English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'll have to kill you

I'll have to kill you traduction Turc

171 traduction parallèle
I'll have to kill you and only make myself $ 5,000.
Seni öldürmem gerekir, o zaman sadece 5000 dolar alırım.
Then you'll have to kill all the children I taught.
Sonra benim öğrettiğim bütün çocukları öldürmeniz gerekecek.
If we have to kill to get out, we'll do it, but I'll tell you when.
Çıkmak için öldürmemiz gerekirse sana zamanını söylerim.
- You mean I'll kill him if you have to.
- Sen öldürürsün demek istiyorsun.
I'll have to kill you.
Seni öldürmek zorunda kalırım.
Or I'll have to kill you.
Yoksa seni öldürmek zorunda kalacağım
Someday I'll have to kill you.
Bir gün seni öldüreceğim.
But I'll tell you this much : I will have that gold, even if I have to kill him to get it.
Ama sana şu kadarını söyleyeyim o altın benim olacak, elde etmek için onu öldürmem gerekse bile.
You start something, and I'll have to kill you right here on the street, and that'd cause a heap of trouble for me.
Bir şey yaparsan, seni buracıkta öldürmek zorunda kalırım. Bu da başımı belaya sokar.
I'll do this as a favor to you I won't kill them, but I'll have to punish them How?
senin için düşünebilirim onları öldürmem, ama ceza veririm ne cezası?
Shout or run and I'm afraid I'll have to kill you.
Bağır ya da kaç ama korkarım seni öldürmeliyim.
Well, then, "honey, baby," I guess I'll just have to kill you.
O zaman "tatlı yavrum"... sanırım seni öldürmem gerekir.
Except iff you don't have the money, or iff I ain't back in 18 minutes ffrom now, or iff somebody tries to ffollow us, or tries to stop us leaving'affter we get the money, we'll kill that little boy.
Yalnız para yoksa veya 18 dakikada orada olmazsam, veya bizi takip eden ya da parayı aldıktan sonra durduran olursa, çocuğu öldüreceğiz.
I'll kill you if I have to, Maddox!
Mecbur kalırsam seni öldürürüm, Maddox.
- Lf you go in, I'll have to kill you.
- Girersen seni öldürmek zorundayım.
I want you to remember that these men have someone at my house... and they say he'll kill my wife if anything goes wrong.
Bu adamların evimde birini bıraktıklarını hatırlamanızı istiyorum. Ters giden bir şey olursa karımı öldüreceklerini söylüyorlar.
- Then I'll have to kill you.
- Öyleyse bende seni öldürürüm.
Otherwise, I'll have to kill you, even if it means being discovered.
Diğer taraftan seni öldürürüm, fark edileceğimizi bilsem bile.
You'll have to kill me, I swear to God.
Tanrı'ya yemin ederim öldürürüm.
Then I'll have to go around and kill all the guys who killed you.
Seni öldürürlerse bende dönüp seni öldüren herkesi öldürmek zorunda kalacağım.
If we don't grow hair, you won't have to. I'll kill myself.
Saçımız çıkmazsa, öldürmene gerek kalmaz ben intihar ederim.
If they kill you, they'll have to kill me because I'm going to kill them.
Seni öldürürlerse, beni de öldürmek zorundalar, yoksa ben onları öldürürüm.
I'll kill you if I have to, but this will be a lot easier to explain
Gerekirse seni öldürürüm.
I'll kill you if I have to.
Mecbur kalırsam seni öldüreceğim.
But, I'm telling you, if I'm not married by the time I'm 40, I'll have to kill her.
Ama, sana söz, eğer 40 yaşıma gelene kadar evlenmezsem, onu öldürmek zorunda kalacağım.
When you wake up in the morning, do you think... that maybe I'll have to kill somebody today?
Sabahları uyandığında...,... bugün birini öldürmeliyim diye düşünür müsün?
I'll go to the barracks single-handedly and kill the Master! Do you have a plan?
Gidip Liu'yu kendi ellerimle öldüreceğim! Planın var mı?
