I'll do you one better traduction Turc
67 traduction parallèle
But I'll tell you one goddamn thing, you better do some practicing.
Sana tek bir öğüt veriyorum : Pratik yapmaya başlasan iyi edersin.
- I'll do you one better than that.
- Daha da güzel bir şey oldu.
I'll do you one better I'll get you Donna's autograph, too.
Daha iyisini yapacağım... Donna'nın imzasını da vereceğim.
- I'll do you one better.
- Ben size daha iyisini vereceğim.
Well, the least I could do is absolutely nothing. But I'll go you one better and come along.
Aslında elimden hiçbirşey gelmeyecek, ama tek başına gidip gelmenden iyidir.
- I'll do you one better.
- Bir sürpriz daha.
Not only will no one touch Hill... but I'll do you one better.
Sadece Hill'e dokunmamaları değil... sana daha iyisini vereceğim.
I'll do you one better.
Daha iyi bir fikrim var.
I'll do you one better. Gavin Pallard had one against her.
Dahası, eski sevgili Gavin Pallard da onun için çıkartmış.
I'll do you one better.
İyi bir şeyler yapacağım.
I'll do you one better.
Daha iyisini söyleyeceğim :
I'll do you one better.
Sana daha iyi bir şey yapayım.
- I'll do you one better.
- Daha iyisini yapacağım.
I'll do you one better. Not only will I stay gold, Ponyboy, I will drink to it.
Daha iyisi, sadece altın gibi kalmayacağım, bir de buna içeceğim.
I'll do you one better.
Senin için daha iyisini yapacağım.
Well, if you'll excuse me, I'd better be off, I got a million and one things to do.
Eğer kusura bakmazsanız, izninizle. Yapacak bir sürü işim var.
I'll do you one better.
Daha iyi bir teklifim var.
I'll do you one better. Not only will I stay, Gold Pony Boy, I will drink to it.
Hem öyle kalacağım, Altın Midillim, hem de buna içeceğim.
[Ted thinking] I'll do you one better.
Daha iyisini yapayım.
And I'll do you one better.
Ve size bir iyilik yapacağım.
- I'll do you one better.
- Daha iyi bir fikrim var.
I'll do you one better :
Çünkü ben daha iyisini yaparım.
I think we'll do you one better. We're gonna take it out.
Sanırım daha iyisini yapabiliriz, Kurşunu yerinden çıkarabiliriz.
I'll do you one better. All right?
Daha da iyisini yapacağım, tamam mı?
I'll do you one better.
işini kolaylaştırayım.
I'll do you one better.
Daha iyisini yaparım. - Sadece -
No, I don't have a card, but I'll do you one better.
Hayır, henüz kartım yok, ama size daha iyisini vereceğim.
I'll do you one better.
Ben sana daha iyi bir şey söyleyeyim.
I'll tell you what, I'm gonna do you one better.
Bak ne diyeceğim. Sana daha iyisini yapacağım.
I'll do you one better.
Daha iyisini yapacağım.
I'll do you one better than that.
Daha iyisini yapacağım.
Do you one better - I'll give you a lift.
Sana bir iyilik daha yapıp kendim götreceğim.
Hey, I'll do you one better.
Hey, daha iyi bir şey yapabilirim.
I'll do you one better.
Daha iyisini söyleyeyim.
I'll do you one better.
Daha iyisini söyleyeceğim.
No. But I'll do you one better.
Hayır ama benim daha iyi bir önerim var.
Well, uh, I'll do you one better.
Daha iyisini yapabilirim.
- Yes, I do. Well, you better be right because if either one of us picks up the phone right now, we'll be the ones who caved.
Haklı çıksan iyi olur çünkü hangimiz telefon edersek pes eden de o olacak.
But I'll do you one better.
Ama ben daha iyisini yapabilirim.
And I'll do you one better.
Hatta daha iyi bir teklifim var.
I'll do you one better.
Ben daha iyisini söyleyeyim.
I'll do you one better.
Daha iyisini yapabilirim.
Ohh. I'll do you one better.
Bende daha iyisi var.
I'll do you one better.
- Daha iyisini yapacağım.
I'll tell you what, I can do you one better, I'll take you there myself.
Bak ne diyeceğim, seni kendim götüreyim.
I'll do you one better.
Sana bir iyi yapacağım.
And I'll do you one better...
Ve sana bir iyilik daha yapacağım...
I'll do you one better, Finch.
Daha iyisi oldu, Finch.
I'll do you one better, sweetheart.
Konusmak iyi gelir dedik, canim.
I'll do you one better.
Bahsi arttırayım.
Maybe I'll do that one better if you ask nicely.
Belki kibarca sorarsan yaparım.