I'll tell you that much traduction Turc
136 traduction parallèle
But I'll tell you this much : I will have that gold, even if I have to kill him to get it.
Ama sana şu kadarını söyleyeyim o altın benim olacak, elde etmek için onu öldürmem gerekse bile.
As far as that chick over there's concerned, I'll tell you how much she means to me.
Mesele buradaki piliç ise, benim için ne ifade ettiğini söyleyeyim sana.
I'll tell you, I don't know much about drugs, but that's the stuff they put in a Mickey Finn.
Size söylemeliyim ki, ilaçlar konusunda fazla bilgim yok, fakat o, içkiye kattıkları bir madde.
He's a first-rate mechanic, I'll tell you that much.
Birinci sınıf bir tamircidir, başka söze gerek yok.
We've got more moves back there than here, I'll tell you that much.
Bizim oralarda sizden daha fazla iş yapardık.
I'll bet that I can tell, within a buck either way how much money you've got in your pocket.
Cebinde kaç para olduğunu aşağı yukarı bileceğime bahse girerim.
I'll tell you this much- - the man I marry would have taken that money.
Bebekleri onlar doğuruyor. Tanrım, sen bir domuzsun.
I'll tell you this much... the man I marry would have taken that money.
Sadece şunu söyleyeyim size evleneceğim adam, bu parayı alan biri olmalı.
I'm never going to jail, I'll tell you that much.
Kodese falan girmeyeceğim, bana güven.
Look, if it means that much to you, I'll call everybody back and you can tell them it's time to go to dinner.
Ey, sen söyleyebilirsin. Hey, millet, durun!
Listen, this kind of stuff will make you sick. If you promise not to tell, I'll take you somewhere else... that's much more fun than the movies.
Eğer kimseye söylemeyeceğine söz verirsen, seni başka bir yere götürürüm sinemadan çok daha eğlenceli bir yere.
Al, I'll tell you, we just got back from the doctor and he said that she's much better.
Al, doktordan geliyoruz durumu çok daha iyiymiş.
I'll tell you what, though. That kid was in so much pain, it's better off he died.
Ama bana sorarsanız, öyle çok acı çekiyordu ki, ölmesi daha iyi oldu.
Well, this guy can stay in my room, I'll tell you that much.
Bu adam benim odamda kalabilir. Benden bu kadar.
- Not much, I'll tell you that.
- Hiçbir şey, anlatırım.
I tell you, I'll probably never need... any of this food, but I can sleep so much better knowing that it's down there.
Şunu söyleyeyim, büyük ihtimalle bu yiyeceklere hiç ihtiyacım olmayacak. Ama burada olduklarını bilince daha rahat uyuyorum.
Well, he's no kate jackson, I'll tell you that much.
Şu kadarını söyleyeyim o bir Kate Jackson değil.
I'll tell you that, though, you ain't have to worry about Adebisi that much longer.
Sana söylemeliyim, Adebisi için çok endişelenmene gerek yok.
I'll tell you that much.
Sana bu kadarını söyleyeyim.
I'll tell you that much. Excuse me.
- Bende sana bunu söyleyeceğim.
I'll tell ya what, mate. You're not gonna make much money as a prostitute, I'll tell you that.
Fahişe olarak pek fazla para kazanamazsın ama!
I'll tell you that much.
O kadarını söyleyeyim.
You went down like a sack of potatoes, I'll tell you that much.
Patates çuvalı gibi yığıldın. Orası kesin.
Killed the mood I'll tell you that much
Keyfim kaçtı, size o kadarını söyleyeyim.
Thank God I didn't eat the worm in there. I'll tell you that much.
Allah'tan o kurdu yememişim başka ne diyeyim.
I'll tell you that much.
başka ne diyebilirim ki....
It's a good life. I'll tell you that much.
İyi bir hayat.
They ain't covering their noses, I'll tell you that much.
Burunlarını kapatmıyorlar.
I'll tell you that much. [Both Laugh]
O kadarını söyleyeyim!
Well, I'm not getting pregnant again, I'll tell you that much.
- Bir daha hamile kalmayacağım.
We fought like fucking hell, i'll tell you that much, and i never once had the upper-hand.
Ölümüne dövüştük, bunu söyleyebilirim. Ve hiç üstün gelmedim.
That indian saved jack mccall's life, - i'll tell you that fucking much.
Şu kadarını söyleyeyim, o Kızılderili Jack McCall'ın hayatını kurtardı.
I'll tell you that much.
Senin derdin ne ya?
You won't get much sleep, I'll tell you that.
Fazla uyuyamayacaksın, benden söylemesi.
Money isn't weird, I'll tell you that much.
Şöyle söyleyeyim, parası hiç de tuhaf değil.
- I'll tell you that much.
- Sana bu kadarını söyleyebilirim.
I'm not going beg. I'll tell you that much.
Şu kadarını söyleyeyim ki, yalvarmayacağım.
Never killed a puppy. I'll tell you that much, right?
O da hiç yavru köpek öldürmedi tabii!
I'll tell you that much.
Bu kadarını söyleyeyim.
If you say that much, then I'll tell you about... the hatred fate of the Hyuga.
Peki. Öyle diyorsan sana daha fazlasını anlatayım... hyuga ailesinin nefret dolu tarihi hakkında
It won't last, I'll tell you that much.
Uzun sürmeyecek, o kadarını söyleyebilirim.
Jail's no fun, I'll tell you that much.
Hapishaneler eğlenceli değildir, sana fazlasını anlatırım.
I'LL TELL YOU THAT MUCH.
O kadarını söyleyebilirim.
'Cause I may not be much, Frank, but, uh, I think you'll find that I'm a pretty sweet deal... once you're out there on your own, and I'll tell you what else.
Ben o kadar da iyi olmayabilirim belki Frank ama yalnız başına kaldığın zaman değerimi anlayacaksın ve sana bir şey daha söyleyeyim.
- I'll tell you that much.
- Gerçekten de öyleymişler.
He's not getting my lunch money, I'll tell you that much.
Artık yemek paramı alamayacak.
I'm better than Sam Waterston, I'll tell you that much.
Sam Waterson'dan daha iyiyim size o kadarını söyleyeyim.
That's not on the menu at a greasy spoon like this, I'll tell you that much.
Böyle ucuz bir yerde satılmaz. Sana bu kadarını söyleyebilirim.
They know now, I'll tell you that much.
Şimdi biliyorlar, Size bu kadar söyleyeyim.
- I'll tell you that much.
- Bunu bil.
I'll tell you that much'cause I...
Sana söylüyorum çünkü ben..