I'll have the same traduction Turc
252 traduction parallèle
I have some acid here that's a little more concentrated than you'll find in Yellowstone, but the results will be the same.
Burada Yellowstone dakinden biraz daha yoğun bir asit var, Fakat sonuç aynı olacak.
- I'll have the same.
- Aynısından.
Just the same I'll have my men watching him every moment from now on.
Şu andan itibaren emrimdeki adamları onun peşine takıyorum.
- Yes, I'll have the same.
- Ben de aynısından alayım.
I'll have the same thing you have, if you don't mind.
Sen söyle, sakıncası yoksa ben de aynısından alacağım.
And I'll have the same with a whisky chaser.
Bana da aynısından, bir de yolluk alayım.
I'll have the same thing.
- Sağol. Bende de aynısı var.
And I'll do the same, since we have so little film left.
Benim burada bir sorun olursa ben keseyim. Az film kaldı.
- I'll have the same.
- Sizin gibi.
Even though people say they'll wait... - I'd have said the same thing. - Without believing it?
İnsanlar "bekleyecekler" dese bile ben derim ki "her şey bitmiştir."
- Doctor? - I'll have the same.
- Aynısından.
Mother, she'll have the same royal treatment I gave the downstairs maid.
Anne, alt kat hizmetçisine gösterdiğim aynı asil muameleyi görecek.
I'll have the same.
bende aynısından alayım.
If Mr Fauntleroy insists, I'll just have to teach him the same lesson.
Bay Fauntleroy ısrar ediyorsa, ona da aynı dersi verebilirim.
I'm sorry. I'm afraid you'll have to do exactly the same as I do.
Üzgünüm, siz de benim gibi yapmak zorundasınız.
And I'll have the same.
Ben de aynısından alacağım.
I hope you'll be able to show me the same devotion in weighty matters as you have in lesser ones.
Daha az önemli konularda olduğu gibi, önemli konularda da bana aynı bağlılığı gösterebileceğini umut ediyorum.
Oh, I'll have the same as Margaret.
- Margaret'ın içtiğinden.
I'll have the same.
Benim için de aynısı.
- I'll have the same.
- Ben de aynısından alacağım.
I'll have the same, Weldon, and a little of that branch water.
Benimki de aynından olsun, Weldon. Sulandırılmış viski koyuver.
I'll have the same, and champagne.
- Aynısından, bir de şampanya.
Yeah, I'll have the same.
Ben de aynsndan aIaym.
I'll have to have a look at it, but it's probably basically the same thing. Good.
Bir bakarım, ama bana kalırsa temel olarak aynıdır.
I'll have the same problems with Siskins as Vollmer did, just wait.
Görürsün, Vollmer gibi ben de Siskins'le aynı sorunları yaşayacağım.
I'll have the same thing.
Ben de aynı şeyleri alacağım.
I'll have the same.
Bana da.
Well, then I'll leave, and all those who have... the same opinion as me can just follow me.
O zaman ben çıkarım ve benimle aynı görüşte olan kim varsa beni takip edebilir.
Even if you do have something to do... keep me turned on for a while... and I'll try my best to do the same for you.
Eğer yapacak işiniz varsa da, bir süre de olsa beni dinleyin... - Ben de sizi keyiflendirmek için çalışayım.
- I'll have the same, please.
- Ben de aynısından alayım, lütfen.
I'll have the same.
Aynısından.
I'll have the same.
- Ben de aynısını alayım.
- I'll have the same.
- Aynısından istiyorum.
Then I'll ask you the same questions you have already answered at the police.
Sonra polisin size sorduğu tüm soruları bir kez daha soracağım.
- I'll have the same.
- Aynısından alacağım.
I ´ ll have the same as "grumpy".
Bizim "huysuz" un istediğinden.
I have an old score to settle with him or you'll meet the same fate as them.
Ne?
I have said we'll share the same bitter
- aynı kaderi paylaşacağımızı söylemiştim.
- I'll have the same.
- Aynısını alacağım.
- I'll have the same, Tony.
- Bana da aynısından Tony.
- I'll have the same and I'm buying for the house.
Aynısından alayım ve şirketten olsun.
I'm twice your age but we'll have the same memories.
Yasim seninkinin iki kati ama anilarimiz ayni olacak.
Oh, I'll have the same the parakalo, definitely.
Ben de aynı parakalodan alacağım. ( parakalo : lütfen )
I'll have the same, please, and this is for both of them.
Aynından lütfen ve bu da her ikisi için.
I'll have the same.
- Ben de aynısından alayım.
But I'll have her all the same.
Ama yine de onu alacağım.
- There's no self-censorship. If somebody tells me something, I'll pass it on, unless there's a particular, compelling reason not to. I can't deny that I'd like to have access to the Oval Office and all the same maps the President's looking at.
Tabi Reed, bunun, Amerikan halkının iç ve dış işleri üzerindeki liberal fikirleri ifade eden sol kanata ait bir komplo teorisi olduğunu görmez.
I'll have the same, make mine a malt, please.
Bana da aynısından, ama normal olsun lütfen.
I'll have the same on white, extra bacon, extra mayo.
Aynısından alayım, ekstra mayonez ve ekstra etli.
Although Commander Chakotay and I won't be with you for the rest of your journey, we know that you'll be the same steadfast crew for Mr. Tuvok as you have been for us.
Komutan Chakotay ve ben, seyahatin geri kalanında sizinle birlikte olmayacağız, ama aynı karakteri, Bay Tuvok'un emir komutası altında da göstereceğinizden eminim.
- I'll have the same. Got it.
Bana da.
i'll have what she's having 21
i'll have to kill you 18
i'll have 67
i'll have a beer 40
i'll have a look 57
i'll have to 34
i'll have it 30
i'll have another 28
i'll have you know 95
i'll have to think about it 32
i'll have to kill you 18
i'll have 67
i'll have a beer 40
i'll have a look 57
i'll have to 34
i'll have it 30
i'll have another 28
i'll have you know 95
i'll have to think about it 32
i'll have some 44
i'll have you 21
i'll have what he's having 20
i'll have to go 19
i'll have one 62
i'll have one of those 18
i'll have a drink 16
i'll have a 22
i'll have to call you back 33
i'll have you arrested 16
i'll have you 21
i'll have what he's having 20
i'll have to go 19
i'll have one 62
i'll have one of those 18
i'll have a drink 16
i'll have a 22
i'll have to call you back 33
i'll have you arrested 16