English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / Hundreds of them

Hundreds of them traduction Turc

482 traduction parallèle
Hundreds of them are continually erupting in an extraordinary arc that runs up the western coast of the Americas from Patagonia, through Central America and right up to Alaska.
Yüzlercesi, sürekli olarak Amerika'nın batı sahilini Patagonya'dan, Orta Amerika'ya oradan da doğruca Alaska'ya kadar sıradışı bir kaviste patlamaktadır.
- Hundreds of them.
- Yüzlercesi var.
Hundreds of them, sure.
Yüzlercesi, tabii.
Fountain pens. Hundreds of them.
Yüzlerce dolma kalem.
You see, Laury, there's all those other kids hundreds of them, in the streets and bad environment whom I don't want to see grow up like Rocky did.
Yüzlerce diğer çocuğun sokaklarda ve kötü çevrelerde Rocky gibi yetiştiğini görmek istemiyorum.
Hundreds of them.
Yüzlerce var.
Milady, enemy planes over the coast, hundreds of them.
Leydim, düşman uçakları geliyor. Yüzlercesi.
- Hundreds of them.
- Yüzlercesine.
There's hundreds of them.
Onlardan yüzlerce var.
Hundreds of them every day.
Her gün yüzlercesi.
Hundreds of them, Tober.
Yüzlercesini... Güzeller...
Hundreds of them.
Yüzlercesi.
We have listened to hundreds of them.
Yüzlercesini dinledik.
There are hundreds of them in the streets of Naples.
Napoli caddelerinde yüzlercesi vardır.
They're up there in those hills, hundreds of them.
Onlar yukarıda şu tepelerdeler, yüzlercesi.
Hundreds of them.
Hem de yüzlerce.
I got hundreds of them.
Yüzlerce var.
Hundreds of them standing there, dead still all looking this way, waiting.
Yüzlercesi orada kıpırtısız duruyor hepsi bu yöne bakıyor, bekliyor.
Hundreds of them. Thousands of them marching around in circles.
Yüzlercesi, binlercesi uygun adım daire çiziyorlar.
There'll always be other Sidneys, hundreds of them.
Sidneyler her zaman olacak. Yüzlerce.
Any hardware store has sold hundreds of them.
Herhangi bir madeni eşya dükkanı onlardan yüzlercesini satmıştır.
Hundreds of them from every corner of this great state...
Koca eyaletin her tarafından yüzlerce telgraf gelmiş.
We have sent hundreds of them back to their families from our own little hospital, cured.
Onların yüzlercesini hastanemizde tedavi edip evlerine gönderdik.
Are there hundreds of them or thousands of them?
Delik hemen orada, şerif.
Daddy, there were hundreds of them.
Baba, yüzlercesi vardı.
They're all the same, hundreds of them, all over the city.
Şehrin dört bir ucunda yüzlerce mezarlık, hepsi de aynı.
There are hundreds of them under the Treasury, each one connected to the alarm system.
Hazine odasının altında her biri alarm sistemine bağlı olan yüzlerce var bunlardan.
He's got his whole gang with him, hundreds of them.
Tüm çetesi yanında, yüzlerce kişi var.
I found a whole lair of these silicon nodules of yours. - Hundreds of them.
Senin silikon nodüllerin yüzlercesini buldum.
There are hundreds of them.
Onlardan yüzlerce var.
Looks like there could be hundreds of them...
Yüzlerce tavşan geliyor.
I had hundreds of them.
Yüzlercesi ile yattım.
Hundreds of them
Yüzlercesi var!
There's hundreds of them.
Yüzlercesi var.
Hundreds of them!
Yüzlercesi!
If he delivers them... to the Gestapo instead of the underground... it means, not only the death of hundreds of people... but the destruction of our organization in Eastern Europe. Of course.
Eğer onları örgütler yerine Gestapo'ya iletirse bu sadece yüzlerce insanın ölümü değil Doğu Avrupa'daki örgütlenmemizin de yıkımı anlamına gelir.
Oh, yes! You see, many hundreds of years ago, the god of the Aztecs... commanded them to build a big city where they would find
Yüzlerce yıl önce Aztek'lerin tanrısı onlara, bir kartalın bir yılanı öldürdüğü yerde büyük bir şehir kurmalarını emretmiş.
Schmulski, a merchant in Krakow, and Annette, a schoolgirl in Bordeaux, go about their daily lives, not knowing a place is being prepared for them hundreds of miles away.
Schmulski, Krakow'dan bir tüccar, ve Annette, Bordeaux de bir kız öğrenci, günlük olağan hayatlarını yaşıyorlar, yüzlerce kilometre ötede kendileri için bir yer hazırlandığını bilmiyorlar.
Hundreds and hundreds of thousands of them.
Yüzlercesine ve yüz binlercesine, değil mi?
How do I know you do not have hundreds of other planes... coming in so low our radar cannot pick them up?
Daha yüzlerce uçağınızın, radarlarımızca tespit edilemeyecek... alçaklıkta gelmediğini nereden bilelim?
There's hundreds of prisoners out there and only a few men to guard them.
Dışarıda yüzlerce esiri kontrol altında tutan birkaç adam var sadece.
A hundred decisions a day, hundreds of lives staked on you making every one of them right.
Günde 100 tane karar, yüzlerce hayat ise senin doğru kararlar vermene bağlı.
- Hundreds of them.
- Yüzlerce.
Hundreds and thousands of them died.
Yüz binlercesi öldü.
Hundreds and thousands of them had to be destroyed in order to prevent the spread of infection.
Enfeksiyonun yayılmasını engellemek için yüz binlercesi yok edildi.
Therefore, it is natural that when sees hundreds of white prisoners in Singapura they disdain them.
Bu sebeple doğal olarak bu kadar fazla sayıda kişinin tutsak haline gelmesini garipsediler ve onları küçümsediler.
There were thousands of heavy anti-aircraft guns, millions of ammunition for them, and hundreds of thousands of soldiers, which were torn away from our fight in the Eastern Front.
Binlerce ağır uçaksavar silahı vardı. Bunların milyonlarca mermisi mevcuttu ve doğu cephesinde bulunan yüzbinlerce asker, bizim savaşımızın uzağındaydı.
Hundreds of thousands of Italians and foreigners have come from far and near to be present at this celebration and the Eternal City welcomes them in all her majesty.
Yüzbinlerce İtalyan ve yabancı dünyanın dört bir yanından kutlamalara geldiler. ... ölümsüz şehir onları bütün görkemiyle karşılıyor.
I'm dying and he's laughing with his red mouth and those sharp white teeth of his like rats... hundreds and thousands and millions of them.
Ben ölürken o kırmızı ağzıyla gülecek ve o fare gibi dişleriyle fareler, yüzlerce, binlerce, milyonlarca fare.
Some of them containing hundreds of billions of suns.
Bazilari yüzlerce, hatta milyonlarca günese sahip.
There are hundreds of men under Eagle Hall who need to make a living and I don't want to be too strict with them
Kartal Salonunda, 100 kişi çalşıyordu... ve hepsinin geçim kaynağı bu işten çıkıyordu! hepsini işsiz bırakmak kötü olurdu!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]