English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'd like to say

I'd like to say traduction Turc

1,848 traduction parallèle
I'd just like to say that Virginia seems like the clear choice.
Söylemek isterim ki Virginia doğru seçim gibi gözüküyor.
'Cause I'd kinda like to get into the double digits.
Çünkü artık iki basamaklı sayılara geçmek istiyorum.
Ah. I dare say We'd like to visit'ma'am.
Cüretimi bağışlayın ama görmek istiyorum bayan.
All you got to do is say, "I'd like to take you to my car and blow you,"
Tek söylemen gereken seni arabama götürüp sana oral yapmak istiyorum.
I'd like to- - to say my piece.
Çocuğa katılıyorum.
Glen... first I'd like to say that I'm impressed with the creative ways you thought of killing me.
Glen öncelikle beni öldürmek için bulduğun yaratıcı tekniklerden etkilendiğimi söylemeliyim.
Well, there's something that I needed... That I'd like to... say to you.
Aslında... size söylemem gereken... söylemek istediğim... bir şeyler var.
" i'd just like to say how proud i am of miss waldorf and her commitment to mr.archibald, even though he ruined her 17th birthday and slept with- - thank you.
New York Times'dan. Ben de Bayan Waldorf ve onun Bay Archibald'a bağlılığından ne kadar onur duyduğumu söylüyordum. Onun 17. doğum gününü mahvetmesine ve başka biriyle yatmasına rağmen.
And before we start, i'd just like to say,
Ve başlamadan önce bir şey söylemek istiyorum...
I have to say, I don't like your attitude, D.I. Marber.
Söylemeliyim. Tavırlarını beğenmiyorum, Marber.
Look, what I'm trying to say is, I'm not the artist I'd like to be...
Bakın, demeye çalıştığım, istediğim gibi bir ressam- -
I don't like to judge, but really, of all the people out there we should be helping, I'd have to say that a male prostitute is pretty far down the list.
Yadırgamak istemem, ama dışarıda yardım etmemiz gereken bunca insan varken,... bir erkek orospusunun listede en alt sırayı alması gerektiğini de,... söylemem gerek.
Mr. Vice President, there's someone I'd like you to meet.
Sayın Başkan Yardımcısı. Sizi tanıştırmak istediğim biri var.
I think what Gus is trying to say is we'd really like to help.
Sanırım Gus'ın söylemek istediği yardım etmek istediğimiz.
I'll do that. Or so I'd like to say, but I guess I can't, really.
Bunu yapacağım ama söylediğim gibi ikisini de yapamam.
I'd like to say he spontaneously combusted right on the ice of the arena.
Buzun ortasında kendi kendine tutuştuğunu söylemek isterdim.
- I'd like to say something.
- Ben bir şey söylemek isterim.
- Yeah. - I have to say, it's not surprising, because I'd like to think I know what I'm doing.
Hiç şaşırmadım diyebilirim.
I have something I'd like to say.
Söylemek istediğim bir şey var.
Well, then, I'd like to say something. If that's cool? Um...
Pekâlâ, eğer uygunsa ben bir şeyler söylemek istiyorum.
I'd like to say that since the lord mayor is so busy slinging mud it proves that he is struggling and doesn't want to talk politics.
Şunu söylememe izin verin. Başkanın karalama kampanyası açıkça gösteriyor ki kendisi köşeye sıkışmıştır ve politika konuşmak istemiyordur. Belki de gurur duyacağı çok fazla şey yoktur.
Or so I'd like to say... But first things first. Put some clothes on!
Bunu söylemek isterdim ama öncelikle üzerinize bir şeyler giyin!
Before I start, I'd like to say something.
Başlamadan önce, bir şeyler söyleyeyim :
I'd like to say something.
Bir şeyler söylemek istiyorum.
I just wanted to say that, uh... if it did work out and you decided to stay in New York, - I'd like to help.
İşler yolunda gider de New York'ta kalırsan yardım edebilirim.
If it's all right, I'd like to say grace.
İzin verirseniz, bir şükran duası okumak isterim.
Now, before we spud in Mary's Well Number One, named for the lovely Miss Mary Sunday, here by my side, a proud daughter of these hills, I'd just like to say God bless these honest labours of ours, and, of course, God bless you all.
Şimdi, şu anda yanımda durmakta olan bu tepelerin onurlu kızı Bayan Mary Sunday'in adını verdiğimiz "Mary I" adlı kuyuya ilk darbeyi vurmadan önce Tanrı'dan burada şerefiyle çalışan tüm işçilerimizi korumasını niyaz ediyorum tabii sizleri de!
And it's better, I'd just like to hear you say you'd like to be here.
Doğrudan "kalmak istiyorum" demeni tercih ederim.
Therefore, instead of senselessly repeating it, I will offer up a moment of silence during which I'd like every one of you to say the resolution aloud. It will be a final communal act for all of us, the High School Policy Debaters of New Jersey.
