.
Ona baktım.
Do you know how you've hurt him in the past? .
Geçmişte onu nasıl incitmiştiniz, biliyorsunuz!
Why didn't you tell me you were bringing him home? How do you know I didn't?
Onu eve getireceğini bana söylemedin.
Well, how do you know there's a lady in there for him?
İçeride ona uygun bir hanım olduğunu nereden biliyorsun?
And how do you know that I'll kill him for you?
Peki, onu senin için öldüreceğimi nereden biliyorsun?
But... how do you know about him?
Fakat... onu nerden tanıyorsunuz?
But how do you know they've got him?
Fakat onu yakaladıklarını nereden biliyorsun?