I'm going out there traduction Turc
729 traduction parallèle
There's no easy way of saying this, OK, so I'm just going to say it straight out.
Bunu söylemek hiç de kolay değil, tamam, o yüzden de direk söyleyeceğim.
I may be putting my neck on the line, but I'm going out there once more, and you're going with me, Kent.
Belki başımı derde sokacağım, oraya bir kez daha gidiyorum ve sen de benimle geliyorsun, Kent.
No, sir. I started out for New York and I'm going to get there if I have to starve all the way.
New York'a gitmek için yola çıktım ve oraya gideceğim... açlıktan ölmem gerekse bile.
How can I? Listen, I'm going out there too, the first money I get saved, if it's only bus fare.
Eğer sadece otobüs ücreti olursa, biriktireceğim ilk parayla ben de oraya gideceğim.
I ain't ripping out no keels, but I'm going to beat Walt Cushman into Gloucester and that's all there is to it.
Karinamı dağıtacak değilim, ama Gloucester'a... Walt Cushman'dan önce varacağım, işte o kadar.
He said there was no letter, that I was going out of my mind!
Mektup filan olmadığını, aklımı kaçırdığımı söyledi!
There's a very sound and logical reason for the bell tolling at this time and I'm going to find out what it is.
Çanın bu saatte çalmasının çok sağlam ve mantıklı bir nedeni vardır ve ben bunun ne olduğunu bulacağım. Beni de kiliseye götürebilirsin Potts.
I'm going out there and try and get a crack at them.
Dışarı çıkıyorum ve seni etkilemeye çalışıyorum.
- l'm not going out there. I'm no clown!
- Gelmiyorum işte. Beni maskara ettin.
I'm going out there and tell them I'm just a passenger on this line.
Dışarı çıkıp onlara bir yolcu olduğumu söyleyeceğim.
I'm not going out there and make a fool of the air service... in front of 40 foreign nations and the world press.
Bu şekilde 40 yabancının ve dünya basının önünde... hava kuvvetlerini rezil edemem.
For a moment there I thought you were going to turn out to be a real human... With a temper and pride, everything.
Bir an için öfkelenen, gururu olan... gerçek bir insan olduğunu sandım.
I'm going out there and talk to Little Dog, Colonel.
Oraya gidip Küçük Köpek ile konuşacağım Albay.
I couldn't take the chance of going out again, even if there was.
Olsaydı bile, tekrar dışarı çıkmayı göze alamazdım.
Listen to what's going on out there and I'm alone in that room.
Dışarıda olup biteni bir dinle ve ben odada tek başımayım.
Now there must be a way out of this place and I'm going to find it and get the police before he does.
Buranın bir çıkışı olmalı ve onu bulup polisi getireceğim.
I'm going out there.
Ben oraya gideceğim.
No, I checked with our telephone service and there's no point in us going to Cincinnati because the job is closed out.
Hayır. Bir telefon görüşmesi yaptım. Cincinnati'ye gitmenin anlamı yok çünkü bizimle çalışmayacaklar.
I'm not going back out there.
Oraya geri dönmüyorum!
It's about time for the... pawnshop to open there on South Rampart Street... and I'm going down there and get my guitar out of hock... and I'm going to split out of this city... and go for good.
Güney Rampart Caddesi'ndeki rehinci açılmak üzeredir... Oraya gidip gitarımı rehinden kurtaracağım. Sonra da bu şehirden gidiş o gidiş hemen ayrılacağım.
- I'm going out there, Ben.
Dışarı çıkmalıyım.
- I'm going out there!
- Oraya gidiyorum!
There's something going on, and I'm going to find out what it is.
Orada birşeyler oluyor, ve neler olduğunu öğreneceğim.
I'm marching up and I'm gonna knock and find out what's going on in there.
Eve gideceğim, kapıyı çalacağım ve orada neler döndüğünü bulacağım.
I'm going in there and get dressed. If you're still here by the time I come out...
Şimdi içerde giyineceğim.Eğer ben çıktığımda hala burdaysan
I'm going out there.
Ben onun yanına gidiyorum.
Skipper, I'm going out there to help.
