English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm cold

I'm cold traduction Turc

3,978 traduction parallèle
But I'm cold.
Ama üşüyorum.
I need something to warm me up or I'll catch a cold.
Sıcak tutanbir şeylere ihtiyacım var. yoksa soğuk alırım.
I'm cold-blooded.
Ben soğukkanlıyımdır.
I'm cold.
Üşüdüm.
I'm fighting a cold.
Grip oldum da.
I'm stone cold.
Çok havalıyım.
I'm stone cold!
Ben çok havalıyım!
And you say I'm cold?
Bana mı duygusuz diyorsun?
Now, I drove down here, because I got a cold that I haven't... mentioned,
Bugün buraya geldim çünkü soğuk algınlığım var, bundan bahsetmemiştim.
Okay, let's just go, I'm cold.
Tamam, hadi gelde konuşalım, Dondum.
I've only been here two days and I'm already cold, lonely and starving.
Yalnızca iki gündür buradayım ama üşüyorum, karnım aç ve kendimi çok yalnız hissediyorum.
I need some place to put my cold, ancient feet.
Soğuk ve yaşlı ayaklarımı ısıtacak bir yer lazım.
It was ice to keep any fish I caught cold.
Yakaladığım balıkları taze tutmak için buzdu onlar.
I'm blind, I'm deaf, I've got no sense of smell cos I have a cold, which I haven't mentioned.
Göremiyorum, duyamıyorum,... soğuktayken koklama hissimi kaybediyorum bundan daha önce söz etmemiştim.
From the cold in the train I think.
Sanırım trende soğuk aldın.
The Becca Winstone I knew was cold in the field, calculating.
Ne demek istiyorsun? Tanıdığım Becca Winstone sahada acımasızdı, hesaplıydı.
Oh, I'm so cold! I can't believe it.
Çok üşüdüm ya, inanamıyorum!
Well, I'm standing on a stranger's cold sesame noodles with egg shells stuck to my ankles.
Bileğime yumurta kabukları sıkışmış halde bir başkasının soğuk makarnası üzerinde duruyorum.
I tried to steal beer from a Duane reade, and some black guy cold-cocked me.
Bir Duane Reade mağazasından bira çalmaya çalıştım ve siyahi herifin birisi beni yere serdi. Güvenlik görevlisi mi yani?
But I know if I am ever cold and lonely, I can wrap myself up in all those memories, and I will be content.
Ama üşürsem ve yalnız kalırsam, tüm bu hatıraları üzerime örtebilirim, ve hoşnut olacağım.
What I really need is a cold beer and a shower.
İhtiyacım olan, soğuk bir bira ve bir duş.
It's an iced latte that's too cold. I'm gonna need you to make me a new one.
Yeni bir tane hazırlamanı istiyorum.
I'm going to run around outside with a wet head and try to catch a cold.
Belki hasta olurum diye saçımı ıslatıp dışarıda koşacağım.
I had a little problem with eating too much, I didn't hide from it, I gave up junk food cold turkey.
Çok yeme sorunum vardı, kimseden saklamadım bunu abur-cuburu bir anda bıraktım.
What, are you saying that I'm cold and distant?
Ne yani, soğuk ve mesafeli miyim?
I don't think we need to be on the phones, cold-calling strangers and selling steak knives or...
Telefonda müşterileri aramaktan ve biftek bıçağı satmaya ihtiyacımız olduğunu sanmıyoruz veya...
I'm sorry. The toy store was closed. I brought cold cuts.
Üzgünüm oyuncakçı kapalıydı Soğuk parmaklar getirdim
- I'm cold.
- Üşüyorum.
Oh, I'm so cold, Dear!
Çok üşüyorum, sevgilim!
I-I-I don't know, I-I-I'm so cold.
Bilmiyorum, çok üşüdüm ben.
I think I got cold.
Soğuk aldım sanırım.
I never thought, that the first time I saw snow, I wouldn't be cold, I'd be basking in the warmth you created.
İlk defa karı görürken üşümeyeceğim ve senin sıcaklığında ısınacağım aklımın ucundan bile geçmemişti.
Maybe. I'm thinking, uh, he gets cold feet, he starts to shoot impulsively.
Belki de, bence telaşlandı ve dikkatsizce ateş etmeye başladı.
He's on cold medicine, and I'm afraid he's gonna use the stove.
Grip ilaçları kullanıyor, ve korkarım şuanda lavaboyu kullanmak üzere.
I'm asking for the death penalty, because that woman is a cold-blooded murderer, and I believe she deserves it.
İdam cezası istiyorum çünkü bu kadın soğukkanlı bir katil ve bu cezayı hak ettiğine inanıyorum.
I make cold calculations about difficult situations, and I do not take on anything I know I won't win, and I will win this!
Zor durumlara ilişkin hesaplamalar yapar ve kazanamayacağımı bildiğim hiçbir davayı almam.
'I'm cold.'
Üşüyorum.
I will have many tropical Toledo memories to keep me warm on those cold Siberian nights.
Soğuk Sibirya gecelerinde, tropik Toledo hatıraları beni sıcak tutacak. Şaka yaptım!
So I knocked them out cold.
Ben de hepsini hakladım.
I'm cold turkey, Jax.
Hepsini bıraktım, Jax.
I'm gonna go get us something cold to drink.
Bize içmek için soğuk bir şeyler getireceğim. Bekle.
I'm cold, and I wanna go home.
Üşüdüm ve eve gitmek istiyorum.
- Yeah. - I'm so cold.
- Çok üşüdüm be.
I'm so cold.
- Çok üşüdüm.
It was that exact moment, when I looked into that batter's eyes... And I saw stone cold, child-like fear.
Vurucu oyuncunun gözlerinin içine baktığım an tam olarak bir çocuğun gözlerindeki taş kesmiş korku dolu bakışı gördüğüm andı.
I get that you can't share your intel, but if I share with you what I've got, you'll take over, and I'm out in the cold for good.
İstihbaratını paylaşamazsın bunu anlarım ama eğer ben elimdekini seninle paylaşırsam ve devralırsan, o zaman komple kayıplara karışırım.
Allison's mother. And I'm the cold-hearted patriarch holding his family to.
Ve ben de ailsesini bir arada tutan kötü kalpli aile reisiyim.
I've dreamt of my rescue every cold black night since then.
O zamandan beridir her soğuk gecede kurtarılışımı hayal eder dururum.
Well, I'm not going anywhere cold.
Soğuk bir yere gitmem.
I understand it gets really cold.
Gerçekten soğuk oluyor anladığım kadarıyla.
I hear how I'm failing you, I yell, you yell, I feel guilty for yelling at the mother of my children, I apologize, you're cold, and then you leave.
Sonra ben de sana bağıracağım ve çocuklarımın annesine bağırdığım için vicdan azabı duyacak ve özür dileyeceğim ama sen soğuk davranıp gideceksin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]