I'm going to miss you traduction Turc
492 traduction parallèle
I'm going to miss you, you know.
Seni özleyeceğim, biliyorsun.
Well I suppose you're going to tell him who did it, Miss.
Sanırım bunu kimin yaptığını söyleyeceksiniz.
Riccardo, I'm going to miss you.
Riccardo, seni özleyeceğim.
I think I'm going to miss you, Lucky.
Sanırım seni özleyeceğim, Lucky.
I know I'm going to miss you, Pop.
Ben seni özleyeceğime eminim, Pop.
I'm going to miss you these two weeks.
Ţu iki hafta seni özleyeceđim.
I'm all right. The kids are going to miss you.
Çocuklar seni özleyecek.
Ilona, I'm going to miss you.
Ilona, seni özleyeceğim.
- I'm going to miss you, David.
- Seni özleyeceğim, David.
I said I'm going to miss you.
Seni özleyeceğim dedim.
Miss Beldon, I don't want you to think I'm going back on anything I said.
Bayan Beldon, söylediklerimi geri aldığımı düşünmeyin.
I'm going to leave you and Miss Richman alone.
- Şimdi sizi yalnız bırakacağım.
Miss Carmichael, you seem like a very nice young lady... I'm going to give you some advice.
Bayan Carmichael, siz çok hoş bir genç hanıma benziyorsunuz... size biraz tavsiyede bulunacağım.
I'm going to miss you, Holland.
- Seni özleyeceğim Holland.
Miss McNab, when I get back home, I'm going to see that you're decorated if it's the last thing I do.
Bayan McNab, eve varınca size nişan takacaklar, işte o kadar.
I know your horse is going to miss you and all this nice, green country, but... I'll try to make him happy in Texas.
Biliyorum, atınız hem sizi, hem de bu güzel, yeşil çayırları özleyecek ama onu Teksas'ta mutlu etmeye çalışacağım.
I'm going to miss you, honey.
Seni özleyeceğim, tatlım.
I'm going to miss you.
Seni özleyeceğim.
You know, I'm going to miss you when you leave.
Gittiğinde seni özleyeceğim.
I'm sure going to miss you, leaving New York and all.
New York'u terk edersem, sizi özleyeceğim.
Now, if you make any movement, or if you start getting emotional on us, miss tyler, i'm going to have to have the nurses hold you down, and have the anesthetist put you under sedation, you understand.
Bir hareket yapacak olursanız, duygusal bir tepki verecek olursanız, hemşirelerden sizi tutmalarını istemem gerekecek, Bayan Tyler. Anestezi uzmanımız size yatıştırıcı verecek.
I'm going to watch you very closely, Miss Marple...
Sizi çok yakından izleyeceğim Bayan Marple...
In a way, I'm going to miss you, Your Lordship.
Sizi kesinlikle özleyeceğim, Lordum.
I'm going to miss her. Let that be a lesson to you. Never get too involved with your victims.
- Kurbanlarınızla asla yakınlaşmayın.
Well..... I'm going to tell you something about yourself, Miss Jelkes.
Şey size hakkınızda bir şey söyleyeceğim Bayan Jelkes.
Now if I were you, Miss Simpson, I would stop going to those sinful art theatres, and start seeing more good, wholesome American family-type pictures.
Sizin yerinizde olsam, Bayan Simpson, o kötü niyetli sanat filmlerine gitmeyi bırakır, ve temiz Amerikan aile filmleri görmeye başlardım.
I'm going to miss you, bud.
- Seni özleyeceğim dostum.
You know, sergeant I'm going to miss your merry smile and winning ways.
Biliyor musun, çavuş? Neşeli tebessümünü ve zafer edanı özleyeceğim. İş başına.
I'm going to miss you when you're gone.
Gittiğin zaman seni özleyeceğim.
Oh, I'm going to miss you, Alexander.
Seni özleyeceğim Alexander.
I don't want you blabbing this at the barber shop, but I need something extra today because I'm going to New York to call on a refined lady - name of Miss Irene Molloy.
Dinle, bunu deyip durma, bugün fazladan bir şeyler istiyorum. Çünkü bugün New York'a zarif bir hanıma gidiyorum, adı Bayan Irene Molloy.
I'm going to miss you, too.
Ben de seni özleyeceğim.
I'm going to miss you, Tone.
Seni özleyeceğim Tone.
I'm going to miss you, Lieutenant, you and all your fascinating little details.
Sizi ve tüm o harikulade ayrıntılarınızı özleyeceğim Komiser.
- I'm going to miss you, too.
- Ben de sizi özleyeceğim.
I wanted to get up and go to the bathroom... he would grab me by my arm, you know... like I'm going to miss this part.
Tuvalete gitmek için kalkmıştım, kolumdan çekti. Sanki bir şeyi kaçıracaktım.
You'll probably be glad to get rid of me, but I'm going to miss you... very much.
Muhtemelen siz benden kurtulduğunuza sevineceksiniz, ama ben sizi çok özleyeceğim.
So I'll tell you what you're going to do, Miss Anders.
Sana ne yapacağını anlatacağım.
We're going to miss you... but I'm happy you've made the right decision.
Sizi özleyeceğiz ama doğru kararı verdiğiniz için memnunum.
I'm going to miss you very... very much, Mac.
Seni çok, çok özleyeceğim Mac.
I'm going to miss you.
Seni özleyeceğim. Dink de öyle.
I'm going to miss you.
Seni çok özleyeceğim.
- I'm going to miss you so much.
- Seni çok özleyeceğim.
- I'm going to miss you, too.
- Ben de seni özleyeceğim.
I've promised to take you home after I've recovered I'm going to miss you
İyileştikten sonra seni evine götüreceğime söz verdim... ama gitmeni istemiyorum
Philly, I'm going to miss you.
Philly, seni özleyeceğim.
I'm glad to see you have a nice thing going, although I must say I will miss the fun we used to have.
Böyle iyi bir ilişki içinde olmana sevindim Sam gerçi, birlikte geçirdiğimiz eğlenceli vakitleri de özleyeceğim.
- I'm going to miss you.
- Koç, seni özleyeceğim.
- I'm going to miss you, too.
- Ben de seni özleyeceğim hayatım.
I'm really going to miss you, Marty.
Seni gerçekten özleyeceğim Marty.
I'm really going to miss you.
Seni özleyeceğim.