Kaptan, ona yardıma gidiyorum.
I'm taking him out, far out on the range... and I'm going to leave him there.
Onu alıp uzaklardaki otlaklara götürüyorum ve onu oralarda bırakacağım.
- I'm going out there and talk to Murphy.
- Dιşarι çιkιp Murphy'yle konuşacağιm.
I could see she was attracted to him, but I don't think going out there was such a good idea.
Ondan etkilendiğini anlamıştım ama oraya gitmenin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
I don't know if I'm going out there tomorrow at all, man.
Yarın oraya gider miyim, bilmem.
You pick up the bags, I'll go see if there's another flight going out.
Sen çantaları al, ben de gidip başka uçuş var mı, bir bakayım.
What I can't figure out is, with all this kind of action going on in here, what are you doing out there couching it?
Benim anlayamadığım, etraf bu kadar hareketliyken... hangi akla hizmet kanepenin üstünde uyuduğun.
Look, Amy, I'm not going to... just go out there and blatantly accuse them.
Bak, Amy... durup dururken onları suçlamayacağım.
Nothing going in or out. I'm sitting there in this crummy officers club and this guy comes up to me and says...
Ona her baktığımda kusmam geliyor.
I got a gallows out there going to waste.
Darağacım ziyan olacak.
I protect it, and that's the way it's going to stay, because no Zulu 20 years out of a tree will shove 50 cents in my hand and tell me there's a freighter waiting to ship me out of the land I built, alrighty?
Bunu koruyorum ve böyle de kalacak, çünkü 20 yaşındaki hiçbir Zulu elime 50 sent verip, Cape Town limanında beni bekleyen bir gemi olduğunu söyleyemez, anladın mı?
If the truth were known, I'm really not all that ecstatic about going out there with you, Morgan, you know.
İşin doğrusu, senle oraya gitmekten hiçte mutlu değilim.
Well, then I'm going to come out there and get you.
O zaman ben gelirim.
I'm going out there again tonight.
Bu gece de gideceğim.
No, I'm not going out there.
Hayır, ben oraya gitmem.
I'm going out there.
Oraya gidiyorum.
Get them out of there, I'm going to the hospital.
Çıkar şunları oradan! Ben hastaneye gidiyorum.
And what about that fellow out there? - I'm going to take care of him. You know you have very little chance,
Fakat akbabam seni ona gerçekten yaklaştırabilir.
I'm going out there to see him.
Gidip onu göreceğim.
I'm just going to get out there and get me some fresh air!
Sadece şuraya gidip temiz bir hava alacağım!
– I'm going out there.
– Dışarı çıkıyorum.
In fact, she invited me out there tonight and I'm going, and I'll keep on going as many days or nights or weekends as she'll have me.
Bu akşam için beni evine davet etti, ben de gideceğim ve beni istediği bütün günler ve geceler de gitmeye devam edeceğim.
I'm going to see what I can find out there, okay?
Gidip bakayım, orada ne bulabileceğim, tamam mı?
Back home there are only crazies in the government... and I'm going to replace them all by myself... and boot them out with kicks in the ass!
Gezegenimdeki yöneticilerin hepsi de beyinsiz! Onların hepsinin yerine ben geçeceğim! Ve kıçlarına tekmeyi basacağım, duydun mu?
But I've got to let you know what's going on out there.
Ama burada neler olduğunu bildirmek zorundayım.
i'm going home 825
i'm going out tonight 18
i'm going to sleep 71
i'm going to work 99
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to school 41
i'm going home now 31
i'm going to kill you 225
i'm going out tonight 18
i'm going to sleep 71
i'm going to work 99
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to school 41
i'm going home now 31
i'm going to kill you 225
i'm going to bed 414
i'm going to bed now 24
i'm going to go home 29
i'm going to the bathroom 78
i'm going to 311
i'm going out 251
i'm going to tell you something 34
i'm going now 157
i'm going away 71
i'm going to be late 50
i'm going to bed now 24
i'm going to go home 29
i'm going to the bathroom 78
i'm going to 311
i'm going out 251
i'm going to tell you something 34
i'm going now 157
i'm going away 71
i'm going to be late 50