How do you know me traduction Turc
1,304 traduction parallèle
How do you know me? What?
Beni tanıyor musun?
What do you mean how do I know you? How do you know me, man?
Beni tanıyor musun dedim.
How do you know me?
Beni nasıl biliyorsunuz?
Then how do you know me?
O halde beni nereden tanıyorsun?
How do you know me?
Beni nereden tanıyorsun?
How do you know me?
Beni nerden tanıyorsun?
Do you know how much fucking weed I have on me? Huh?
Üzerimde ne kadar ot olduğunu biliyor musun sen?
Do you know how much that hurts me, to realise how little I mean to you?
senin için ne kadar önemsiz olduğumu görmenin beni ne kadar incittiğini biliyor musun?
I don't know how strong do you think you are, but you'll not gonna choose them over me.
Güçlü olduğunu sanıyorsun ama onları bana tercih etmezsin.
Listen to me. You gotta be able to know how to do this with the ease of a true player.
Bunu nasıl yapacağını bilmen gerekiyor.
How do you know me, man?
Beni tanıyor musun dostum?
Well, how do you know me?
Beni nereden tanıyorsun?
Do you know how long it's been since a guy's liked me that wasn't gay?
Gey olmayan biri... benden hoşlanalı ne kadar oldu biliyor musun?
Do you know how hard it's been for me because of fuckers like you?
Senin gibi salaklar yüzünden ne kadar zorlandığımı biliyor musun?
Sipho, how do I know you won't kill me?
Sipho, beni öldürmeyeceğini nereden bileyim?
Do you know how much pain you caused me?
Bana neden ne kadar acı biliyor musunuz?
Do you know how many people died for me to get these?
ben bunu alabileyim diye kaç kişi öldü biliyor musun?
Do you know how lucky you are to have me? Do you know how we look?
Beni bulduğun için ne kadar şanslısın, biliyor musun?
Do you know how special that is? I would love to find a man who's strong enough to catch me.
Beni yakalayabilecek kadar güçlü bir erkek bulabilmeyi çok isterdim.
And if you spent more time letting me and less time stopping me... maybe these people wouldn't have to worry about their families... how they're gonna feed them because of a bunch of crap... they know nothing about and had nothing to do with!
Ve eğer beni durdurmak için daha az vakit harcasaydın belki de bu insanlar, hiç alakaları olmayan bir şey yüzünden ailelerini nasıl besleyeceklerini düşünerek endişelenmezlerdi.
Do you know how that makes me feel?
Kendimi nasıl hissettirdiğini biliyor musun? Bir fikrin var mı?
How do I know you're not just playing me, Lex?
Benimle oynamadığını nerden bileceğim, Lex?
Look, seeing as how you know my uncle and all, you think you could do me a little favour?
Bak, amcamı ne kadar tanıdığına ve herşeye bakarsak, bana bir iyilik yapmayı düşünür müsün?
How do you know this operation isn't keeping me from going to a better place?
Bu ameliyatın benim daha iyi bir yere gitmemi engellemediğini nereden biliyorsun?
I just don't know how you could do this to me.
Bunu bana nasıl yapabildin anlamıyorum.
Look, you don't call me back, so I don't know how to do this.
Bak beni aramazsan bunu nasıl yaparım bilmiyorum.
Come on, don't tell me you don't know how to do that.
Nasıl yapılacağını bilmediğini söyleme.
Like, excuse me, miss, do you know how fast your dirt was going?
Özür dilerim bayan kirinizin ne kadar hızlı gittiğinin farkında mısınız?
How much do you know, let me know in details
Bildiğin tüm ayrıntıları öğrenmeliyim.
How do I know... that you're not going to betray me again?
Yeniden yapmayacağını... nasıl bileceğim?
Look, don't condescend me, okay? How the hell do you know what I listen to?
Benim ne dinlediğimi nereden biliyorsun?
Do you know how embarrassing this is for me?
Bundan ne kadar utanç duyduğumdan haberin var mı?
Do you know how hard it is for me to make all of this work?
Tüm bunları yürütmenin benim için ne kadar zor olduğunu biliyor musun sen?
I wanna know how you're really gonna do it, and you're gonna tell me while we're fishing.
Bunu gerçekten nasıl yapacağını bilmek istiyorum. Bunu da balık tutarken anlatacaksın.
How do you know so much about me?
Benim hakkımda bu kadar çok şeyi nereden biliyorsun?
Do you know how scary and lonely it is for me to be alone?
Yalnız kalmanın, benim için ne kadar korkutucu ve kasvetli olduğunu biliyor musun?
How much do you think you know about me?
Beni ne kadar tanıdığını düşünüyorsun?
How do you know he did this to me?
Bana bunu yaptığını nereden biliyorsun?
You can't refuse it for the children. You'll let me know how they do.
Fred...
Tell me something... you're an honest officer's wife, how do you know such criminals?
Söylesene sen dürüst bir memurun karısısın, suçluları nasıl tanıyacaksın?
Do you know how much this client is worth to this firm and to me personally?
Bu müvekkilin, bu şirket için ne kadar değerli olduğunu biliyor musun?
How do I know you're not gonna screw me?
Beni düdüklemeye çalışmayacağını nereden bileyim?
How do I know you're not gonna screw me again?
Beni tekrar rezil etmeyeceğini nereden bileceğim?
Do you know how hard it was for me to come here?
Bakın, buraya gelmem ne kadar zor oldu biliyor musunuz?
Just do whatever you want and I'll let you know how it works out for me!
İstediğini yap, bana uyup uymadığını sana söylerim.
I don't know if you can even hear me, lana... but if you knew how much you meant to me... well, I guess the polite thing to do is cough and let you know I'm standing here, but... that always seems so forced, doesn't it?
Beni duyuyor musun, bilmiyorum Lana ama sana ne kadar değer verdiğimi bir bilsen... Sanırım nazik olarak, öksürmek ve burada olduğumu belli etmem gerekirdi. Ama bu çok zorlama olur, değil mi?
Let me ask you something. Do you know how to make those little hot dogs wrapped in pastry?
Şu küçük sosisli börekler nasıl yapılıyor, biliyor musun?
How do I know you're not lying to me right now?
Bana şu anda yalan söylemediğini nasıl bilebilirim?
So yeah, I reminded Giles how lucky he is to be with me, and do you know what?
Evet, Giles'e benimle birlikte olduğu için ne kadar şanslı olduğunu hatırlattım, bil bakalım noldu?
How do I know that you are not the trickster leading me into madness?
Senin, beni deliliğe sürükleyen bir düzenbaz olmadığını nereden bileyim?
Jack do you know how many times in the past 7 years you told me you've heard your Father's voice?
Jack yedi yılda kaç defa babanın sesini duyduğunu söyledin?