I'd love to see it traduction Turc
111 traduction parallèle
I'd love to see it sometime.
Bir ara görmek isterim.
I'd love to see it in the light.
Bu teşekkür eden ağzı, aydınlıkta görmek isterdim.
- Oh, I'd love to see it.
Görmeyi çok isterim.
I'd just love to see it. You know, Dr. McCoy said the same..
- Dr. McCoy da aynı şeyi söyledi.
I'd love to see it again!
Mutlaka isterdim!
I'd love to see it.
Görmeyi çok isterim.
Oh, I'd love to see it.
Oh, çok görmek isterim.
I'd love to see it with you.
Seninle izlemeyi isterdim.
- I'd love to lift your dress, and you could just take it off and let me see the nice things it hides.
- Elbiseni yukarı sıyırmak istiyorum. Böylece onu çıkartıp gizlediği güzel şeyleri görmeme izin verebilirsin.
I'd love to see it.
Çok memnun olurum.
I'd love to see it, but I've...
Görüştüğümüze sevindim, fakat ben...
See, I'm wondering if maybe I should have something I really love, or maybe it'd be better to have something I've never tried before.
Bak, merak ediyorum, gerçekten sevdiğim bir şeyi mi almalıyım ya da belki daha önce hiç denemediğim bir şey daha iyi olabilir.
Well, I'd love to see more, but it's nearly time to go.
Pekala, daha fazlasını görmek isterdim, ama neredeyse gitme zamanım geldi.
I'd love to see you win, but you'll have to do it fair and square.
Kazanmanı çok isterim, ama adil davranmalısın.
- I'd love to see it.
Gerçekten görmek isterim.
I'd love to see the airport. - We could make a night of it. - Well,
Hava alanını görmek isterim iyi bir akşam geçirebiliriz.
If it's okay, I mean, if it isn't classified, I'd love to see a copy of your analysis.
Mahzuru yoksa, gizli değilse incelemelerinizi görmeyi isterim.
I'd love to see it.
Görmeyi çok isterdim.
I'd love to see it.
Tanrım. Görmek isterdim.
If you find anything like that, I'd love to see it.
Ama öyle bir şey bulursanız, ben de görmeyi çok isterim.
It's a shame. I'd love to see one of those alive.
Yazık, bunlardan birini canlı görmeyi isterdim.
Yeah, I'd love to see it.
Evet, görmeyi çok isterim.
- I'd love to see it.
- Ben de görmek isterim.
Oh, I'd love to see it at night.
Bir akşam onu da görmek isterim.
I'd love to see the look on his face. - Maybe we should all being on it.
Yüzündeki ifadeyi görmek isterdim.
I'd love to see how you'd sexy it up, but I'm afraid it's too late.
Nasıl düzelteceğini görmek isterdim ama sanırım artık çok geç.
I think you'd love to see it. I certainly would love to show it to you.
Bence görmeyi çok isteyeceksin.
Kendra even though I'd love to see you take that bra off because it represents a team I've hated my entire life I think you gotta keep it on.
Kendra o sütyeni çıkardığını görmek istesem de üstelik hayatım boyunca nefret ettiğim bir takıma ait olmasına rağmen bence onu çıkarmamalısın.
Oh. OK. I'd really love to see it.
Görmeyi çok isterim.
Oh, well, I'd love to get into it, Zach, but see,
- Çok isterdim ama bir hastalığım var.
I'd love to see how it's made.
Neyden yapıldığını görmek isterim.
I'd love you to see it. It's so beautiful.
Onu görmenizi çok isterim.
I'd love to pop in and see it...
Uğrayıp görmek isterim.
Castro gave us hope he did oh yes, he's better than the Pope... I'd love to shake his hand - You heard me, Cuba I'd love to see the place, the people the reality of how it all turned out
Küba.
I'd love it if you'd take us to see your room, Reggie.
Bize odanı gezdirirsen çok sevinirim, Reggie.
I'd love to see it The field you've worked so hard on.
Üzerinde harıl harıl çalıştığınız tarlayı görmeyi çok isterim.
I'd love to see how you did it.
Nasıl yaptığını görmek isterim.
I'd love to see it, but I'm too tired to get out of bed.
Görmek isterim, ama yatağımdan çıkamayacak kadar yorgunum.
No, I'd love to see it.
Hayır, severek izleyeceğim.
( chuckles ) : Look, Earl, I'd love to give you your license back, but before I return it, I'm gonna need to see some forsontification.
Bak, Earl sana ehliyetini geri vermek isterim, fakat vermeden önce, bir kimlik görmek istiyorum.
I... I... I'd love to see it, man.
Gö-gö-görmek isterdim, dostum.
I'm not so sure he could swing a mortgage, but he's got me curious. I'd love to see it.
Uh, Emin değilim İpoteği vardı galiba, fakat beni meraklandırdı.
I'd love to see itwhen it's finished.
Bitirdiğinde görmek isterim mutlaka.
I'd love to see what we can get the north koreans to send you, or hezbollah, and it doesn't stop until you tell me why I was burned.
Aslında Kuzey Korelileri ya da Hisbullah'tan Hediyeler almaya başlayınca, Neler olacağını merak ediyorum ve sen bana neden Yakıldığımı söyleyene kadar durmayacağım.
But I'd love to see it again.
Ama tekrar izlemek istiyorum.
What are you talking about? I love the outdoors. I just don't go to Central Park'cause it upsets me to see grown men on Rollerblades.
Dışarıyı severim ben yahu Sadece Central Park gidilesi değil.
It's at 8 : 00. I'd love to see you.
Seni gorürsem sevinirim.
It's a stupid idea, but I'd love to see Ma Verbeek's face if she comes home and he's not lying there, tied up, but jumps out from behind the hedge or is sitting at the kitchen table.
Salakça bir fikir ama, Verbeek'in annesinin eve gelince, onu yatakta göremeyip, onun yerine çitten atlarken ya da mutfak masasında otururken görmesi ilginç olurdu.
I got a gift for you, and I could just, you know, I could sent it over. but I, you know, I'd love to see you.
Senin için bir hediyem var, ve bilirsin, istersen yollayabilirim ama bilirsin, seni görmek isterdim.
I'd really love to see it sometime.
Bir ara görmeyi çok isterim.
I'd love to see his stuff - just check it out a little bit.
Çalışmalarını görmek isterdim. Şöyle bir göz atmak için. Sen ne dersin?