O halde bunu anlamsızca tekrarlamak yerine, sizden kısa sessizlik anı talep ediyorum ve... sonunda hepinizden yüksek sesle'karar verildi'diye bağırmanızı isteyeceğim... bu da hepimiz için günün son müşterek eylemi olacak.
Uh, I'd like to say thank you, Claus.
Uh, sana teşekkür ediyorum, Claus.
Um, Ulla, I think there's some people who'd really like to say a few words.
Um, Ulla, sanırım, insanlar sana bir kaç şey söylemek istiyor.
- Well, actually, "I'd like to help you out" Is a bunch of bullshit that most people say.
Aslında, "yardımcı olmak isterim" sözü çoğu kişinin söylediği bir palavradır.
Your Honor, I'd like to... waive my right to preliminary hearing... and go direct to trial as soon as possible.
Sayın Yargıç, hazırlık tahkikatı hakkımdan vazgeçerek en kısa sürede doğrudan yargılamaya geçilmesini talep ediyorum.
Would you say, Mrs. Harris...? I'd like to know. Would you say, on balance, have you led a happy life?
Ne dersiniz bayan Harris.. hayatın dengesine.. hiç.. inanır mısınız?
I'd just like to say, um I've really learned a lot.
Yalnızca şunu söylemek istiyorum : Gerçekten çok şey öğrendim.
If you guys could not laugh at anything I say, that'd really.... I'm trying to get my self-esteem to go to, like, seven percent.
Dediğim hiçbir şeye gülemiyorsanız özsaygımı yüzde yediye çıkarmaya çalışırım.
Charlie, before you go, I'd just- - I'd like to say something.
Charlie, gitmeden önce bir şey söylemek istiyorum.
Hey, I'd just like the opportunity... - to say I'm sorry, you know?
Evet, özür dileme fırsatı istedim.
Now we're all here, I'd just like to say that I'm really happy that we're all together under the same roof.
Şimdi hepimiz buradayız. Hepimizin aynı çatı altında beraber olmasından dolayı çok mutluluk duyduğumu söylemek istiyorum.
I'd also like to say that this Saturday I will be having a scheduled fight with Eric Elisi.
Bugünün Cumartesi olduğunu da belirtmek isterim. Eric Elisi ile beraber daha önceden planlanmış bir uçak yolculuğuna çıkıyorum.
Since you invoked my father's memory, there's something I'd like to say on his behalf.
Babamın hatırasından söz etmişken, onun adına bir şey söylemek istiyorum.
All I'd like to say, lads, is this year I am going to kill me a settled buffer boy.
Tek söylemek istediğim bu sene o çakma gezgini öldüreceğimdir, arkadaşlar.
I'd like to apologise on behalf of the family for all of the distractions... and that everyone is ready to continue with the service... and Daniel would like to say a few words about his father.
Aile adına yaşanan tüm bu aksilikler için özür dilerim. ... Şimdi herkes tören için hazır olsun. ... Ve Daniel babası hakkında konuşma yapacak.
Your Honor, I'd like to enter the statement of a witness... present at the time of the attack, father of the victim.
Sayın Yargıç, saldırı anında olay yerinde bulunan maktulun babasına ait ifadenin kayda geçirilmesini talep ediyorum.
But as much as I'd like to say I slap on a pair of tar pants and go out there and mix it up with the boys doing the hard work, I can't.
Ellerimdeki katranı tulumuma sürerek temizlediğimi... ya da işçilerle iç içe olup onlarla kaynaştığımı söylesem de... bu doğru olmaz.
At the risk of getting sentimental, I'd like to say thank-you to my wife, Kathy.
Duygusallaşmak pahasına, eşim Kathy'e de teşekkür etmek istiyorum.
As you know, the Morrisons are leaving tomorrow, so I'd like to take this opportunity to say how marvellous it has been to meet you all and say a very special thank-you to the lovely Rachel Stein,
Bildiğiniz gibi, Morrison ailesi, yarın ayrılıyor, bu yüzden, elime geçen fırsatı değerlendiriyorum. Sizlerle tanışmak gerçekten olağanüstüydü, ve özellikle hoş Rachel'ımıza da teşekkür etmek istiyorum, tatilimizi unutulmaz kıldığı için, özellikle oğlum Blake adına.
And I'd just like to say that there's someone else who should be receiving this award with me, the assistant who got me into the final in the first place, Linda.
Ve bir kişinin daha olduğunu belirtmek isterim, bu ödülü benimle beraber alması gereken, beni finale kadar getiren yardımcım, Linda.
I'd like to know some things too, we're not to say anything!
Ben de birşeyleri bilmek istiyorum, ama hiçbirşey söylemeyeceğiz.
And to you, I'd like to say, don't let him leave the state.
Sana da onu eyaletten gönderme demek istiyorum.
Your mother, the one you say... you never knew, I'd like to meet her.
Annenle, hiç tanımadığını söylediğin annenle tanışmak isterdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]