I'd love to hear it traduction Turc
129 traduction parallèle
- I'd love to hear about it.
- Zevkle dinlerim.
I'd love to hear it.
Duymak isterim.
I'd love to hear it.
- Lütfen çalın. Dinlemek isterim.
I'd love to hear it.
Dinlemeyi çok isterim.
- I'd love to hear it.
- Dinlemek isterim.
I'd love to hear it.
Duymayı çok isterim.
- I'd love to hear it.
- Dinlemeyi çok isterim.
I'd love to hear it.
Duymak isterdim.
If you have a better idea, I'd love to hear it.
Daha iyi bir fikrin varsa duymak isterim.
I'm afraid it's teatime now, but I'd love to hear all about it later.
Korkarım ki, şimdi çay zamanı. Fakat daha sonra hepsini duymak isterdim.
Well, I'd love to hear it!
Bunu duymak hoşuma gider.
I'd love to hear it.
Dinlemek isterim.
I'd Love To Hear It.
Bunu duymak hoşuma giderdi.
And as much as I'd love to hear it, we can't afford it.
Duymak isteyeceğim kadarını karşılayamayız.
I'd love to hear it.
Bunu duymak isterim.
You know, Emily, I'd love to hear it, but that shipment is arriving bright and early.
Emily, ben de dinlemekten zevk alırım ama, .. bu paket tam formunda ve erken varmalı.
I'd love to hear it!
Dinlemek çok hoşuma gider!
But I'd love to hear it now, too.
Ama ben de şimdi duymak isterim.
You know, just for fun... I'd love to hear you say it out loud.
Biliyor musun... memnun olmak için, bunu senden duymak isterim.
I'd love to hear all about it.
O konuda her şeyi duymayı çok isterdim.
Well, get me a demo, I'd love to hear it.
Bana bir demo getir, dinlemekten zevk alırım.
I'd love to hear the music. What does it sound like?
Müziğini dinlemek isterdim.
I'd love to hear it, because I tried the truth.
Gerçeği söylemeyi denedim.
If you got another theory I'd love to hear it.
Başka bir teorin varsa söyle.
I'd love to hear the tune when it's done.
Tamamlandıktan sonra şarkıyı dinlemeyi çok isterim.
- Listen I'd love to hear more about it... but right now, Miss May Be Right... may be hooking up with Mr. Wrong.
Dinle, onu biraz daha tanımak istiyorum.. ama şu anda, Bayan Doğru mu.. Yoksa Bayan Yanlış la mı takılıyorum.
I'd love to hear about it, but I have to go to class.
Dinlemek isterdim ama okula gitmem gerek.
I'd love to hear it.
Bunu duymayı çok isterim.
- You got the story? I'd love to hear it.
Madem hikayeyi biliyorsun, anlat bakalım.
I'd love to, but I was in the little boys'room taking care of business when Carl interrupted but Jamie would love to hear it.
Çok isterdim, ama erkekler tuvaletinde işime bakıyordum ki Carl böldü. Ama dinlemeyi çok ister.
I'd love to hear about it.
Bundan bahsetmen hoşuma gider.
So, Pam told me you do a great Stanley impression. I'd love to hear it.
Baksana, Pam bana çok iyi Stanley taklidi yaptığını söyledi, sakıncası yoksa.
Sam, if you've got another idea, I'd love to hear it.
Sam, eğer başka bir fikrin varsa, duymak isterim.
You have a better idea, I'd love to hear it.
Eğer daha iyi bir fikrin varsa, duymayı çok isterim.
If you've got any idea what's going on, I'd love to hear it.
Burada neler döndüğü konusunda bir fikrin varsa, duymayı çok isterim.
Oh, if you have anything that you'd like to play me, I would love to hear it.
Eğer bana çalmak istediğin bir şey varsa, seve seve dinlerim.
You got anything better to go on, i'd love to hear it.
Daha iyisini biliyorsan duymak isterim.
Well, I'd love to hear it again, if you don't mind.
Eğer sakıncası yoksa bana da anlatmanızı isterim.
I'd love to hear all about it, but I have a wedding.
Her şeyi duymayı çok isterdim. Ama bir düğüne gideceğim.
You got a plan, book boy? I'd love to hear it.
Planın varsa kitap çocuğu, duymak isterim.
Oh, I'd love to hear all about it.
- Duymak için sabırsızlanıyorum.
Then why don't you figure out a way for me to defeat the Firelord without taking his life, I'd love to hear it!
Öyleyse bana, Ateş Lordu'nun hayatına son vermeden onu nasıl yeneceğimi söyleyin, bunu duymak isterim!
Well, not that you mention it, I'd love to hear Your cd recordings of your sessions together.
Siz söyleyince aklıma geldi de, seanslarınızda kaydettiğiniz CD kayıtlarını dinlemek isterim.
I'd love for you to hear about it.
- Bunu duyduğunuza sevindim.
But, if you've got another explanation, man, I'd love to hear it.
Ama başka bir açıklaman varsa dostum, seve seve dinlerim.
You know, if you're falling in love, I'd sure like to hear it from you, not somebody in the produce department.
Aşıksan eğer.. bunu anlarsın, polis olsa bile
Really? Still, I'd love to hear all about it.
Yine de dinlemek isterim.
if you got an answer, i'd love to hear it.
Bunu duyduğuma şaşırmadım.
I mean, if anybody has a better idea, I'd love to hear it.
Daha iyi bir fikri olan varsa, duymak istiyorum.
If you have any advice for a young artist such as myself, I'd love to hear it.
Benim gibi genç bir sanatçıya tavsiyede bulunmak isterseniz seve seve dinlerim.
I'm sure Popeye'd love to hear it.
Eminim Temel Reis bunu duymak isteyecektir.