I'll tell you what we'll do traduction Turc
220 traduction parallèle
But I'll tell you what we'll do.
Ama ne yapacağımızı sana söyleyeyim.
I'll tell you what we'll do.
Size söyleyecektim.
Well, I'll tell you what we'll do.
Ne yapacağımızı söyleyeyim.
I'll tell you what we'll do.
Neler yapacağımızı söyleyeyim.
I'll tell you what we'll do.
Ne yapacağımızı söyleyeyim.
- I'll tell you what we'll do.
- Bakın ne yapalım.
But if we're successful tonight, it'll be of no importance to you. I'll tell you what I'll do.
Ama bu gece başarılı olursak, bunun bir önemi kalmaz.
I'll tell you. I'll tell you what we could do if we was back in the slip at Limbasi.
Lubumbashi, rıhtımına yakın olsaydık ne yapacağımızı söyleyebilirdim.
I'll tell you what we'll do.
Size ne yapacağımı söyleyeyim.
I'll tell you what we'll do.
Sana ne yapacağımızı söyleyeyim.
I'll tell you what we'll do. I'll tell you what.
Bak ne diyeceğim.
- I'll tell you what we'll do.
Sana ne yapacağımızı söyleyeyim.
All right, I'll tell you what we can do.
Pekala, size ne yapabileceğimizi söyleyeyim.
All right, since we're pressed for time, I'll tell you what I'll do :
Pekala, vaktimiz dar olduğu için ne yapacağımı sana söyleyeyim.
You make yourself comfortable in there, and I'll tell you what we're going to do.
İçeride rahatına bak, ne yapacağımızı söyleyeceğim.
Well, I'll tell you what we'll do.
Peki ne yapacağımızı anlatayım.
I'll tell you what we'll do.
Söyleyeyim.
I'll tell you what we'll do.
Ne yapacağımızı biliyorum.
All right, my darling. I'll tell you what we'll do. Like we did in the old days, when you're in there...
Eski günlerdeki gibi, sırtını yıkarım.
I'll tell you what we'll do.
Bak ne diyeceğim.
Now, I'll tell you what we'll do.
Şimdi ne yapacağımızı söyleyeyim.
I'll tell you what we'll do...
Sana ne yapacağımızı söyleyeceğim.
I'll tell you what we do.
Ne yapacağımızı söyleyeyim.
- I'll tell you what we'll do, friends.
- Size ne yapmanız gerektiğini söyleyeyim dostlarım.
Alright, I'll tell you what we can do.
Pekâlâ, ne yapabiliriz söyleyeyim.
Now I'll tell you what we are going to do in a little while on the stage, okay?
Şimdi size, birazdan sahnede neler yapacağınızı anlatacağım. Tamam mı?
I'll tell you what we'll do.
Sana ne yapacağımızı söyleyeceğim.
I'll tell you what we'll do.
Bak ne yaparız.
I'll tell you what we're gonna do.
Ne yapacağımızı söyleyeyim.
Well, I'll save you the trouble and tell you what we was gonna do.
Ee, seni zahmetten kurtarıp ne yapacağımızı söyleyeyim.
I'll tell you what we'll do.
Sana ne yapacağımızı söyleyeyim
I'll tell you what we can do.
Ne yapabileceğimizi söyleyeyim.
I'll tell you what we're gonna do with you, captain... Put you in the nearest British port.
Seninle hangi konumdayız, sana söyleyelim, Kaptan- - sizi en yakın İngiliz limanına götüreceğiz.
Well, I'll tell you what we gonna do.
Peki, sana ne yapacağımızı söyleyeceğim.
I'll tell you what we're gonna do. We're gonna go home. We're gonna paint the scratches on this tank.
Ne yapacağımızı söyleyeyim : Eve gideceğiz, bu tanka tırmık izleri çizeceğiz, çavuşu yatağa koyacağız ve bu akşam olanları unutacağız.
I'll tell you what we're gonna do.
Şimdi size ne yapacağımızı söyleyeyim.
Now, I'll tell you what we're going to do next.
Şimdi sana, sonra ne yapacağını söyleyeceğim.
We'll walk around together and I'll tell you what to do.
Birlikte yürüyeceğiz ve size ne yapılacağını anlatacağım.
I'll tell you what we'll do. We'll drive out to the lake.
Göle gideceğiz.
- I'll tell you what we're gonna do.
- Sana ne yapacağımızı söyleyeyim.
I'll tell you what we're going to do.
Ne yapacağımızı söyleyeyim.
- No problem. I tell you what we'll do.
- Sorun değil dostum, sana ne yapacağımızı söylerim
I'll tell you what we'll do.
Gelişmelerden haberdar ederiz.
I tell you what we'll do, Steve.
Ne yapmamız lazım anlatayım sana, Steve.
- I'll tell you what we'll do.
- Ne yapacağımızı söyleyeyim.
So he says, " I'll tell you what we'll do.
O da dedi ki, " Ne yapacağımızı söyleyeceğim.
I'll tell you what we should do.
Grev yapmaliyiz.
Someday I'll tell you what I do, and we'll both laugh about this.
Bir gün sana ne iş yaptığımı söylerim ve beraber güleriz.
I'll tell you what we'll do.
Ben söyleyeyim. Anneni okula çağıralım.
I'll tell you what I think we should do.
Ne düşündüm biliyor musun?
I'll tell you what we do.
Sana ne yapacağımızı söyleyeyim. Bunu reddedeceğiz.