Hurts traduction Turc
12,048 traduction parallèle
Previously, on Haven. - Everything that I do in this town hurts someone.
Bu kasabada yaptığım her şey birilerine zarar veriyor.
- I'm not gonna lie to you. It hurts.
Sana yalan söylemeyeceğim, acıtıyor.
It hurts.
Acı veriyor.
Do you think this hurts me?
Bunun beni ezdiğini mi sanıyorsun?
It hurts you.
Seni üzmeli.
It's ok. It's ok. It hurts so bad.
- Çok acıyor.
No, it hurts, Agatha.
Hayır, acıtıyor Agatha.
You know, she pretends like she can't hear it, but... it hurts.
Bilirsin, duymuyormuş gibi yapıyor ama fakat. Acıtıyor.
He really hurts me.
Gerçekten canımı acıtıyor.
Hurts, doesn't it?
- İnsanı üzüyor değil mi?
The truth hurts.
Gerçek acı verir.
Tell the doctor where it hurts.
- Doktor amcaya neren ağrıyor söyle.
Walter, I know it hurts like hell.
Walter, canın çok yanıyor biliyorum.
Walter, no matter how bad it hurts, you got to stay still, or that car's gonna fall.
Walter, ne kadar canın yanarsa yansın sabit durmak zorundasın, yoksa araba düşecek.
God, this hurts.
- Tanrım, acıyor.
It hurts when it should be fun.
Eğlenmesi gerekirken acıtıyordu.
It is my job as adjudicator to get justice for his victims, and make sure he never hurts anyone ever again.
Benim işim yargıç olarak kurbanlar için adaleti getirmek ve bir daha kimseyi incitmeyeceklerinden emin olmak.
I know it hurts.
I know it hurts.
It, uh... it hurts when you get close.
- Yaklaşırsan incitir.
- I tried to get him in the bath, but it hurts when I touch him.
- Ne olmuş? - Duşa sokmaya çalıştım ama dokununca canı acıyor.
That hurts.
Bu acıtıyor.
Do you have any idea how much that hurts?
Bunun ne kadar acı verdiğini biliyor musun?
Yeah, I'm just exhausted and my head hurts
İyiyim. Yorgunum sadece, başım ağrıyor.
Oh, God, that really hurts.
Tanrım, bu cidden üzdü işte.
That's why it hurts when you press on it.
Bu yüzden üstüne basınca acıyor.
You are the one who hurts Liz the most.
Liz'e en çok zarar veren sensin.
- Wow, truth hurts.
- Gerçekler acı verir.
- Oh, yeah. It just hurts'cause my dick's so big.
- Evet, sikim büyük ya ondan hep.
- It never hurts to say it.
- Söylemenin zararı olmaz.
No offense to michonne, but whatever she's doing hurts like a son of a bitch.
Michonne gücenmesin ama kız ne yaparsa yapsın namussuz çok feci ağrıyor.
I know, I know, it hurts real bad, and then we're done.
Biliyorum, canınız çok yanıyor ama bu kadar, bitti işte.
Ow! That hurts!
Bu acıttı!
It hurts.
Bu acıtıyor.
Every time, it hurts, but...
Her acıttığında...
And it hurts like hell, so you might want to grab onto something.
Çok canın acıyacak. Bir şeyleri sıkmak isteyebilirsin.
Oh, no, it hurts more!
Daha çok acımaya başladı!
The better you get, the more it hurts.
İyileştikçe acın artıyor.
Everything that I do in this town hurts someone.
Bu kasabada yaptığım her şey birilerine zarar verdi.
- I don't know. - I know it hurts.
- Canının acıdığını biliyorum.
- It hurts.
- Acıtıyor.
I know it hurts, but you have to stay quiet, okay?
Canının yandığını biliyorum ama sessiz olmalısın, tamam mı?
Shockwaves from the impact destroy even more, and it hurts to see that bullet inside someone's body and just leave it there.
Darbeden kaynaklı şok dalgaları daha çok tahrip eder ve birinin vücudunda o kurşunu görmek seni üzer ve orada bırakırsın sadece.
All right, Joan. Joan I know it hurts, but you have to keep still, okay?
Pekala Joan, acıdığını biliyorum ama kıpırdamadan durmalısın.
Joan, we know it hurts, but we need you to keep going, okay?
Acıdığını biliyorum Joan ama devam etmemiz gerekiyor.
Seriously, it hurts my ears.
Ciddiyim, kulaklarımı rahatsız ediyor.
My arm still hurts from that Bruce Lee shit.
Kolum hala Bruce Lee şeyinden dolayı ağrıyor.
It hurts so much to breathe!
Nefes almak o kadar acıtıyor ki.
This hurts.
Acıyor.
Ow! - Oh, ow, that... that hurts!
- Çok acıyor!
- It hurts!
- Çok acıyor!
It hurts.
- Acıyor.