English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm good at it

I'm good at it traduction Turc

1,234 traduction parallèle
I'm no good at it.
O kadar da iyi değilim.
I'm really good at it.
Bunda çok iyiyim.
- But I'm good at it.
- Ama yetenekliyim.
I'm getting good at it.
Gittikçe daha iyi çalışıyorum.
I'm good at it.
Bunda gayet başarılıyım.
After your scene at the department, it won't do you good if I'm dead.
Sorgudaki gösteriden sonra ölmem de senin işine yaramayacak.
- I'm quite good at it. Actually.
- Aslında bu işte çok iyiyim.
Whenever I get a good idea, I write it down at my diary before it puts off in my head.
Ne zaman iyi bir fikrim olsa, günlüğüme not alırım ki aklımdan uçup gitmesin.
YEAH, BUT I'M NOT VERY GOOD AT IT.
Evet, ama futbolda o kadar da iyi değilim.
I figured it out. I was never very good at Morse code.
- Evet, anladım Mors kodunu hiç beceremedim zaten.
But I'm good at it, I swear.
Ama bu konuda iyiyim, yemin ederim.
I think it's just as good as the last five we looked at.
Bence bu oda da baktığımız diğer beş oda kadar iyi.
It's what I'm good at, right?
Bu işte üstüne yok, değil mi?
I was surprised at how good it was, actually.
Aslında o kadar güzel olmasına bayağı şaşırdım.
It's all well and good, this back and forth but what you seem to have forgotten or what you actually never learned is that I'm your boss.
Bu atışmalarımızın sakıncası yok. Ama sürekli unuttuğun ya da asla öğrenemediğin bir nokta var. O da ben senin patronunum.
And I like it and I'm good at it.
Seviyorum ve bu işte iyiyim.
And this is what I do, and I'm freaking good at it.
Bas git, Witter. Senin işin bu. Benim işim ise bu.
Not a thing. Audrey's father thinks I'd be good at it.
Ama Audrey'nin babası bu işi iyi kıvıracağımı düşünüyor.
I was good at it.
O konuda başarılıydım.
I'm very good at it.
Bunda çok iyiyimdir.
I'm good at it.
- İşimde iyiyimdir.
they ain't so good at cooking, but when it comes to the end of the day, man, they clean up that cafeteria, I'm telling you.
yemek pişirme işinde iyi değiller, ama günün sonuna geldiğimiz zaman adamım, yemekhaneyi temizliyorlar, gerçekten.
Not that I lied, but that I'm good at it.
Yalan söylediğim için değil bu konuda iyi olduğum için.
I want it. I'm good at it.
Ben istiyorum ve bu işte oldukça iyiyim.
I can't believe anyone would look down on me because I'm good at what I do and because I love doing it.
Yaptığım işte iyi olduğum için ve yaptığım işi sevdiğim için kimsenin beni küçük göreceğini sanmıyorum.
Anyhow, I haven't told anybody at work, because good-bye to all the good cases... and then it's only a matter of time before the buzzards start vying for my office.
İşte kimseye söylemedim çünkü elimdeki iyi davaları kaybederim ve odamda sinek avlamaya başlarım.
Steve's a good coach, but he's too emotional. I'm going to need something normal to look at. It'll make me calmer.
Steve ; iyi bir koca ama beni sakinleştirecek daha normal birini görmem gerekiyor.
I spent my childhood disappearing. I'm pretty good at it.
Çocukluğumu ortadan kaybolmayla harcadım.
I didn't get it because he was so good at battle-planning games. So, I once had him take an IQ test, saying it's just another game.
bunu anlamadım.ve bu yüzden ona bir IQ test yaptım başka bir oyun olduğunu söyleyerek.
I think it's a good idea, but, you know... Then again, I hardly know her at all.
Bence iyi bir fikir ama, bilirsin sonuçta onu neredeyse hiç tanımıyorum.
It's the only thing I'm good at.
İyi olduğum tek şey bu.
Now, since the real test for any choice is having to make the same choice again knowing full well what it might cost I guess I feel pretty good about that choice because here I am, at it again.
Her seçimle ilgili gerçek sınama neye mal olabileceğini bile bile... yine de aynı seçimi yapmak olduğuna göre sanırım yaptığım seçim hakkında oldukça iyi hissediyorum çünkü işte, yine aynı şeyi yapıyorum.
I'm really good at it.
Gerçekten çok iyi söylerim.
- I'm good at it.
- İşimde iyiyim.
I'm no good at it, but I don't care.
- Yıllardır bunu yapmıyorum. - Severim
I'm pretty good at improvising... as long as it's written down for me.
Benim için yazmaya başladılarından beri... doğaçlamada oldukça iyiyimdir.
I'm very good at giving this tour, by the way... although I've never actually done it while taking off my clothes.
Evi gezdirme konusunda çok iyiyim ancak bunu soyunurken hiç yapmamıştım.
And I'm good at it.
Ve bu konuda iyiyim.
They're doing homework right now... and it's that math, uh, trig... "trigadronomy" thing that you and I just aren't very good at.
Şu anda ödevlerini yapıyorlar... ve şu, senin de benim de iyi olmadığımız matematik, ah, trig- - "trigadronomi".
It's the only thing I'm good at
İyi olduğum tek şey o.
I'm getting quite good at it.
Ben oldukça iyi alıyorum.
Because I've never done it doesn't mean I'm not good at it.
Daha önce yapmamış olmam, iyi yapmayacağım anlamına gelmez.
Well, if I'm too good at it then no one will ever let me do what I really want to do.
Bu işte iyi olursam, kimse asıl yapmak istediğim işte bana görev vermez.
I'm not good at it.
Beceremem.
You can't be great at something if you're not as good as a stumpy loser. No, I'm not! Unless it's a stumpy loser contest.
Bodur zavallılık yarışması değilse tabii!
HONEY, CAN I TELL YOU HOW GOOD IT FEELS TO BE BACK AT WORK?
Yeniden çalışmaya başlamanın ne harika bir his olduğunu söyleyebilir miyim, canım?
- You know I'm no good at those. Look, the important thing is, it's out there.
Özür dilemekte hiç iyi olmadığımı bilirsin.
Being good at a job, which I was, building a home, which I did, raising a family... which I had, none of it means anything.
Bir işte başarılı olmak, ben öyleydim, bir ev inşa etmek, ben yaptım, bir aile büyütmek... ben büyüttüm, hiç birisinin bir anlamı yok.
And I'm fucking good at it.
Ve bu işte de çok iyiyim.
It's all I'm good at, right?
Becerebildiğim tek şey bu, değil mi?
Yeah, if there's one thing I'm good at, it's turning a small fire into a big fire.
İyi olduğum birşey varsa, bu küçük ateşi, büyük bir yangına çevirmektir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]