English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm going anyway

I'm going anyway traduction Turc

664 traduction parallèle
Well, anyway, I'm going to keep warm by the camp.
Olsun, ben şimdiden ısınmaya başlayayım.
I'm going anyway!
Ben zaten gidiyorum!
- I'm going anyway.
- Herşeye rağmen gidiyorum.
- No, but I'm going anyway.
– Hayır, ama yine de gidiyorum.
But anyway, as soon as we land, I'm going to see Madge... and I am going to find out from her just who and what this Tremont person is.
Neyse, iner inmez gidip Madge'i bulacağım şu Tremont denen kız neyin nesiymiş ondan öğreneceğim.
I was going to take the left fork anyway.
Ben zaten sol çıkışı kullanacaktım
Anyway, I'm going to get married, and don't interrupt.
Her neyse, evleneceğim işte. Lütfen buna da karışma.
- I'm going down anyway.
- Ben aşağı iniyorum.
But if I'm going to go anyway, I guess I might as well spill it.
Ancak, madem gidiyorum, ağzımdaki baklayı çıkarayım bari.
Anyway, I'm going to see him again.
Neyse, Onunla tekrar görüşeceğim.
- She's... - I'm going downstairs anyway.
Her neyse, ben aşağıya iniyorum.
Anyway, I'm going up tomorrow morning to have a look over this place where they dumped the body.
Yarın sabah cesedin bırakıldığı yere gideceğim.
Anyway, I'm going.
Herneyse, ben gidiyorum.
I'm going to be a nun anyway.
Ben bir rahibe olmak için gidiyorum.
I'll be going to bed soon anyway, I don't need the electric lights.
Ben de birazdan yatacağım zaten, elektrikle işim yok.
Well, I'm going to have one anyway.
Ben yine de içeceğim.
Anyway, I'm going to put a bet on Sudden Cloud as it's such a wonderful name.
Gene de Ani Bulut'a yatıracağım harika bir ismi var.
I'm going to get a lot of sleep tonight anyway.
Uykumu iyice almam lazım bu gece.
- I'm going anyway.
Zaten gidiyorum.
I have no idea how long I'm going for anyway.
Zaten ne kadarlığına gideceğim hakkında bir fikrim yok.
Well, I'm going to try anyway.
Evet, yazmaya çalışıyorum.
Well, I'm going home in a few days anyway... so in the meantime, you stay here in the apartment.
Pekala, ben bir kaç gün içinde eve gidiyorum nasılsa böylece sen de bu arada, dairede kalırsın.
Anyway, I'm going home as planned.
Herneyse, planlandığı gibi eve dönüyorum.
I was going up anyway.
Zaten yukarı çıkacaktım.
I'm going by car anyway, and you can do as you damn well please.
Yine de ben arabayı alıyorum, siz canınız nasıl istersen öyle yapın.
I'm going to die anyway.
Nasıl olsa öleceğim.
And I'm going out again in a minute anyway.
Ne de olsa az sonra yine öleceğim.
I'm going to give you your freedom anyway, Ben.
Ne de olsa sana özgürlüğünü vereceğim, Ben.
Anyway, even if I fail I'm not going to worry.
Çaksam bile ziyanı yok.
Listen, I'm going on the road anyway.
Dinle, ben başımın çaresine bakarım.
I'm going, anyway.
Yine de gidiyorum.
WELL, I'M NOT GOING TO STARVE TO DEATH ANYWAY.
En azından açIıktan ölmeyeceğim.
I'm going to lose it anyway.
kaybetsekte gitmenin yolunu bulacağım.
Honey... well, i was going to anyway.
tetlım... peki, sadece gideceğimi söyleyeceğim.
Anyway, I'm going back up.
Zaten odaya çıkıyordum.
Ah, I'm going to look for her anyway.
- Ah, ben onu çağırmaya gidiyorum.
Listen, I know my manners, and anyway, I was going to.
Dinle, biliyorum bu konuda birkaç sorun çıktı ama neyse, bunu yapacağım.
I'm going there anyway.
Zaten yolumun üstü.
When you get these thoughts, tell me anyway because one thing I'm not going back home again is poor.
Böyle güzel fikirlerin olunca bana söyle çünkü ben eve fakir olarak geri dönmeyi düşünmüyorum.
I'm going to die sooner or later anyway.
Er ya da geç öleceğim zaten.
Anyway, I was going through his things and I came across this invitation from Owen.
Her neyse, onun eşyalarını karıştırıyordum ki, Owen'dan gelen davetiyeye rastladım.
I'm going to have to lock you up anyway.
O zaman seni hapse atmak zorundayim.
I'm not going to leave you, Ben... not for a while, anyway.
Seni terkedecek değilim Ben... En azından bir süreliğine.
Anyway, I'm going out for a coffee
Neyse, ben kahve içmeye çıkıyorum.
I'm going to work, anyway.
Ben zaten işe gidiyorum.
I'm going to bluff anyway.
Nasılsa blöf yapacağım.
Right, I'm going up there anyway
Doğru, ama yinede bilmem gerekiyor.
I'm going to anyway because it may make a difference to you later on.
- Senin için önemli olabilir.
I'm going to anyway because it may mean something later on.
Zaten gideceğim çünkü sonra bir anlamı olabilir.
Hell, Lieutenant, I'm going to die anyway.
Zaten öleceğim, Teğmen.
See, I lost my I.D. In a flood... and I was wondering, since you're going in there anyway... could you pick me up some Old Harper's... hard stuff?
Bakın, hüviyetimi selde kaybettim de... nasıl olsa oraya girdiğinize göre, belki... bana biraz Old Harper alır mısınız... alkollü içki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]