English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm here to

I'm here to traduction Turc

46,095 traduction parallèle
And as of today, we have boots on the ground... like the protesters I had to wade through to get here.
Bugünden itibaren de insanlar sokakta. Buraya gelirken protestocuların arasından geçmek zorunda kaldım.
I actually texted, saying that I... needed to crash here for a while.
Ben mesaj atmıştım aslında. Bir süre kalacak yere ihtiyacım var ve uğrayabilirim diye.
Oh. Look, I'm gonna have to, um, crash here for a while, so...
Bakın, bir süre burada kalacağım yani...
And anyway, I'm here on a journalistic mission that I kind of have to, like, pursue on my own to get the energy of Montauk.
Her neyse buraya zorunlu olarak gazetecilik işi için... geldim yani kendi başıma yapmalıyım Montauk'un enerjisini falan almalıyım.
And good luck with that,'cause I'm here all the time and I've yet to meet the man, so...
Ben uzun süredir buradayım. Daha kendisiyle görüşemedim.
And I'm only gonna be here for the next 24 hours, so if you want to see your children, you need to come and see me in person.
Ve 24 saat daha buradayım, eğer çocuklarını görmek istiyorsan, buraya gelip beni görmen lazım.
Actually, I'm here to meet with one of your guests.
Aslında misafirlerinizden biriyle buluşacaktım.
I thought that's why you wanted to come down here.
Neden buraya geldiğini anlamıştım.
Well, I'm ashamed to say that I did, Pam, but at least I get to be having pancakes with you here this morning, right?
Yaptığım için utanç duyuyorum, Pam, ama en azından bu sabah seninle kek yemeyi tercih edebilirim, tamam mı?
No, but while I'm here, could you kindly try to contact my sister?
Ben buradayken, kız kardeşimle irtibat kurabilir misiniz?
I'm happy to keep helping here.
Burada olduğum için mutluyum.
I'm here to say good-bye.
Veda etmeye geldim.
Every time I'm here, it gets harder and harder to leave.
Her gelişimde ayrılması bir o kadar zor oluyor.
And now I'm here to help you.
Şimdi de ben sana yardım için buradayım.
So, you know, here we are in the middle of nowhere bumping into each other, and I'm only here for the night, and I figured, uh, you know, if I didn't ask you to dance tonight...
Burada bilinmezliğin ortasında birbirimizle konuşuyoruz ve ben sadece bu geceliğine burada düşünüyordum ki...
Eddie and I just wanna thank you all for being here on our special day to drink our alcohol free of charge.
Eddie ve ben bu özel günümüzde yanımızda olup bedava içkilerimizden içtiğiniz için teşekkür ediyoruz.
I'm supposed to be with my husband, Keith, helping him with his campaign, now give me the damned override so I can get you out of here and get back to my life.
Eşimin yanında olmalıydım Keith. Kampanyası için yardım gerekiyor. Şu lanet şeyi ver artık!
I'm out of here as soon as I get a location on the Dominican deal, but, uh, I'll leave a man behind to watch you, and Aisha can get you whatever you need.
Dominikli ile anlaşma yapınca buradan hemen gideceğim. Seni koruması için bir adam bırakacağım. Aisha ihtiyaçlarını karşılayabilir.
Ben, I am trying to help you here, but you have got to give me some room.
Ben, sana yardım etmeye çalışıyorum. Bana biraz zaman vermelisin.
- I need to get out of here!
- Buradan çıkmam lazım!
I don't expect you to forgive what I've done, but you have to understand the consequences here.
Ben yaptıklarım için beni affetmeni beklemiyorum ancak bunun sonuçları olduğunu anlaman gerekiyor.
I'm here to make a deal.
Buraya anlaşma yapmaya geldim.
I'm fine, I promise, but I need you to get out of here now.
Iyiyim, söz veriyorum, ama sana ihtiyacım var Şimdi buradan çıkmak için
[sighs] I'm not here to put you on the spot, but I think this is important.
