I'm in a meeting traduction Turc
808 traduction parallèle
I'm sorry that I can't join you in a drink since I have a meeting that I need to get to.
Görüşmem olduğundan seninle birlikte içemem.
I'm meeting her tonight, 8 : 30 in a café.
Onunla bu akşam 8.30'da bir kafede buluşuyorum.
I even held a meeting in Hyde Park.
Hyde Park'da bir toplantı bile ayarlamıştım.
I think he's having a business meeting in the study, Madame.
Sanırım çalışma odasında bir iş görüşmesi var, Madam.
I'm in the middle of a difficult meeting.
Zor bir toplantının ortasındayım.
Tell him I'll arrange a meeting place in Istanbul.
Albaya, İstanbul'da bir buluşma ayarlayacağımı söyle.
I was all morning in a sales meeting, then I had to dash to the Waldorf for a quick drink with Madame Dufresne, who's just over from Paris with some spy reports.
Bütün sabah satış toplantısındaydım, sonra Paris'ten moda tüyoları getiren Madam Dufresne'le bir şeyler içmek için Waldorf'a gittim.
I suppose I should have expected this... with your Uncle Gerald's will coming up in San Francisco... but it's almost like... meeting a man from Mars on my front doorstep.
Sanırım hep amcan Gerald'la beraber San Francisco'dan geleceğinizi ummuştum ama bu aynı Mars'tan gelen bir adamla kapı eşiğinde görüşmeyi ummak gibi bir şey.
I'm telling him, in an ad agency when a point like this is reached in a meeting, there's always some character ready with an idea, see.
Diyorum ki, reklam şirketlerinde toplantılarda bunun gibi bir noktaya geldiğimizde, Bir fikirle ortaya çıkan birileri mutlaka vardır, anlıyor musun.
I'm here tonight as chairman of a meeting at which Mr. Maxwell Fleury... who is offering himself as your representative in the Legislative Council... will explain his position to you.
Bu gece burada meclis üyelerinin gurubuna adaylığını koyan Bay Maxwell Fleury, benim yönetimimdeki buluşmada sizlere kendi durumunu açıklayacaktır.
Now, then, if she could see you as I have, holding the floor at a director's meeting for an entire afternoon, trying to persuade a nervous $ 10 million to invest in a project, then she'd be impressed.
Seni benim görebildiğim gibi görebilse yarım gün boyunca, yöneticiler toplantısında nasıl esip gürlediğini bir projeye 10 milyon Dolar yatırılması için iknaya çalıştığını, o zaman etkilenirdi.
In a half hour I'm due at a meeting with the illustrious Senator Prentice.
Yarım saat içinde şu şerefli senatör Prentice'le birlikte komite toplantısında olmam gerek.
I'm meeting him myself this evening at a club in Dean Street... called the Pussy Willow, 7 : 30, for drinks.
Dean caddesinde Pussy Willow isimli bir kulüpte saat 7 : 30'da.
I've got a meeting going on in there.
İçeride bir toplantım var.
No, I'm sorry, he's in a meeting at the moment.
Hayır, üzgünüm. Şu an toplantıda.
I've got a meeting in the morning!
Sabaha bir toplantım var!
I have a meeting in Messina tomorrow.
Yarın Messina'da bir toplantım var.
I had a phone meeting with a client in Liverpool.
Liverpool'daki bir müşteriyle telefon görüşmesi yaptım.
However, Mr Chairman, unfortunately I have to leave these proceedings, in order to preside over a very important meeting of my own committee.
Ama maalesef, sayın başkan, duruşmayı terk etmek zorundayım, kendi komitemin önemli bir toplantısına başkanlık etmek için.
I have a meeting with Mr. Piang in half an hour.
Yarım saat içinde Mr. Piang'la bir toplantım var.
I shall arrange a meeting between you and members of the Senate, but in the palace.
Senato üyeleriyle senin aranda bir toplantı ayarlayacağım ama sarayda.
