I'm gonna go for a walk traduction Turc
72 traduction parallèle
I'm gonna go for a walk alone.
Tek başıma biraz yürüyüş yapacağım.
I think I'm gonna get cleaned up and maybe go for a walk.
Sanırım temizlenir ve belkide yürüyüşe çıkarım
I'm gonna go for a walk.
Ben yürüyüşe çıkıyorum.
- Hi. I'm gonna go for a walk.
Yürüyüşe çıkıyorum.
Um... I think I'm just gonna go for a walk.
- Sanırım ben biraz yürüyeceğim.
I'm gonna go for a walk.
Biraz yürüyeceğim.
I'm gonna go for a walk.
Ben yürüyüşe çıkacağım.
I'm just gonna go for a walk.
Ben yürüyüşe çıkıyorum.
I'm gonna go for a walk, take a look around.
Ben yürüyüşe çıkıyorum. Şöyle bir dolaşacağım.
I'm gonna venture out there and go for a short walk.
Dışarı çıkıp kısa bir yürüyüş yapacağım.
I think I'm gonna go for a walk and get some air.
Biraz yürüyüp, temiz hava alacağım.
I'm gonna go for a walk because this punch... - is starting to live up to its name.
Ben biraz yürüyeceğim çünkü bu punç adının hakkını vermeye başladı.
I was just gonna go for a walk.
Sadece yürüyüşe çıkacaktım.
Look, I'm just gonna go for a walk, so if you want the bed...
Yürüyüşe çıkıyorum, eğer yatağı istersen...
I'm gonna go for a walk.
Ben şimdi yürüyüşe çıkıyorum.
I'm gonna go for a walk, okay?
Yürüyüşe çıkacağım, anlaşıldı mı?
I was gonna take you to the beach, Santa Barbara, we'd go out for a walk, maybe when the sun was setting.
Seni kumsala götürecektim. Santa Barbara'ya. Gün batımında yürüyüşe çıkacaktık.
If I go down for killing Bob, believe me, I'm gonna take a little walk of my own.
Bob'u öldürdüğüm için yakalanırsam, ben de yürüyüşe çıkarım.
I'm gonna go for a walk, okay?
Ben şimdi yürüyüşe çıkacağım, tamam mı?
I was gonna say go for a walk, but we'll be too tired... April.
- Yürüyüşe çağıracaktım, ama çok yorulabiliriz.
I'm gonna go for a walk.
Yürüyüşe çıkacağım.
I'm gonna go for a walk, and while I'm gone, you're gonna have that taken care of.
Ben yürüyüşe çıkacağım ve döndüğümde bunu halletmiş olacaksın. - Ama...
I think I'm just gonna go for a walk.
Sanırım ben yürüyüşe çıkacağım.
I'm gonna go out for a little walk and I'll be back by 12.
Ben kısa bir yürüyüş yapmak için dışarı çıkacağım ve 12 gibi dönmüş olurum.
Think I'm just gonna go for a walk.
Sanırım, yürüyüşe çıkacağım.
I'm just gonna go for a walk.
Sadece yürüyüşe gidiyorum.
I'm gonna go for a walk.
Yürüyüşe çıkıyorum.
- You know, I'm gonna go for a walk around the block, get my appetite going.
- Ben iştahım kaybolmasın diye... apartamanın etrafında dolaşmaya gidiyorum.
I'm gonna go for a walk. - Bob!
Gidip bir yürüyüş yapacağım.
I'm gonna go for a walk.
Ben biraz yürüyeceğim.
So I'm just gonna go, you know, go out for a wander... Walk about, deal with some locals, you know.
Ben de öyle bir dolaşmaya çıkayım gezineyim, insanlarla konuşayım dedim.
But if you're gonna blame the dog, I'll go get my portable oxygen tank and take him for a walk.
Ama köpeği suçluyorsanız eğer taşınır oksijen tüpümü de alıp onu yürüyüşe çıkarırım.
No, I meant I'm gonna go take their dog for a walk.
Hayır, gerçekten köpeklerini, yürüyüşe çıkarmam gerek.
I think I'm gonna go take a walk, look for some olives.
Ben biraz yürüycem
- I'm gonna go for a walk.
Gidip biraz yürüyeceğim.
I'm gonna go for a walk.
- Yürüyüş yapacağım.
Actually, I think I'm gonna go for a walk.
Aslında, ben biraz yürümeyi düşünüyordum.
I'm gonna go for a walk.
Yürüyüşe çıkıyorum. Tamam.
I think I'm gonna go for a walk.
Yürüyüşe çıkacağım.
I'm just gonna walk around with him for a bit so he can relax, and then we'll go back in.
Onu biraz dışarda dolaştıracağım, rahatladıktan sonra tekrar içeri girip devam edeceğiz.
I'm gonna go for a walk.
Ben bir yürüyüşe çıkacağım.
Okay. I'm going for a walk because I'm gonna start breaking things, and then I'd have to go to the apple store, and I do not have the energy for the genius bar today.
Ben bir yürüyüşe çıkıyorum yoksa bir şeyleri kırıp dökmeye başlayacağım ayrıca bugün bara gidecek enerjim de yok.
I'm just-I'm gonna go for a walk.
Ben biraz yürüyeceğim.
Hey, I'm gonna go for a walk.
Biraz dolaşacağım.
I'm gonna go for a walk. I...
- Ben biraz yürüyeceğim.
- I'm just gonna go for a walk.
- Yürüyüşe çıkacağım.
I was just gonna go for a walk anyway.
Ben de yürüyüşe çıkacaktım zaten.
- I'm gonna save mine for tomorrow, in case I have to go for a walk. Well...
- Tamam...
- I'm gonna go for a walk.
- Yürüyüşe çıkmalıyım.
Um... Look, I'm gonna go for a walk.
Bak, ben biraz yürümeye gidiyorum.
- I'm gonna go for a walk.
- Ben yürüyüşe çıkıyorum.