Senin yerinde olman için burada değilim, Ama bence bu önemli.
My name is Eric, and I'm here to help you.
Benim adım Eric, ve sana yardım etmek için buradayım.
I'm here to take you home.
Seni eve götürmek için geldim.
I'm here to help you.
Ben sana yardım etmek için buradayım.
I promise, but I need you to go in here and don't make a sound, not until I come get you.
Söz veriyorum, ama buraya gitmene ihtiyacım var Ve ben sana gelene kadar ses çıkarma.
Listen, I know we don't talk a lot, but I just want you to know that I'm here for you.
Bak çok fazla konuşmadığımızı biliyorum,... ama senin için burada olduğumu bilmeni isterim.
I'm here to talk about buying the boat.
Tekne için konuşmaya gelmiştim.
They're saying you're heading south and I'm to stay here.
Siz güneye gidiyormuşsunuz, ben de burada kalacakmışım.
I don't want to interrupt what was a very lively conversation, but I have a friend who lives not far from here.
Bu hararetli konuşmayı kesmek istemem ama yakınlarda yaşayan bir arkadaşım var.
I'm here to arrest Nomi Marks.
Nomi Marks'i tutuklamak için buradayim. - Nom?
Oh, um... I know how neighbors can talk, so I'm happy to have the ever-vigilant Mr. Security here as chaperone.
Komşular konuşur, bilirim, tetikte bekleyen Bay Güvenlik'in bana eşlik etmesinden mutluluk duyarim.
How is it I can feel like... everything in my life has been leading me to this beach, and at the same time feel like... I don't belong here at all?
Nasıl oluyor da tüm hayatımın beni bu sahile getirdiğini, ama aynı zamanda buraya hiç ama hiç ait olmadığımı hissediyorum?
But I will remind you... what you said to me when we were watching From Here to Eternity.
Sana "İnsanlar Yaşadıkça" yı izlerken bana söylediğin bir şeyi hatırlatacağım.
I'm here to arrest Nomi Marks.
Nomi Marks'ı tutuklamak için buradayım. - Nom?
Oh, um... I know how neighbors can talk, so I'm happy to have the ever-vigilant Mr. Security here as chaperone.
Komşular konuşur, bilirim, tetikte bekleyen Bay Güvenlik'in bana eşlik etmesinden mutluluk duyarım.
Ah. I have called you here tonight to tell you how we are going to win.
Seni buraya nasıl kazanacağımızı söylemek için çağırdım.
You've got work to go to. I'm just here.
Gidecek bir işin var.
As I understand it, there's nothing to keep you here.
Anladığım kadarıyla seni burada tutan bir şey yok.
She was here in'61, but since then... I've called the Land Registry, sir, to see who owns the property now.
Şu anda burasının kime ait olduğunu bulmak için tapu ve kadastroyu aradım efendim.
If you're... if you're coming in here to have sex or whatever, you can do it, but I'm gonna be here reading Rilke out loud in German.
Seks yapmaya falan geldiysen yapabilirsin ama ben de burada durup yüksek sesle Rilke okuyacağım, Almanca.
I have to get out of here!
Buradan çıkmalıyım!
I've never been able to make a difference here.
Burada hiçbir fark yaratamadım.
As I said, I'm here to guide you.
Sana yol göstermek için buradayım.
I just want you to know that I'm here for you guys.
Bilmenizi istediğim bir şey var, ben sizin için buradayım.
- I'm here to show Ms. Supriya her new home. 'What are you saying?
- Ne diyorsun?
I was here to tell you that had your system helped us a little bit I wouldn't have to do anything.
Size bir şey söylemek için geldim sisteminiz biraz olsun bize yarım etseydi benim bir şey yapmama gerek kalmayacaktı.
- You have to stay down here, I'm so sorry!
- Orada kalman gerek, çok üzgünüm.
But I'm here to fix that.
Fakat bunu düzeltmek için buradayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]