Don't raise that iron. I don't wanna have to... I'll kill you, you cheatin'son of a...
Seni geberteceğim, seni hilekar- -... Bir dünya kenti olacak.
I'm afraid I'll have to kill you.
Korkarım, seni öldürmek zorundayım.
When the Constellation arrives I'll tell them that I couldn't stop you from leaving. That I would have had to kill the boy to keep him here.
Constellation geldiği zaman onlara, genci burada tutmak için onu öldürmekten başka yol kalmadığını ve bu yüzden gitmenize engel olamadığımı söyleyeceğim.
You might as well just go ahead and kill me because if you try to have your way with me...,... I'll make sure you wish you were dead. Don't worry.
Yapabiliyorken devam et ve öldür beni çünkü benimle birlikte olmayı deneyeceksen ölmeyi dileyeceğinden emin olacağım.
You see, if my daughter is still alive I'll have no choice but to kill her.
Anlayacağınız, kızım yaşıyorsa onu öldürmekten başka şansım yok.
You and I are still enemies. And I'll kill you if I have to.
Sen ve ben hala düşmanız... ve eğer mecbur kalırsam seni öldüreceğim.
I'll have my war, if I have to kill every last one of you!
Hepinizi öldürmek zorunda kalsam bile, bu savaşı başlatacağım.
I guess you'll have to kill me.
Sanırım bunun için beni öldürmen gerekir.
Kill Captain Smollett, and you'll have to kill me. Kill Jim, and you'll have to kill me.
Kaptan Smollett'i öldürmek için, beni öldürmek zorundasın.
Kill Gonzo, and you'll have to kill me.
Jim'i öldürmek için, beni öldürmek zorundasın. Gonzo'yu öldürmek için, beni öldürmek zorundasın.
" Hail to the Chief, if you don't I'll have to kill you.
Şefe selam verin Vermezseniz gebertirim
Well, then I guess I'll have to kill you.
Madem öyle ; sanırım seni öldürmem gerekecek.
Now I'll have to kill you.
Şimdi seni öldürmek zorundayım.
After I kill you, I'll have to look at your brain to see if it's different... from, you know, other brains I might have seen.
Seni öldürdükten sonra, diğer gördüğüm beyinler ile arasında fark var mı yok mu diye beynine bakmak zorunda kalacağım.
Then you'll have to kill me in battle. I'm the king's man, Father.
Ben kralın adamıyım, baba.
- If I do that, then all you have to do is kill the unholy forces through midterms, and I'll be back for homecoming and every school break after that.
Bunları yapabilmeni çok isterim. Bunları yaparsam siz sıradan kötüleri sömestr tatiline kadar oyalayabilir... is keep the run-Of-The-Mill unholy forces at bay through midterms misiniz? Yaz tatilinde de dönerim.
"This time tomorrow, I'll kill you all." I have to find them.
"Yarın bu saatte hepinizi geberteceğim," diye düşündü. Onu bulmalıyım.
You'll have to kill me, too, because I'm staying.
Beni de öldürmek zorunda kalacaksın, çünkü kalıyorum.
Then I'll have to kill you.
O zaman seni öldürmek zorunda kalacağım.
If you don't tell me which scroll it is... I'll have to kill you painfully.
Eğer hangi tomar olduğunu söylemezsen acılar içinde öleceksin.
It's a shame I'll have to kill so many of you
Yazık ki bir çoğunuzu öldürmek durumunda kalacağım.
You can't change him ; he'll take you in time And when that happens, I will have to kill you
Bir süre sonra seni alacak, ve bu olduğunda seni öldürmek zorunda kalacağım.
Oh, well, I guess I'll have to kill you.
Sanırım sizi öldürmem gerekecek.
Julia Louis-Dreyfus is not showing up at his house... and you'll have to kill me before I call her to do that.
Julia Louis-Dreyfus onun evine gitmeyecek ve onu arayıp bunu yaptırmak için önce beni öldürmen gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]