I'll go talk to him traduction Turc
161 traduction parallèle
- I'll go talk to him.
- Onunla kendim konuşacağım.
No, I'll go see the big boss tomorrow and talk to him about it.
Hayır, yarın büyük patronu görmeye gideceğim. Bu konuyu konuşacağım.
I'll go to that shipyard, I'll tell that civilian to go you know. Let him talk now if he has anything to say.
Bir şey diyecekse bırakın söylesin.
I'll go and talk to him right away.
Hemen gidip onunla konuşacağım.
I'll go talk to him.
Gidip onunla konuşacağım.
I'll go talk to him.
Onunla konuşurum.
- I'll go talk to him. - Don't!
- Onunla konuşacağım.
I'll go talk to him.
Onunla konuşacağım.
Morrie, I'll go talk to him.
Morrie, ben konuşurum onunla.
I'll go talk to him.
Gidip konuşurum.
So I'll go andl see the owner and talk to him so that he'll give me this house.
Bu yüzden gidip bu evin sahibini göreceğim ve... onunla konuşacağım ki... bu evi bize versin.
Look, before you do anything I'll go talk to him. I'll see if there's any hope at all.
Siz bir şey yapmadan önce, ben onunla konuşup bir ümit var mı bakacağım.
I'll go and talk to him.
Gidip onunla konuşacağım.
You're absolutely right. I'll go talk to him.
Haklısın, onunla konuşayım.
You go on to bed, I'll just talk to him a second.
Sen yatağa git, ben bir saniye konuşacağım.
I'll go down and talk to him.
İnip onunla konuşacağım.
- I'll go talk to him.
- Onunla konuşmaya gidiyorum.
I'll go talk to him You stay here.
Onunla konuşacağım.
Well, tell him to go to sleep. I'll talk to him in the morning.
Onunla sabah konuşurum.
- I'll go talk to him about it.
- Gidip onunla konuşurum.
Chloe, she is my world, I'm not going to do something that makes him angry ok But I have to go, we'll talk when I get back.
Ama gitmek zorundayım, biz N'sinek ne zaman benim arabada, ben asla unutmayacağım Döndüğümde ll konuşun.
I'll go talk to him.
Ben onunla konuşurum.
Darni he knows nothing, I'll go talk to him.
Hiç birşeyden haberi yok Darni, gidip onunla konuşacağım.
I'll go talk to him.
Neyden bahsediyorsun?
Go to bed, elena, i'll talk to him.
Git yat, Elena. Onunla konuşacağım.
I'll go put him to bed, so please don't talk too loud for a few minutes, until he falls asleep, ok?
Onu yatıracağım. Uyuyuncaya kadar biraz gürültü yapmayın, e mi?
- Lf it's too difficult, I'll go talk to him.
- Senin için zorsa, onunla ben konuşurum.
I'll talk to him. See if I can get him to go.
Bakalım gönderebilecek miyim.
Go to bed, Elena, I'll talk to him. I'll talk to him, I'll talk to him...
Git yat, Elena, Onunla konuşacağım onunla konuşacağım onunla konuşacağım.
- I'll go talk to him.
- Onunla konuşacağım.
I'll go talk to him now.
Hemen gidip onunla konuşacağım.
Okay, you go try to calm him down, and I'll see if I can talk to her.
Tamam, sen onu sakinleştir ben de onunla konuşmayı deneyeyim.
- I'll go talk to him.
- Gidip konuşacağım.
Let me go over there, and I'll talk to him.
İzin ver gidip onunla bir konuşayım.
- All right, I'll go talk to him.
- Onunla konuşurum.
- Well, I'll go talk to him.
- Gidip onunla konuşurum.
I'll go talk to him.
Ben gidip onunla konuşurum.
I'll go talk to him.
Onunla konuşacağım. - Tamam mı?
I'll go and talk to him first then I'll call you.
Sen burada bekle, önce ben yalnız konuşayım. Seni sonra ararım.
- Okay, I'll go and talk to him.
- Onunla konuşacağım. - Tamam.
Maybe I'll go talk to him.
- Gidip konuşayım bakalım. - Hayır.
I'll go talk to him.
Onunla ben konuşurum.
You go find her, tell her I want to talk to her. I'll deal with him. What if there never was a kidney?
Ya onu satmışsa ya da birine vermişse sonra da şehir efsanesini kullanıp biraz para kazanmak istediyse?
- I'll go talk to him.
Gidip onunla konuşacağım.
Fine, I'll get some kid to go talk to him.
Güzel. Gidip onunla konuşacak bir çocuk buluruz.
You go talk to your dad and I'll go punch him in the mouth.
Babanla konuş ve ben de ağzına bir yumruk atayım.
- I'll go talk to him.
- Ben onunla konuşurum.
There's something I need to talk to him about so I'll go back and wait for him and then...
Onunla konuşmak istediğim bir şey var. Bu yüzden oraya gidip dönmesini bekleyeceğim, daha sonra da..
Mom, I'll go up and to talk to him.
Anne, ben gidip onunla konuşayım.
I mean, you can go and talk to him if you want, but you'll see he has the mind of a 12-year-old.
İsterseniz onunla konuşun, ama 12 yaşında birinin zekasını göreceksiniz.
I'll go talk to him.
Gidip konuşacağım.