I'm sorry. I'm in a meeting.
Toplantıdayım.
I'm sorry, Miss Hamilton. Mr. Brooks is upstairs in a meeting.
Bay Brooks şu an yukarıda toplantıda.
I'm having a business meeting with Mr. Kreplich that could result in my success which would result in paying your tuitions next year.
Bir müsaade edin. Burada Bay Kreplich ile ciddi bir iş görüşüyorum ki başarırsam gelecek yıl sizin öğretim ücretlerinizi ödeyeceğim.
I'm in a meeting myself.
Bir toplantıdayım.
I know he's in a meeting, but this is an emergency and I gotta talk to him.
Toplantıda olduğunu biliyorum ve umrumda değil. Bu acil bir durum, onunla konuşmam lazım.
Being here in Austria and meeting a scientist with your interests I expected your laboratory to be in a castle, not a condo.
Avusturya'da sizin gibi bir bilim adamının laboratuarının böyle bir yerde değil bir şatoda olacağını sanmıştım.
I need a package for the board meeting in two weeks.
İki hafta sonraki kurul toplantısı için bana bir sunum lazım.
Lana, I'm in a meeting.
Şu sırada görüşmem var.
What I do in this room might not win me a purple heart, but it sure as shit beats the PTA Meeting.
Yaptığım iş için madalya vermiyorlar ama burada çok insan tanıdım.
I tried to phone you at work, but you were in a meeting and you couldn't be interrupted.
Seni işten aradım ama bir toplantıdaydın ve ulaşamadım.
- I was in a meeting!
- Toplantıdaydım!
I've got a meeting tonight in Philadelphia.
Bu akşam Philadelphia'da bir toplantım var.
Huh? I have to run, I'm in a board meeting.
Koşmak zorundayım, Gemide bir toplantıdayım.
I'm in a meeting.
- Toplantıda olduğumu söyle.
So... Well, actually, I have a lunch meeting in 40 minutes, so if I could just sign for whatever it is that I inherited.
Aslında ben... 40 dakika sonra bir öğle yemeği toplantım var.
I'm in the middle of a major meeting.
Bayan, çok önemli bir toplantının ortasındayım.
Eve... Eve, I'm in the middle of a very important meeting.
Çok önemli bir toplantıdayım Eve.
It was a personal affront to me cos I have a vested interest in meeting strangers.
Bu bana kişisel bi hakaretti çünkü benim yabancılarla tanışmakla ilgili bi namım var.
I'm never on another line, I'm in a meeting.
Ben toplantıdayken asla telefon bağlama.
Tell anyone who calls I'm out. I'm in a meeting.
Kim ararsa arasın dışarıdayım.
- Tell him I'm in a meeting.
- Ona toplantıda olduğumu söyle.
I'M IN A STAFF MEETING.
- Personel toplantısındayım. Ah.
'Listen, Emily, I wanna wrap this thing up the minute we land in Rio. 'So set up a meeting at the airport and don't you take no for an answer.'
Şimdi dinle, Emily, Rio'ya iner inmez... olan bitenin bir özetini istiyorum... havaalanında buluşalım... sakın cevabı olmayan birşey kalmasın.
I'm in a meeting.
Toplantıdayım.
I'm in a meeting now.
Su anda toplantidayim.
In the afternoon, I'm meeting with a buddy of mine I haven't seen since we got back, you know, from Okinawa.
Öğleden sonra, Okinava'dan döndüğümüzden beri... görmediğim bir arkadaşımla buluşacağım...
I'm sorry. I got stuck in a meeting.
Üzgünüm, toplantım vardı.
Einer, I'm in a meeting, gotta go.
Toplantı var. Kapatmak zorundayım.
I have a board meeting in Detroit.
Detroit'te bir kurul toplantım var.
I'm just in a meeting and I don't have a lot of time.
Toplantıdayım ve çok fazla vaktim yok.
i'm in pain 69
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in love 252
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm in charge 158
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in love 252
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm in charge 158