English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'd be happy

I'd be happy traduction Turc

2,516 traduction parallèle
I managed to juggle a few bits, and I would be happy to support you on the...
Düşündüm taşıdım ve, alt grubunuz olarak çıkmaktan çok memnun...
If my son was playing in the team, I'd be very happy.
Eğer benim oğlum takımda oynuyor olsaydı, ben çok mutlu olurdum.
- You know, if you and I could ever be together, I think we'd be really happy.
Biliyor musun ikimiz birlikte olabilseydik bence çok mutlu olurduk.
I'm sure... that he'd be happy for us.
Eminim bizim için mutludur.
I thought you'd be happy to see me.
Beni görünce mutlu olacağını düşünmüştüm.
Mr. Wennerström isn't available for comment today, but I'd be happy to answer your questions.
Bay Wennerström bugün yorum yapmıyor, ama ben memnuniyetle sorularınıza yanıt verebilirim.
- I'd be happy to.
- Tabii.
No, I'd be happy to.
Memnun olurum
- I thought you'd be happy for me too.
- Sen de mutlu olursun sanmıştım.
NOW WE COULD SIT HERE FOR DAYS AND I'D BE HAPPY TO DO THAT IF THAT'S WHAT YOU WANT TO DO- -
Şimdi, günlerce burada oturabiliriz ve yapmak istediğin şey buysa, bunu yapmak bana mutluluk verir...
YOU'D THINK I'D BE HAPPY SHE'S NO BEAUTY QUEEN.
Bir güzellik kraliçesi olmadığına, sevindiğimi sanmışsındır.
I'd be happy to crown you.
Tacı kafana geçireyim mi?
I'd be more than happy to deliver them to her. - Great.
Ona seve seve ulaştırırım.
I'd be happy to.
Seve seve ederim.
I'd be happy to let you guys run with it.
Ama bu durumda olayı almanızdan memnun olurum.
You know, if being on your own is new to you, I'd be happy to share some tension-relieving techniques for ladies I've perfected over the years.
Şimdi kendi başına takılmak senin için yeni bir kavramsa yıllar boyunca uzmanlaştığım bu konuda bayanlar için gerginlik alıcı bazı teknikleri seninle paylaşabilirim.
I mean, if we, as a group, can decide what reasonable things we want, I'd be happy to talk to him.
Yani eğer biz, grup olarak istediğimiz makul şeyleri belirlersek, onunla seve seve konuşurum.
I'd be happy to call him, see if I can get the ladies back in the book.
Kendisini arayıp bizim bayanları tekrar kitaba dahil etmeyi denemekten mutluluk duyarım.
I should be, uh, happy, but it--the piece seems kinda sleazy.
Biliyorum. Sevinmeliyim. ama iş--biraz ahlak dışı gibi duruyor.
And frankly, I'd be happy to see you dead, but if we're going to try to take on Klaus, we kinda need you to be alive.
Ve açıkçası ölü olmanı isterdim. Ama Klaus'u alt etmeye çalışacaksak senin hayatta olmana ihtiyacımız var.
Well, if he's got any of your genes, I'd be happy to throw him a few bucks
Eğer azıcık da olsa senin genlerinden taşıyorsa modellik yapması için...
I'd be happy to, except I'm not volunteering there anymore.
Fakat ben artık orada gönüllü değilim.
But I'd rather have Snot happy than be king of anything.
Ama bir şeyin kralı olmaktansa Snot'un mutluluğunu tercih ederim.
I'd be happy with tense.
Gerilim olsa iyi.
Okay, I'd be happy to, for a price.
Uygun bir fiyat karşılığı çenemi tutarım.
I'd be happy to get you a round of drinks.
İçkilerinizi de hemen gönderiyorum.
I'd be more than happy to contribute to the cause, if you'd like.
Eğer istersen, memnuniyetle amacına ulaşmana yardımcı olabilirim.
Now, if you would like, I'd be more than happy to walk around here with you, show you where I would hide mine in case there might be a place that you might miss.
Eğer istersen, memnuniyetle etrafı seninle birlikte kolaçan eder bir yeri atlama ihtimaline karşın ben olsam nereye saklardım sana gösterebilirim.
But as an officer of the law, I'd be happy to escort you safely to your car in case he shows up.
Bir kanun adamı olarak peşinize takılırsa diye size arabanıza kadar eşlik edeceğim.
But I'd be more than happy to defend you.
Seni seve seve savunurum ben.
I thought you'd be happy.
Sevinirsin sanmıştım.
But I love your enthusiasm, and I'd be so happy to work with you so that...
Hevesine hayran kaldım ve seninle memnuniyetle çalışırım- -
Wow. I thought you'd be happy to hear it was anybody but Toby.
Toby dışında biri olduğunu duyunca mutlu olacağını düşünmüştüm.
I'd be happy to pass your stuff along.
Yazılarının üzerinden geçmekten mutlu olurum.
If you really want to earn some bad girl stripes, I'd be happy to help.
Eğer gerçekten de kötü kız olmak istiyorsan seve seve yardım ederim.
I thought you'd be happy ifthe school closed.
Okul kapanırsa mutlu olacağını sanırdım hep.
I thought you'd be happy for me.
Benim adıma sevineceğini düşünmüştüm.
Or I'd be happy to talk to the principal about what happened yesterday.
Ya da müdüre, dün olanları anlatmaktan mutluluk duyarım.
Hey, you need anything else, I'd be happy to pick it up for you in the morning.
Birşeye ihtiyacın olursa sabahleyin getirmekten mutluluk duyarım.
Sure. I'd be happy for you to take a look at my business card.
Tabii, kartıma bakmandan mutluluk duyardım.
I thought you'd be happy to see me.
Beni gördüğünde mutlu olduğunu düşünüyordum.
I'd be happy to, detective.
- bende günüme devam etsem nasıl olur?
So if you're having money troubles, I'd be happy to put that offer back on the table.
Eğer para sorunu yaşıyorsan, bu teklifi tekrar masaya koymaktan mutluluk duyarım.
Okay, I'd be happy to help.
Tamam. Yardım etmekten mutluluk duyarım.
I'd be so happy.
Çok mutlu olurum.
If Jérémie agreed to do you good, I'd be quite happy.
Eğer Jérémy seni mutlu etmeyi kabul ederse gayet mutlu olurum.
Well, I suppose I should be happy it wasn't his own feces.
Sanırım bu, dışkısı olmadığı için mutlu olmalıyım.
I think she'd be happy there.
Bence orada mutlu olurdu.
I'd be happy to go to your room and get them.
Odana gidip onları seve seve getirirdim.
No, Belle and I'd be happy to help you with one of those bottles, but we can't tonight.
Belle ve ben yardıma gelmekle mutlu olacağız. Ama bu gece olmaz.
I'd be happy to, as soon as the judge here packs up and rides out.
Yargıç bavullarını toplayıp burayı terkettiği gibi söylemekten mutluluk duyacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]